Bu yazacaklarıma muhtarlarımız çok kısacak! Ancak bu konuyu birilerinin yazması gerekiyordu. Aslında çoğu vatandaş aynı şeyleri düşünüyor ama kimse dillendiremiyor. Ancak bu konuyu tartışmanın zamanı geldi diye düşünüyorum…

Muhtarlık bundan 20-30 sene önce, Türkiye yönetim sisteminin önemli bir unsuru durumundaydı. Mahallelerden muhtarlar sorumlu olur, mahallede eksikler, ihtiyaçlar, yardıma muhtaçlar varsa, muhtarlar devletin ilgili kurum veya kuruluşlarına bildirir, devlet gerekli işlemleri yapardı.

Vatandaşların ikametgâh ihtiyaçlarını da yine muhtarlıklar karşılardı.

Devletimizin Kaymakamlıkları, Belediyeleri, Nüfus Daireleri veya diğer kurumları bugünkü kadar halka açık değildi. Bu zamanlarda muhtarlar önemli bir görev üstleniyor, vatandaşla bu kurumlar arasında köprü vazifesi görüyordu.

Ancak Türkiye’nin geldiği noktada, yukarıdaki gerekçelerin hepsi ortadan kalkmış oldu.

Vatandaş ikametgâhını e-Devlet üzerinden saniyeler içerisinde alabiliyor.

İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız, “sosyal yardım” başvurusunu e-Devlet üzerinden saniyeler içerisinde yapıyor ve başvurular 15 gün içerisinde olumlu veya olumsuz yanıt buluyor.

Kaymakamlıkların kapısı vatandaşa sonuna kadar açık. Herhangi bir vatandaş ihtiyaçları doğrultusunda bulunduğu ilçenin Kaymakamlığına gidince muhatap buluyor ve ihtiyacı olduğu anlaşılırsa gereken yapılıyor. Kömür yardımı gibi…

Belediyeler desen vatandaşın evi gibi oldu. Herkes artık bırakın belediyede bir memur amiri, belediye başkanıyla bile görüşebiliyor. Onun dışında belediyelerin “Açık Kapı”, “Beyaz Masa”, “Bizim Meram”, “Hizmet Masası” gibi vatandaşın derdine derman olduğu ayrı birimler var. Vatandaşlar bağlı oldukları belediyelerin bu birimlerine giderek, derdini anlatabiliyor.

Hal böyleyken muhtarlara ihtiyaç da kalmıyor. Bugün baktığımız zaman çoğu vatandaş seçeceği muhtarı tanımadığı gibi seçtiği muhtarı da 5 yıl boyunca belki de hiç görmüyor. Elbette taşra mahallelerde durum aynı olmayabilir. Ancak merkezde muhtarlıklar kesinliklere hükmünü yitirmiş durumda.

Türkiye’de 50 binden fazla muhtar bulunuyor.

Son yapılan zamla muhtar maaşları 17 bin TL oldu. Dolayısı ile muhtarların sadece maaşları devlete aylık maliyeti en az 850 milyon TL. Yıllık maliyeti 10 milyar TL’den fazla.

100 metrekare bir dairenin maliyeti 1 milyon 500 bin TL olarak görülse (rakamlar tahmini) muhtar maaşıyla yıllık 6 bin 800 adet daire yapılabiliyor. Dolayısı ile 6 bin 800 kişinin (ortalama aile olarak 3 kişiden hesaplarsak bu rakam artar) başını sokacak bir evi oluyor. Şimdi burada iki sorunun cevabı çok önemli; Birincisi: Devlet yönetim sistemi içerisinde işlevsiz hale gelen muhtarlıkların kaldırılmasıyla hayatımızdan ne eksilir?

İkincisi: Muhtar maaşlarına bütçeden giden bu parayla her yıl 6 bin 800 kişiye ev verilse Türkiye ne kazanır? Hadi tartışalım…

Mantık ve vicdan sahibi herkesin bu iki soruya cevabı, ortak akılda buluşacaktır diye düşünüyorum. Saygı ve sevgi ile…