Empati tanımı üç unsurdan oluşmaktadır: kendini karşındakinin yerine koymak ve olaylara onun bakış açısıyla bakmak, karşındaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamak ve karşındaki kişi ile ilgili olarak zihinde oluşan anlayışı karşıdaki kişiye iletmek. Peki empatinin bileşenleri nelerdir? Örneğin Hoffman’a (1978) göre; empatinin bilişsel, duygusal ve güdüsel (motivasyonel) olmak üzere üç bileşeni vardır. Bazı araştırmacılar empati’nin bilişsel yönünü bazıları ise duygusal yönünü vurgulamaktadır.
Empati yapan kişi, karşındakinin duygu ve düşüncelerinin ne anlama geldiğinin objektif bir şekilde farkında olmalıdır. Empati kurmak daha duyarlı, anlayışlı ve hoşgörülü bireyler olmamızı sağlar. Empatide yalnızca anlamak değil, doğru anlamak önemlidir. Empati insanları birbirine yaklaştırır ve iletişimi kolaylaştırır. Kişiye anlaşıldığını hissettirir ve kişi kendini değerli hisseder, empati sayesinde anlaşmazlıktan doğan çatışmalar azalır.
Bugün yaşadığımız toplumda empati yoksunluğu oldukça net gördüğümüz bir şey, sadece Türkiye’de değil aynı zamanda dünya çapında da. Aslında bu yazıda özellikle buna değinmek istiyorum: toplumda empatinin önemi. Günlük hayatımızda karşımıza çıkan birçok problemin bu sebepten dolayı ortaya çıktığına dair örnekler verebiliriz. Empati kurulmadan yaratılan fikirlere yabancı değiliz, yaşamın her yerine işlemişler. Irkçılık, cinsiyetçilik veya homofobi gibi çok fazla insanın hayatını zorlaştıran bu nefret suçlarının temelinde de başka sebeplerin yanında empati yoksunluğunun da yattığını söyleyebiliriz, dolayısıyla insanları hatta genel olarak canlıları kapsayan konularda ortaya empati yapılmadan atılan fikirler ile empati yapamayız. İkili veya çoklu ilişkilerde empati, iletişimi ve birlikte var olabilmeyi ne kadar kolaylaştırıyorsa yokluğu da buna paralel olarak durumu o kadar zorlaştırıyor. Toplum, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluğa verilen isimdir. Sürekli bir şekilde sömürüye uğradığımız, sürekli ezildiğimiz bir sisteme sahip günümüz toplumunda var olmak oldukça zor ve mesai isteyen bir iş. İnsanların sorun yaşamadan ve sorun yaratmadan birlikte var olabileceği bir toplum yaratmalıyız, bunun için bize lazım olan ana hatlardan biri ise empatidir. Karşılıklı olarak derdimizi anlatamamak, açıklayamamak ve kimsenin bizi anlamadığını hissetmek, yalnız hissetmek hayatı zorlaştırıyor hatta bazen yaşanılmaz kılıyor. Aslında bizlere küçüklüğümüzden beri bunlar öğretilmeli, karşımızdaki kişinin veya kişilerin derdini anlayabilmek, hissedebilmek ve hatta bunlara birlikte çözüm aramak. Böylece toplum daha yaşanabilir bir yapı haline gelecektir. İnsan olmak, incelikli olmak, hepimizin bir şekilde zorlandığını, bir şekilde mücadele ettiğini anlayabilmektir. Empati sahibi biri olmak başkasının gözleriyle görmek, başkasının kulaklarıyla duymak ve başkasının kalbiyle hissetmektir. Empati yaptığımız her şey ve her küçük davranışımızın kalbinde yer tutar. Bu sahip olduğumuz en değerli niteliklerden biridir, ancak çoğu zaman bir kenara bırakıldığını gözlemleyebiliyoruz. Eğer empati hissimizi köreltirsek, kaybedersek insan olmanın anlamını da kaybederiz.