Bu yıl kış çok sert geçecek. Öyle ki kışın gelmesini istemeyenleri duydum. Nasıl bir zam fırtınasına kapıldık? Sanki hortum oluştu ve bu zam hortumu herkesi yutacak.

Elektriğe zam, petrole zam, doğal gaza zam derken halk gıda fiyatlarını konuşamaz duruma düştü. Ancak gıda fiyatlarındaki anormal yükselişler zaten bütçeyi aşmışken vatandaş ne yapacağını şaşırmış durumda.

Bir bakıyorsunuz müteahhitler inşaat maliyetlerinin aşırı derece yükselmesinden yakınırken, konut fiyatları da aldı başını gitti. Kiralar aldı başını gidiyor zaten. Ev sahipleri vergilerden, kiraya verdikleri konutların bakım masraflarından yakınırken, ev taşıma maliyetleri de bir hayli yükselmiş durumda. Kim nerede neyi yapacak belirsizlik içinde boğuluyorsunuz.

Asgari ücretle geçinmenin paraya kırk takla attırmak olduğundan bahsederken, emeklilerin yangını daha büyük olarak karşımıza çıkıyor. Yaşam standartlarının çok altında yaşayan emeklilere bir hal çaresi düşünülmezse içinden çıkılmaz bir duruma girilecek.

Yediğimiz içtiğimiz, giydiğimiz tükettiğimiz her şeyde dışa bağımlı olmaya ne kadar devam edeceğiz bilmiyorum. Ancak ithalat şampiyonu olduğumuz bir gerçek.

Zincir marketlere hemen hemen hepimiz her gün bir şeyler almak için uğruyoruz. Nohuttan mercimeğe, pirinçten fasulyeye kadar her şeyin üzerinde bir başka ülkenin adını görüyoruz. Öyle ya artık bizim ekecek toprağımız, sürecek tarlamız kalmadı.

Ülkemizin en kısa zamanda tarımsal kalkınma anlamında atacağı adımları hızlandırması ve üretime geçmesi gerekiyor. Üretmeden hiçbir yere varamayacağımızı söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Tarımda küçük işletmeleri, aile şirketlerini artık harekete geçirmek, uykudan uyandırmak gerekiyor. Bu kadar verimli topraklarda bir şey üretmeden dışarıdan gelen nohuta fasulyeye kaldıysak ve o ürünlere yüksek fiyatlar ödeyerek sahip olabiliyorsak vay halimize.

Büyük yangın felaketleri atlatan ülkemizde, bal fiyatlarının yangından etkilenen bölgelerde üretilmesinden dolayı yükselmeler yaşanıyor. Nereye gitseniz, nereye dokunsanız elinizde kalıyor. Aslında hani şu enflasyon rakamları var ya her yeri delik deşik etmiş durumda. Büyüme rakamlarına bakın gerçek bir hayal kırıklığı. Tamam pandemi her şeyi etkiledi doğru ama bu sadece bizim ülkemizde yaşanan bir durum değil ki… üretemez ve kazanamaz hale düşüp büyüyemeyelim. Olacak iş değil.

Gençler hak ettikleri eğitimi alamadıklarından yakınıp,”neden ders çalışmam gerekirken para kazanmak için çalışıyorum?”  sorgusuyla karşımıza çıkıyorlar. Gelecek kaygısı tüm benliklerini sarmış durumda. Gençlere karşı mahcubuz ve üzülüyoruz. Evet biz sadece elimizden geldiği dilimizin döndüğünce bir şeyleri anlatmaya çalışıyoruz.

Sorumluluk alanların, bu ülkenin kaymağını yiyenlerin başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünmelerinin zamanı geçti. Artık onlar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeden oturdukları koltukların vebali altında ezilmeliler.

Ekonomik bir darboğazda olan ailelerin durumu zaten içler acısı. Her gün aile içi şiddet haberlerinin, cinayetlerin, intiharların birincil nedeni ekonomik çıkmazlar… kredi kartlarının limitleri aşıp patladığı, icra dosyalarının sayısının hat safhaya ulaştığı, haciz avukatlarının harıl harıl çalıştığı bir dönemden geçiyoruz.

Aile hepimiz için kutsaldır ve aile birliğine inanır, ailenin bozulmaması için her türlü fedakarlığı yaparız. Bu genel anlamda böyledir. Ancak bugün gelinen noktada ailelerin çok kolay parçalandığı, çocukların başıboş büyüdüğü çok sıkıntılı süreçlere tanıklık ediyoruz.

Bütün bu yaşanan zorluklardan sonra bazılarının “hangi zorlukları anlatmaya çalışıyorsunuz? Herkes her şeyin en lüksünü yaşıyor. Her şeyin en iyisini kullanıyor. Artık herkesin arabası var, evi var.” Dediklerini duyar gibi oluyorum. Ancak kadınlar çocuklarının okul ihtiyaçlarını karşılamak için birilerinin evini temizlemek için kapı kapı dolanıyorsa, babalar akşama kadar tabanları patlayıncaya kadar iş bulmak için sürünüyorsa bu işte bir sorun vardır demektir.

Bugün dolar aldı başını gidiyor üstelik yanına ikiz kardeşi altını da alarak zirveye tırmanıyorsa birileri de bunu bahane ederek bir şeylere zam yapacaktır. Zor ve soğuk geçecek kış battaniyelerin altında mı yoksa bedelini ödeyebileceğimiz faturalarla mı geçecek göreceğiz.

Her zaman söyledik söyleyeceğiz. Üretmeden kazanamayız. Kazanamazsak harcayamayız. Bu kıştan en çok etkilenenler de dar gelirli aileler ve emekliler olacak. Emekliler zaten battaniyelerini çoktan hazırladılar.