Köklü bir tarihe ve medeniyete sahip olan Türk milleti, bu tarihi yazarken hiç de kolay olmadı. Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türk milleti, yeni bir yaşam biçimini oluşturmaya çalışırken, farklı düşmanların da sahibi oldu. Türk töresinde esir olmak yoktu. Türk töresinde devletsiz kalmak, başsız kalmak, topraksız kalmak yoktu. Geleneklerine her zaman bağlı kalan Türk milleti, Anadolu'yu yurt edinmek için, 1071'den sonra zorlu bir mücadele girdi. Çok düşman tanıdı, çok destan yazdı ama yıkılmadı. Vazgeçmedi geleneklerinden, kimliğinden. Bazen zayıf düştü ama silkinmesini iyi bildi. Korkmadı ama korku saldı. Hükmedilmedi ama kıtalara hükmetmeyi başardı. Biz şanlı tarihimizi tozlu raflarda okurken ne kadar rahatsak, atalarımız bizim bu rahatlığımız için o kadar meşakkatli yıllardan geçti. Atalarımızın yaşadığı kış yaza döndü, Anadolu Türk yurdu oldu. 

***

Anadolu'nun Türk yurdu olmasının ardından rahata erdik mi? Hayır. Türk milleti bugün olduğu gibi, dün de hiç bir zaman düşmansız kalmadı. En güçlü olduğumuz dönemlerde susan hain emeller, en zayıf olduğumuz anları bekledi. Beklerken de, daha da zayıflamamız için sinsi planlar içerisinde oldular. Düşman, bir umutla, zayıfladığımız an hançerleyerek düşürmeye çalışsa da, çelik pençesiyle karşılaştılar. Yüz yıllarca dünyaya hükmetmiş Osmanlı Devleti'ni parçalamak için elinden gelen kurguyu ortaya koyan düşmanlar, nihayet bunda başarılı olmuşlardı. Bizans oyunlarıyla emellerine ulaşan düşmanların mutluluktan etekleri zil çalarken, yine hesap edemedikleri bir şey vardı; Türk milleti asla boyun eğmez!

***

Türk milleti olarak bu zorlu süreçte, bir çok destan yazıldı. 1915 Çanakkale Savaşı da bunlardan sadece biri. Osmanlı Devleti'nin yıkılma sürecine girmesiyle dört bir koldan saldıran düşman, Türk milletini Orta Anadolu'ya sıkıştırmak istemişti. Kuzey'de ve Güney'de önemli topraklar kaybeden Türk milletine, tek bir toprak parçası bile bırakmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ancak Türk milleti, her türlü imkansızlıklara rağmen, boyun eğmedi. 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'yla başlayan ve destanlarla sonuçlanan mücadele, topyekün bir direnişe sahne oldu. Mevcut sınırlarımız içerisinde olan ve Jeopolitik konumuyla bütün gözlerin üstünde olduğu boğazlar, en ağır saldırıların yaşandığı bölgeler oldu. Tam bu noktada Çanakkale Boğazı'ndan girmeye çalışan Türk-İslam düşmanları, Türk milletini karşılarında bulmuşlardır. Hak ve Batıl'ın mücadelesi olan Çanakkale Savaşı, Türk milletinin imanla çarpan kalbi sayesinde, Türk milleti adına bir dönüm noktası oldu. Mermilerin havada çarpıştığı, şehit kanlarıyla sulanmış topraklar üzerinde yaşanan imanlı duruş, yaşadığımız bu vatanın adeta tapusu oldu. Şehit kanlarıyla sulanan bu vatan, asla düşmana verilmedi, verilmeyecek de. 

***

Türk milletinin milli ve manevi ruhu kaybolmadıkça, bu durum asla değişmeyecek. Bakınız yakın tarihimize; son yıllarda yine büyük saldırı altındayız. Bir yandan emperyalist ve Siyonist güçler içerideki hain maşalarını devreye sokarken, diğer yandan da çevremizi ateş çemberi içerisine alıyor. 1915'te Çanakkale'de elde edemediklerini, darbelerle, terörle elde etmeye çalıştılar hala çalışıyorlar. En son örneği 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi. Yine emperyalist güçlerin içimizdeki hainleri kullanarak, Türk milletine diz çöktürmek için giriştikleri hamle, yine Türk milletinin çelik pençesiyle karşılık buldu. Türk milletinin iradesine kelepçe vurmak, milli ve manevi duygularını yok etmek için yıllardır çalışan emperyalizm, bunu başardıklarını zannetseler de, 15 Temmuz'da yine başarısız olduklarının cevabını en güzel şekilde aldılar.

 Çünkü 15 Temmuz'da Türk milletinin duruşu, Malazgirt'te, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'ndaki duruşundan farksızdı. Bu nedenle, Çanakkale nasıl geçilmediyse, Türk milleti ve devleti de geçilmedi ve geçilmeyecektir. Malazgirt ruhu, Çanakkale ruhu, 15 Temmuz ruhu, Türk milletinin en büyük gücü ve iradesi olarak düşmanı çelik pençesiyle ezecektir.

Başta Çanakkale Savaşı'nda olmak üzere, bu memleket ve Türk milleti uğruna, canlarını feda eden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Sevgi, saygı ve dua ile...