Rahmetli Mehmet Eminoğlu hocamın “Kur’ân Işığında Kâinat ve Göklerin Fethi” adlı kitabının ilaveli ikinci baskısının yaprağına, onun şu cümlesini yazmışım:

“Her şeyin bir anahtarı vardır; göklerin anahtarı da LÂ İLÂHE İLLLÂH cümlesidir.”

***

Biliyorsunuz, her şeyin anahtarı besmeledir. Besmelesiz hiçbir şey açılmaz! Besmelesiz işlerde de hayır yoktur!

Kâinatta ne varsa; Allah’ın kudret ve güçlerinin görünüşüdür. Hak Teâlâ, bize “Her şey (yedi kat gök, yer ve onların içindekiler) Allah’ı tesbih ediyor durmadan. Siz bunu göremezsiniz” (İsrâ, 44) diye haber veriyor.

Buradaki teşbihten kasıt, durmadan muayyen bir intizam içinde kaynaşma demektir ki her şeyin aslını teşkil eden atom dünyasıdır.

Su hidrojen ve oksijenden ibaret. Her canlı da ondan yaratıldığına göre, su hayat demektir. İnsan vücudunun yüzde 60-70’i de sudan ibaret değil mi? Dünyanın oksijeninin yüzde 20’sini ağaçlar ve geri kalanını ise okyanuslardan sağlanıyor. Allah’ın güç ve kudretinin numunelerine bir bakar mısınız? Denize ve okyanuslara bakmanın neden sevap olduğunu varın siz düşünün.

 Susuz bir hayat asla düşünülemeyeceği gibi oksijensiz bir hayat da mümkün değildir. Küresel boyutta yaşanan korona virüs salgını sebebiyle sık kullandığımız “entübe” kelimesi, solunum yetersizliğinden dolayı hastaya yapılan bir işlemdir. Entübasyon; herhangi bir sebeple oluşan solunum yetersizliğinde, kendi hâline bırakıldığında rahatça nefes alamayan ve oksijeni hayâtî organlara gönderemeyen bir kişiye dışarıdan, oksijen tüpüyle solunum desteği verilmesi işlemidir. İki seneden beri koronavirüs nedeniyle adını sıkça duyduğumuz entübasyon bu tür nefes alamama durumlarında uygulanır oldu. Akciğerde toplanan fazla sıvı veya su demek ki insanın nefes almasını zorlaştırıyor. Sonra zatürreye çevirip hastanın ölümüne sebebiyet verebiliyor.

Suyun cazibe kanunu demek ki hidrojen ve oksijen elementlerinde bulunan atom moleküllerinde saklı. Atom bombası! Hidrojen bombası! Bütün bu buluşlar fizik ve matematik ilmi yardımıyla ortaya çıkarıldı. Vücudumuzu bir makinaya benzetirsek, bu makinadaki bütün kudret Hakk’ın güçlerinden geliyor. Onu edeple, usulüne göre çevirmek için düğmeye basmak Hakkın ismiyle olur.

Besmele, o vakit “Kün (Ol)” emri oluyor. İnsandaki kudretin harekete geçirilmesi için Cenâb-ı Hakk’ın ismini anmak gerekiyor. Arabanızı harekete geçirmek için marşa basmanız lâzım. Elektriği harekete geçirmek için de düğmeye basmanız ya da şalteri indirmeniz gerekiyor.

***

Allah’ın güç ve kudreti H2 O’da gizli ve aşikâr olduğuna göre; insan vücudundaki yüzde 60 oranındaki su ile diğer organların harekete geçirilmesi için de her işe; “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” diye başlamak gerekiyor. Besmele ayettir (Neml, 30). O vakit Kur’an bize ne diyor: Allah kelâmı abdestsiz okunamadığı gibi besmele de abdestsiz söylenemez.  O Hâlde düğmeye tam basmak lâzım. Yâ değilse zil çalmaz.

Bir Allah Dostu diyor ki:

“Bugün besmele çiklet gibi olmuştur. Bu durumda besmeleden fayda göremezsin…

Çünkü düğmeye tam basmazsan zil çalmaz.

Cikletten bir fayda bekleme. Çenen yorulur. Geviş getirmek insanlara ait değildir.

Hırsızlık ve taklit de doğru değildir.

Her işte Hakk’ın verdiği enerjiyi kullanmak için besmele lâzımdır. Bunu da söylemek için abdest lâzımdır. Abdestsiz; yeme, içme kelâm etme diyoruz.”

 Hz. Peygamber, birinci semâya çıkarken, Hafaza Kapısı’nın bekçisi meleğin kapıyı açmasıyla içeriye girdi. Demekki yedi kat ‘gök’ün her kapısının birer bekçisi var. Bu, onlar izin vermeden semâ kapıları açılmıyor demektir.

***

Mehmet hocam, bana “Göklerin anahtarı Lâ ilâhe illlâh’dır” demişti.

Soru şu: Sizce, Uzay Çağı başladı mı?..

Uzaycı âlimlerimizden Eminoğlu hocam, fezada “su” olduğunu ve bulunacağını söylerdi. Vefat etmeden önceki son araştırması da bununla ilgili idi.

***

Ramazan-ı Şerif’in öncü muştusu olan Berat Kandilinizi tebrik ederim. Rabbim, hepinizi ve hepimizi Beratını sağ elinden alanlardan eylesin.