Akm kültür merkezine ilk gidişimiz. Yağmurlu bir İstanbul akşamından, trafiğin izin verdiği müddetçe. Galaya neyse ki zamanında ulaşabildik. Yağmur yağmamalı, kar yağmamalı göresin İstanbul’un trafik havalarını. Ananı ağlatır senden geçipte…

Açık yağmurlu havada, Akm önünde gişelerden geçmek gerekiyor. Yaşını almış kürk mantolu bir hanımefendi tek eşi geçmiş müsait olan kontrol noktasında görevliye soruyor; “çantamı koymam mı gerekiyor” evet cevabını alırken genç kapalı bir kız çantasını koyup güvenlikten geçti ardından hanım ona bağırıyor:

“Burası Akm ne zannediyorsunuz kendinizi?

Benim sıramdı, siz benim önüme geçtiniz.” Zatı muhtereme bağıra bağıra kıza söylüyor. Kızda;” madem öyle sizde ona layık hareket edin, yağmur var acele etmeliyiz” dedi. Kadın ona yine ardından devam ediyor;” burası Akm sizin gibiler medeni olamaz!” Artık kızda seslendi; “siz medeni olsaydınız ardımdan bağırmazdınız. Yağmur var kendinize şemsiye istiyordunuz biz de geçtik.” Dedi ve kadının sesi kesildi. Çirkefliğin zehiri birilerinin adı altında orada kızımızı vurdu.

Sinema giriş alanı tıklım tıklım misafirlerle doluydu. Çoğu kapalı ve sakallı aileler ve gençler. Şık giyimli, uzun saçlı ve sakallı, mavi gözlük camlı insanlar. Herkes bir ünlü, bir tanıdık yüz görecek miyiz diye bakınıyor. Tanıdık derken film galasına davetliydik. Yıllarca dava ve İslam şuuru adına sesiyle, müziğiyle ve radyosuyla hizmet etmiş, The İmam filmini daha önce çevirmiş sanatçı Eşref Ziya Terzi beyefendinin ikinci film galasındayız. Filmi 26 Aralık tarihiyle vizyona girdi.

Arada garsonlar dolaşıyor, salonda bekleşen insanlara ikramlar sunuyor. Büfesi açık su, kahve, çay almak isteyenler de sırada beklemekteler. Salonda en az beş yüz kişi var görünüyor.

Kapı kısmına yakın yerde masa bulan gençlerimizle birlikte gelenleri çok rahat görme imkanımız oldu. Özellikle Payitaht dizisi oyuncularından tanıdık simalar. Kuruluş Ertuğruldan oyuncular. Muhterem Halil Necipoğlu. Yönetmen Mesut Uçakan ve Birol Güven. Ses sanatçısı Mustafa Demirci, Alper Kış, fotoğraf sanatçısı Engin Uzun ve yazar Hatice Kübra Tongar’ın eşi İsmail Tongar ilk gözüme çarpanlar. TRT’den davete katılan üst düzey yetkili kişi. Eşref Ziya beyin çocukları gelenleri karşılamaktalar, salonla ilgilenmekteler. Torunları kendi aralarında oyunlar peşinde. Bu tablo çok hoşuma gitti. Maşallah aile bütün ve birlikteler, şöhret kimi zaman aileleri dağıtmakta, bozmakta. Daha sonra kendileri eşiyle salona girdiler. Pek çok insanlarla ilgilenip resim isteyenlerle resimler çektirdiler. Tv çekimleri, röportajlar yapıldı. Daha sonra sinema salonuna geçildi. Havadar ferah büyük bir salon, beşyüz kişiyi alabilecek kapasitede. Gecenin değerli misafiri Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve değerli eşleri de katılım sağladılar.

Film gösterime girdi iki saate yakın bir filmdi. Konusu ve içeriği, görselleri güzel, sosyal mesajlar vererek ilerleyen merak uyandıran, insan psikolojisini ele alan bir senaryo ve sonu şaşırtıcı, beklenmeyen bir şekilde biten sürpriz sonlu. Merakla izlenen bir film.

Eşref Ziya Terzi beyefendinin bir özelliğinden bahsedeyim. İnsanları keşfetmesi ve onlara ön ayak olup topluma kazandırması. Kimler mesela? Mustafa Cihat, Esra Elönü, Dursun Ali Erzincanlı benim hatırladıklarım. Kendi imkanlarını insanlardan esirgemeyip onlardaki cevheri keşfederek önlerini açan, bu gün tanınan şahsiyetler olmalarına sebep olan kimse. Bu özelliğiyle kendisini aşmış ve keşiflerinde yanılmamış bir kimse.

Eşref Ziya Terzi müzik hayatında yakaladığı zirveyi umarım film sektöründe de yakalar. Çünkü çok azimli, gayretli ve de masraflarını kendi cebinden harcayarak film çekimini yapan bir insan. Hem başrolde, senaristi kendisi, hem de maddi kaynakları kendi cebinden. Desteklenmeli ve yaptıkları hizmetlerin Allah katında mükafatını alacaklarını umarak, siz okurlarımıza filmi izlemeye gitmenizi hararetle tavsiye ederiz.

Film Konya’da Kule Site ve Kent Plaza sinema salonlarında gösterimde. Başarılarınız daim olsun, YÜREĞİ GÜZEL ADAM!..