Pazarlarda bazı tezgahlarda maalesef aldatmacalara şahit olabiliyoruz. Meyve-sebze tezgahlarının ilk sırasında taze görünümlü besinler yer alırken arka sıralarında çürük besinler yer alabiliyor. Hatta ürünlerin çoğunun Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) olabileceği konusunda endişeler doğuyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Necmettin Erbakan Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Arslan, söz konusu ürünlerin GDO’lu olmadığını belirterek Türkiye’de gıda sektöründe GDO’lu ürün üretimi ve ticaretini yapmanın yasak olduğuna değindi. Prof. Dr. Arslan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ülkeye giren soya, mısır, pirinç gibi gıdaların GDO kontrolünü sıkı bir şekilde yaptığını vurguladı.

3-1-83

ALO 174 GIDA HATTI YARDIMCI OLUYOR

Türkiye’nin, gıda güvenliği ve güvencesi konusunda dünyada önde gelen ülkelerden birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arslan, gıda güvenliğine ilişkin mevzuat kapsamında üretici ve tüketiciyi koruyan Avrupa Birliği standardında ve hatta ötesinde düzenlemelerin yer aldığının altını çizdi. Arslan, “Tarım ve Orman Bakanlığı, ‘En iyi denetçi tüketicinin kendisidir’ düşüncesinden hareketle tüketicilerin de denetim mekanizmasına etkin katılımının sağlanması amacıyla ALO 174 Gıda Hattını faaliyete geçirdi” diye konuştu.

3-2-87

HALKIN BİLİNÇLENMESİ ŞART

Toplumda gıda tüketimiyle ilgili olumlu alışkanlıkların pekiştirilmesi, uygun olmayan alışkanlıkların değiştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması ve stratejilerin oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Derya Arslan, toplumda görülen yanlış, yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıkları ile gıdaların yanlış muhafazası, hazırlanması gibi durumlar hakkında halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Arslan, “Bu alanda çalışmalar yürüten uzmanların, öğretim üyelerinin, öğretmenlerin dahil edildiği çok yönlü yaklaşımlarla halkımızın bilinç seviyesi artırılabilir. Aynı şekilde üreticilerimizde de farkındalık oluşturmaya ihtiyaç vardır. Özellikle küçük ölçekli gıda üreticilerinin katkı maddelerinin sağlığı tehdit etmeyecek şekilde uygun kullanımı, taklit ve tağşiş, yenilik ve değişimlere açık olmak gibi konularda bilgi ve bilinç seviyelerinin artırılması gerekir” şeklinde konuştu.

3-5-79

TÜRKİYE’DE GDO’NUN GIDA AMAÇLI KULLANIMI VE ÜRETİMİ YASAK!

GDO hakkında bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Arslan, Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların, biyoteknolojik yöntemler ile gen aktarılarak elde edilmiş, var olan özelliklerin değiştirildiği veya yeni özelliklerin kazandırıldığı insan dışındaki canlı organizmalar olduğunu anlattı. Arslan, “Dünyada en fazla genetiği değiştirilmiş tarımsal ürün ekimi ve üretimi yapan ülkeler; ABD, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Kanada, Çin, Paraguay, Güney Afrika, Pakistan ve Uruguay'dır. 2019 yılında 190 milyon hektar alanda GDO ürün yetiştirilmiştir. En çok üretimi yapılan genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri soya fasulyesi, mısır, pirinç, patates, pamuk ve kanoladır. Dünyada Türkiye’de GDO'lu ürünler ile ilgili işlemler; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, "Biyogüvenlik Kanunu" ve "Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik" hükümlerine göre yürütülmektedir. Bu hükümlere göre ülkemizde GDO’nun gıda amaçlı kullanımı ve üretimi yasaklanmıştır. Gıdalarda yüzde 0.9 ve altı GDO tespiti bulaş olarak kabul edilir. Üzerine izin verilmez. 2011 yılında Biyogüvenlik Kurulu’nun almış olduğu kararla genetiği değiştirilmiş soya ve mısır çeşitlerinin hayvan yemi olarak kullanımına izin verilmiştir. Bugün toplamda 10’u soya, 26’sı mısır olmak üzere 36 çeşit GDO ürün ülkemizde yem olarak kullanılabilmektedir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) bu yemlerle beslenen hayvanların doku, sıvı ve ürünlerinde GDO DNA veya proteinlerine rastlanmadığını belirtmektedir. Bu nedenle hem ülkemizde hem de AB ülkelerinde genetiği değiştirilmiş yemle beslenen çiftlik hayvanlarından elde edilen ürünlerin etiketlenme zorunluluğu yoktur. 2014 yılı itibariyle aralarında AB ülkelerinin de olduğu 37 ülkede gıda ve yem amaçlı 357 değişik ürün onaylanmıştır” ifadelerine yer verdi.

GDO, HELAL GIDA KONUSUNDA TARTIŞMALARA YOL AÇTI

Sulumada büyük kolaylık! Sulumada büyük kolaylık!

GDO’nun, son yıllarda helal gıda konusunda önemli ve tartışmalı alanlarından birisi olduğunu söyleyen Arslan, helal olmayan hayvan ve insan genleri kullanılarak oluşturulan hayvan ve bitkiler ile bunlardan elde edilen gıda ve içeceklerin de helal olmadıklarının kabul edildiğini anımsattı. Arslan, bunun dışında helal hayvan genleri ile elde edilmiş olsa dahi, şayet GDO’lu gıdaların insan sağlığına zararlı olduğu kesin olarak ortaya konursa; bunların da tüketilmesinin, verdiği zarar ölçüsünde mekruh veya haram hükmünde olabileceğini kaydetti.

3-4-80

GDO’LU ÜRÜNLER KESİN ZARARLI DEMEK ŞU AN MÜMKÜN DEĞİL

GDO’ların çevre, insan sağlığı ve ekonomik açıdan muhtemel zararları hakkında açıklamalarda bulunan Arslan sözlerine son olarak şunları ekledi: “Genetiği değiştirilmiş ürünlerin yaygınlaşması ile beraber konvansiyonel tarım ürünlerinin maliyetinin artması muhtemel zarardır. Çiftçiler üretimde kullanacakları tohumun GDO’lu olup olmadığını anlamak için analiz yaptırmak durumunda kalıp, fazladan ücret ödemektedirler. Genetiği değiştirilmiş (GD) bitkilerin, genetik çeşitliliğin azalmasına, yabani türlerin farklılaşmasına neden olabileceği görüşü de mevcuttur. Tarımsal ilaçlara dirençli hale gelen kültür bitkilerinin dayanıklılıklarının diğer organizmalara geçmesiyle zamanla bu bitkilerin genetik yapılarının değişmesinin ekolojik anlamda toprak-bitki döngüsüne zarar vereceği düşünülmektedir. 2006’da ABD’de onaylı GD pirinçlerin içerisinde onaysız GD pirinç çeşitleri saptanmıştır. Bu tip sorunlar kamuoyunda gıda güvenliği ve çevresel etkileri bakımından kaygı oluşturmuştur. GD bir ürün olan MON810 mısır polenlerinin, Almanya’da bal ve ürünlerinde istem dışı bulunması sorunu yaşanmıştır. Ancak şu ana kadar piyasaya sunulmuş olan GD gıda ve yemlerin ekolojik olarak çevreye zararlı olduğunu gösteren kanıtlanmış bulgular yoktur. GDO’lu gıdaların sağlık üzerine etkilerini araştıran çalışmalar sayıca yetersizdir. Bu ürünlerin zararlı olduklarına dair kesin bir yargıya varılması şu anda mümkün değildir.”

TUBA KAYA

Editör: Birkan Bakay