1980'li yıllar...

İhtilal sonrası meclis yeniden oluşuma gidiyor. Oylama yapılıyor, milletvekili seçimi gerçekleştiriliyor. Aradan bir süre geçtikten sonra milleti temsilen, milletin vekili olarak mecliste bulunanlar, aralarında itilafa düşüyor.

Bir konu üzerinde öylesine şiddetli bir şekilde tartışıyorlar ki, birbirilerinin sözlerini dahi anlamıyorlar. Belki hepsi aynı şeyi söylüyor ama iletişim bir türlü sağlanamıyor.

O kadar kargaşa ve gürültünün içerisinde bir milletvekili daha var ki, kimse sesini dahi duymamış. Tek söz almamış. Kavgaya, gürültüye de karışmıyor, bir kenarda sessiz sessiz oturuyor. Oylamaya sunulan konularda kaldır indir yapıyor, sadece elini oynatmakla yetiniyor.

Bu kızgın ortamda, herkes birbirine girmek üzereyken, kavganın eşiğindeyken, bizim kendi halindeki sessiz sedasız vekil, elini kaldırıyor ve söz hakkı istiyor.

Ortalık bir anda duruluyor. Kavgadan, gürültüden, bağırış çağırışlardan eser kalmıyor. Bir anda dikkatler bu adamcağızın üzerine yoğunlaşıyor. Ne diyeceği merakla bekleniyor. Çünkü ilk defa konuşacak...

Vekil, oturduğu yerden hiç istifini bozmadan, meclisin giriş kapısını işaret ederek, 'O kapıyı kapatın o kapıyı. Cereyan yapıyor' diyor...

Sandığı çok sevenve periyodik olarak sandık başına giden milletimiz, 12 Haziran 2011 tarihinde mecliste kendilerini temsil edecek vekilleri tayin etmek üzere sandık başına gitmişti. Konya'da, AK Parti'den 11, MHP'den 2, CHP'den 1 milletvekili meclise gönderildi.

O dönemde milletvekili adayları sahaya inmiş, kendilerini tanıtmış, kısmen projelerini halka anlatmaya çalışmışlardı. Propagandanın daha büyüğü de, partilerin genel başkanlarının katılımı ile yapılan mitinglerdi.

Millet, kendisini mecliste temsil edecek olan vekil adaylarını bu mitinglerde görmüştü. Bunun öncesinde ve sonrasında kısmen mahalle ziyaretleri, esnaf ziyaretleri, konu komşu ziyaretleri gerçekleştirilmiş, 'bakın biz sizden biriyiz' izlenimi oluşturulmaya çalışılmıştı.

Sonrasında oylar sayıldı ve kimin milletvekili olduğu belirlendi.

Şimdi Konya sokaklarına çıkın, herhangi bir vatandaşı durdurun, 'Konya'nın kaç milletvekili var' diye sorun, bilmez...

Bırakın onu, bir milletvekilinin ismini söyleyip, 'bu kimdi' diye sorun, büyük çoğunluğu onu da bilmez!

Bilmemek değil, öğrenmemek ayıpdemişler ya, bunu Konyamızın sayın milletvekilleri için evirip, 'bilmemek değil, öğretmemek ayıp' diye yorumlayabiliriz.

AK Parti'nin Konya milletvekilleri, haftada bir gün basın toplantısı düzenliyor. Pazartesi günleri sabah saat 10:00'da bir vekil parti il binasına geliyor. Gazeteciler orada hazır bulunuyor. Yaklaşık yarım saat süren toplantıda, kendi ilgi alanları ile ilgili bilgiler veriyor ve çekip gidiyor.

Halk ise vekilleri ulaşılmaz olarak görüyor. Çünkü ya televizyon kanallarında, ya da gazete sayfalarında görüyor vekilleri. Sokakta görünce tanıyamaması veya ismini zikredince hatırlayamaması da bu bağlamda normaldir.

Bir çalışma yaptık, acaba yanılıyor muyuz diye düşünerek. Öğrencilere yakın zamanda karne dağıtıldığından yola çıkarak, Konya milletvekillerinin bir karnesini çıkaralım dedik.

Vekillerimizin karnesine baktığımız zaman, muhalefetin Konya'da daha sağlam çalıştığı sonucunu ortaya çıkardık. Kimse kızmasın... Bu çalışmada kaynak olarak TBMM'de yayınlanan resmi açıklamaları gösteririz.

Sokaktaki vatandaşın sizden beklentisi, bir dertleri varsa gidip yerinde dinlemeniz. Aradıkları zaman telefonlarına çıkmanız. Kendi varlığınızı hissettirmeniz. Aslında vekillik bu kadar basit. Bulunduğunuz muhitteki halka kendinizi tanıtın, sevdirin, gerisi kolay. Sonrasında dilerseniz hiçbir iş yapmayın, cereyan yapmasın diye kapıyı kapatın, o bile yeter...

Mesnevi'den:

“Bu aydın çırağ sönmeden kendine gel de hemen fitilini düzelt, yağını tazele.”