RAMAZAN'DA YENİGÜN

Tevekkül ve sabırla acılarını yendiler

Abone Ol

Araştırmacı-Yazar Salih Sedat Ersöz Konya’nın manevi hayatına büyük katkısı olan İlahiyatçı, yazar, emekli öğretmen, İrşad Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Galip Doğan hocanın evlatları Osman ve Orhan Doğan’ı kaleme aldı. Araştırmacı-Yazar Salih Sedat Ersöz Osman ve Orhan Doğan kardeşlerinin vefatlarını ardından Ali Galip Doğan Hoca ve ailesinin ağır imtihanı iman ve inançlarının verdiği tevekkül ve sabırla karşıladıklarını belirtti.

OSMAN VE ORHAN DOĞAN KARDEŞLER

Konya’nın manevi hayatına büyük katkısı olan İlahiyatçı, yazar, emekli öğretmen, İrşad Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Galip Doğan hocamızın evlatları Osman ve Orhan’ın vefatları, Ali Galip hocamız ve tüm aile için büyük bir yıkım olsa da bu ağır imtihanı iman ve inançlarının verdiği tevekkül ve sabırla karşılamışlardır. Önce Osman sonra da Orhan Doğan kardeşlerin hayatlarını yakından görelim:

OSMAN DOĞAN

Merhum Osman Doğan 1969 yılında İzmir’de doğdu. İlkokulu Konya’da İhsan Özkaşıkçı ilkokulunda bitirdi. İlk İslâmi bilgilerini bu yıllarda babasından aldı. Daha sonra Merkez İmam Hatip Lisesinden mezun oldu.Lise öğretimini de Konya’da tamamladıktan sonra Suudi Arabistan’ın başkentinde bulunan Riyad Üniversitesine girdi. 4 yıl bu üniversitede öğrenim görerek buradan mezun olduktan sonra Mısır’da bulunan El Ezher Üniversitesinde öğrenim gördü. 7 yıl Mısır’da kaldı. İslam Hukuku bölümünü bitirdikten sonra doktoraya devam etti. 2003 yılında Konya’ya döndü. İrşad Dayanışma Vakfı ve Verenel Derneğinde çeşitli görevlerde bulunan Osman Doğan’ın düşüncesi gençlikti. Sürekli gençlerin eğitimi ile meşgul oldu. Hadis, Tefsir ve Tasavvuf sohbetleri onun en büyük tutkusuydu. Ali Galip Doğan hocamız, Merhum Osman Doğan ile ilgili şu bilgileri verdi:“Onu çok titiz yetiştirdik. Haram lokma yedirmedik. Ehlullahın terbiyesinde yetişti. Allah dostu Merhum Mürsel ALBAYRAK Osman’ı çok severdi. Manevi eğitimden geçirirdi. Rahmetli Sarı Emmi bizde yatılı misafir kalırdı. Osman ona çok hizmet ederdi. Rahmetli Hak dostu tayyi mekân Çoban Veli bizim fakirhanede aylarca misafir kalırdı. Ona çok titiz davranır ve hizmetinde bulunurdu. Merhum Halis KESTANE Abi ile ilgilenir, ziyaret ederdi. Merhum Halis Abiden istifade ederdi.Osman 4. sınıfta olmasına rağmen çok güzel şiir okurdu. Rahmetli Necmettin ERBAKAN Hocamın ve Rahmetli Tahir BÜYÜKKÖRÜKÇÜ Hocamın mitinglerinde şiirler okuyarak halkı coştururdu 1980 yılında ilkokulu bitirince Ramazan Ayında Almanya’ya götürdüm. Camilerde ilahi okur, şiir okur, zikir yaptırarak cemaati ağlatırdı. Almanya Milli Görüş Teşkilatı bize 1 aylık konferans programı yaptı. Belçika, Hollanda ve İsviçre’de konferanslar veriyorduk. Münih’ten çıktık, Berlin’e, Hamburg’a ve Frankfurt dâhil birçok eyaleti dolaştık. Önden Osman çıkar şiirler ve ilahiler okur zikir çektirerek cemaat coşardı. Sonradan ben çıkar konferans verirdim. Bazen 3 saat konuşurduk. Geceleri de kaldığımız yerde özel sohbet olur zikir yapardık. Bu zikir sohbetlerinde Osman ilahiler söyler, cemaatin feyiz almasına vesile olurdu.1979 yılı Ramazan Bayramından 1 ay sonra Frankfurt’ta Afganlıların bir toplantısı vardı. Oldukça kalabalık bir katılım vardı. Rahmetli Osman’a “Tamam mı” şiirini okuttular. Gözyaşı ve alkışlar arasında Osman bir anda ortadan kayboldu. Ben onu aramaya başladım. Bir de baktım ki Osman alkışlarla bir omuzdan diğer omuza havalarda geziyor. Dilini anlamadıkları halde bu ilgi neyin nesiydi? Demek ki Osman’ı gönül dili ile anlamışlardı. Mısır’dan döndükten sonra diplomasının muadeletini tanımadılar. Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Koyunoğlu Yazma Eserler Kütüphanesinde çalışmaya başladı. Arapça, Osmanlıca eserleri tercüme ediyor, ümmetin faydasına sunuyordu.”Riyad’da ve Mısır’da uzun yıllar yapmış olduğu eğitim faaliyeti ile tam bir âlim olarak Konya’ya dönen Osman Doğan babasının da teşvikleri ile şehrimizde çok yararlı çalışmalar yaptı. Sigaranın Zararları, Kurban Risalesi ve 40 Hadiste İnfak gibi kitapçıklar yazdı. Hayatı sohbetlerle geçerdi.Ali Galip Doğan hocamın verdiği bilgiye göre; Merhum Osman Doğan’ın vefatından 1 gün önce Anadolu Gençlik Derneğinde gençlere sohbeti varmış, Önceden o toplantıyı organize eden gençlere şöyle demiş: “Pazar günü İnşaallah gelirim. Şayet gelemezsem ya zorunlu bir işim çıkmış gitmişimdir. Ya da ölmüşüm salam verilir.” Pazar Günü de vefatından 4 gün sonra büyük kızı gömleğinin cebinden bir vasiyet buluyor.Vasiyetinde şöyle yazmış: “Salamızı Mehmet Emin KARATAŞ Hoca Hacıveyiszade Camiinden merkezi sistemle okusun. Cenazemi şu 3 kişi gasletsin. Gasletme anında şu 3 kişi bulunsun. Cenaze Namazımız Selimiye Camiinde kılınsın. Cenaze Namazımı Ali Ramazan Dinç Üstadım kıldırsın. Mümkün olmazsa Develili Hasan Hocam kıldırsın. Üçler Mezarlığına defnedileyim. Kabrime şu 3 kişi girsin. Talkınımızı Ali Ramazan Üstadımız veya Kayseri Hasan Hocam versin.” Bu vasiyeti yazmış ama defninden önce kimsenin haberi olmamış fakat Allah’ın bir lütfu ki vasiyetinde belirttiği bütün hususlar eksiksiz olarak bi hakkın yerine getirilmiş. Gizli olan o 3 Allah dostları uzaktan gelmişler. Üstadı Ali Ramazan DİNÇ Hoca Efendi cenazesini kıldırıyor ve şöyle diyordu: “Osman ölmedi, haya öldü, Hüsnü Ahlak öldü. O yaşayan bir veli idi. O Rasülullah ile ruhen görüşürdü. Şimdi söyleyebilirim. O gizli bir veli idi.” 17.01.2010 tarihinde 40 yaşında bu dünya hayatından ebedi âleme irtihal etti ve Rahmeti Rahman’a kavuştu. Mevla rahmet eylesin. Yüce Allah şehitler sınıfına dâhil eylesin, mekânı cennet makamı âli olsun. Rabbim, Peygamber Efendimizin ve manevi büyüklerimizin şefaatlerine mazhar eylesin.  Ahmet Akçael, Osman Doğan’ı şöyle anlatıyor. “Benim zannımca Osman'ınım vefatı bir Şeb-i Arus'tur. O bir Allah dostu idi. Her Allah dostunun rabbine yürüyüşünü Şeb-i Arus olarak değerlendirmek gerekir. O, ayrı bir âlemin insanı idi. Osman Doğan, Hz. Muhammet Mustafa'nın ilminden, yumuşaklığından, tevazuundan, kemalinden pay almış, hissedar olmuş bir gönül adamı idi. Dostumdu, sağ kolumdu. Osman Doğan Hoca muhabbet okulunun en hevesli, talebesi idi. 'Beni bende aramayın ben bende değilim' diyebilen ender insanlardan biri idi. O mana ikliminde nice yanık gönüllere esen bir seher yeli idi. O'nun tatlı dilinden dökülen sözler, gönüllerin, akılların iksiri idi. O'nu aramak beyhude iş. O Elif'e aşık, Mim'e vurgundu. O gönül âleminde hep Elif'i arıyordu. Yolu Mim'e uğradı.” Ali Galip Doğan hocamızın imtihanı küçük oğlu Orhan Doğan’ı da ebedi âleme yolcu etmesi ile devam etti. Şimdi de Orhan Doğan’ın hayatına bir göz atalım:

ORHAN DOĞAN

Merhum Orhan Doğan, Ali Galip Doğan hocamızın küçük oğludur. Merhum Orhan Doğan 1971 yılında İzmir’de doğdu. Konya İhsan Özkaşıkçı İlkokulunda okudu ve oradan mezun oldu. İlkokulu bitirdikten sonra Fatih Kur’an Kursuna başladı. Bir yıl Kur’an kursunda okudu. 1983 yılında Merkez İmam-Hatip Lisesine başladı. Burayı bitirdikten sonra, üniversite imtihanında Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı ancak gitmedi. Hedefinde Çapa Tıp Fakültesi vardı. Ancak sonraki sınavlarda maalesef istediği okula yerleşemedi. Daha sonra Eskişehir Üniversitesi Kamu Yönetimini kazandı.1995 yılında Konya Büyükşehir Belediyesinde işe başladı. Emekli oluncaya kadar Alâeddin Düğün Salonunda çalıştı. 22 Eylül 2021’de girdiği ağır ameliyattan 48 saat sonra 24 Eylül Cuma günü vefat etti. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Ali Galip Doğan hocamız, küçük oğlu merhum Orhan Doğan ile ilgili şu bilgileri verdi:  “Orhan, çok zeki, disiplinli ve çalışkandı. O’na dersine çalış diyen olmazdı. Kendisi disiplinli çalışırdı. İlkokulu bitirinceye kadar sınıflarını hep takdirle geçerdi. İmam Hatip Lisesinde de iddialı dereceleri olan çalışkan bir öğrenci idi. Sınıf öğretmenleri; “Orhan sınıfta başarılı rol model bir öğrencidir” derlerdi. Son sınıfta Hitabet Dersinin Öğretmeni görev veriyor ve Cuma Günü Kapu Camiinde vaaz ediyor. Cemaat ve hocaları Orhan’a hayran oluyorlar. Hocası Orhan’a 10 tam puan veriyor. Şimdilerde; profesör, doçent, vali yardımcısı ve kaymakam olan sınıf arkadaşları Orhan için şöyle derlerdi;

— “Orhan sınıfta çok başarılıydı. Edebiyat Dersinde Hoca ona söz verir, o’da çok güzel konuşur ve açıklamalarda bulunurdu. Matematikte, yabancı dilde en yüksek puanı o alırdı. Ahlâklı, dürüst, ağırbaşlı rol model bir arkadaşımızdı” diyorlar. Orhan o zamanlarda Hak Yol Vakfı genç sohbetlerine devam eder, Akıncılar Derneğine ve Millî Türk Talebe Birliğine gider, arkadaşlarına Dinî Sohbetler ederdi. Doktor olmak Çapa Tıp Fakültesinde okumak hayali vardı. Biz de hep doktor ol diye yönlendirirdik. Sonra bu tercihimizin yanlışlığını çok ağır ödedik. Nazara geldi ve hayaline ulaşamadı. 1993 yılında Ramazan Ayından önce onu Umreye gönderdim dönmedi. 4 ay Mekke’de Kâbe’de kaldı. Bir hafta Medine’de kaldıktan sonra Mekke’ye gidiyorlar. Üç buçuk ay Kâbe’de yatıp kalkıyor. 24 saatin 18 saatini uyanık geçiriyor. Durmadan tavaf ediyor. Kâbe’nin ikinci katında pencerede yatıyor. Banyo ihtiyacını gidermek için Millî Görüş Teşkilatının Mekke’deki bürosuna giderek orada ihtiyacı görür ve hemen Kâbe’ye dönermiş. Merhum Nimetullah Hoca Orhan’ı sık sık yemeğe, sohbete ve zikir sohbetine götürür, sohbetin ileri gelenleri ile tanıştırırmış. Umre ibadeti için Kâbe’de bulunduğu sırada, Orhan başından geçen enteresan bir olayı; “Kâbe’nin içi ziyarete açılınca hiç tanımadığım birisi kolundan tutup benim Kâbe’nin içine girmeme vesile oldu. Bunu fırsat bilerek orada 2 rekât namaz kıldım” diye bize anlatmıştı. Çok az insana nasip olan Kâbe’nin içini ziyaret etme fırsatı Orhan’a nasip olmuştur. Millî Görüş Teşkilatı ile 1993 yılında biz de, annesi, halası, dayısı ile beraber Hacca gittik. Rahmetli Orhan’ı Kâbe’de araya araya bir pencerede bulduk. Bizim kaldığımız otele getirdik, banyo yaptı ve çamaşırlarını değiştirdi. Orhan tekrar kayboldu. Medine’ye dönünceye kadar onu Kâbe’den getiremedik. Daha doğrusu kendisi gelmek istemiyordu. Kâbe aşığı olmuştu, Bizim gruptan bir hacımız vefat etmişti. Onun yerine Orhan’ı Konya’ya zor getirdik. O’da Abisi Rahmetli Osman gibi zikir meclislerini sever zikir yapardı. Dünya olaylarını iyi takip eder, istihbarat bilgilerini çok okurdu. Hayatı hastalıklarla geçti. Göbek fıtığı vardı, ameliyat olması için randevular aldım ancak ameliyat olması için bir türlü razı edemedik. Kovid 19 virüsünün yaygın olduğu zamanlardı. Meram Araştırma Hastanesine yatırdık. 3 gün yattı ancak virüsün yaygın olmasından dolayı doktorlar ameliyat yapamadılar. Rahatsız olduğu için Son 4 gün evde istirahat ediyordu. Hastaneye götüremiyorduk. Sonunda çaresiz kaldı, Meram Tıp Fakültesine götürdük. Acil ameliyata aldılar. Ne yazık ki bağırsaklar patlamış, enfeksiyon kana karışmış. 24 Eylül 2021 tarihinde 48 yaşında Hakkın rahmetine kavuştu.”

Büyükşehir Belediyesinde beraber çalıştıkları Salon Müdürü Mehmet Ali GÖKÇEK şöyle anlatıyor:

— “Orhan her gün sabah 08’de veya 10 -15 dakika erken işinin başına gelirdi. Çok saygılı ve görevine sadık ve bağlıydı. Yıllarca çalıştık, hiç saygısını bozmadı. Ben; Orhan anlat bakalım derdim. Çok derin bilgisi vardı. Bilhassa tasavvufi konularda çok enteresan bilgiler verirdi. Fakat saygısından fazla konuşmazdı. Bir dikkat çeken yönü de; düğün sahiplerinin ikram olarak verdikleri veya salona bıraktıkları şekerlerden Orhan hiç almazdı. Cebine katıp evine götürmezdi. Bunu sorduğumuzda da;

— “Şüpheli olan şeylerden kaçınmak lazım derdi”

Kendi parası ile neskafe alır bize de ikram ederdi. Salonda çay içilirdi. Fakat Orhan para verir ortak çay alın derdi. Bedava hiçbir şey almaz ve yemezdi. Bizde bu durumunu bildiğimiz için ısrar etmezdik. Aslında Orhan değerlendirilseydi müdüran sınıfında görev verilmeliydi. Makam, mansıp için kimseye yağ çekmez boyun eğmez ısrarcı olmazdı. Orhan bu yönüyle sanki bu devrin genci değildi. Osmanlı tertibi ve terbiyesi vardı. Tabi Orhan’ı böyle yetiştiren babası Ali Galip DOĞAN Hocamızın büyük emeği ve titiz yetiştirmesi söz konusu idi. Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun.” Osman’ın dört, Orhan’ın da iki olmak üzere 6 yetim dedesi olan Ali Galip Doğan Hocamız, Allah’tan gelene sürekli hamd ediyor, sabır gösteriyor ve dilinden “Elhamdülillah” lafzı hiç düşmeden Rabbimize şükürler ediyor. Hocamızın son sözleri şu oluyor. “Dostlarımızdan Allah (C.C)’ın bize bol sabır vermesi için dua etmelerini bekliyoruz. Rabbim evlatlarımın kabirlerini pür nur, makamlarını alî eylesin İnşaallah, Amin.” Merhum Babam ve ben Ali Galip Hocamızı ve aileyi çok yakından tanıyan dostları arasında yer almanın mutluluğuna nail olduk. Babam ve ben İrşad Dayanışma Derneğinde 80 ihtilali öncesi Ali Galip Hocamla çok yakın çalışmalarımız oldu. İrşad Dergisi, İrşad Tiyatrosu, İrşad sohbetleri 1977’den itibaren 80 darbesine kadar aralıksız devam etti. Daha sonraki yıllarda bu dostluk kopmadan devam etti ve ediyor. Bu sebeple yukarıda verilen bilgilerin doğruluğuna şahit olmuşuzdur. Osman ve Orhan Doğan kardeşlere Yüce Allah’tan tekrar rahmet niyaz eder, mekânlarının cennet olmasını Rabbimden niyaz ederim. Ali Galip Doğan hocamıza ve tüm aileye de başsağlığı ve sabır dileklerimi tekrarlıyorum.