Herkesin bildiği gibi dünyanın 2/3’ünü sular kaplar. Yani bu tam 361 milyon km² eder. Böyle olunca sanki dünyada su sıkıntısı olmayacakmış gibi düşünce algısı çok fazladır. Oysaki susuzluğu, bir bardak temiz suya ulaşamayan Afrikalı çocuklara sormalıyız. Dünyayı kaplayan su kütlesinin sadece yüzde 2,5 kadarı tatlı sulardan oluşur. Ayrıca dünya nüfusu giderek artmakta, tatlı su kaynaklarımız çevre kirliliği sebebiyle sürekli azalmaktadır. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Çevre Mühendisleri Odası Konya İl Temsilcisi İlker İrioğlu, dünyanın su krizini yaşadığına dikkat çekerek şu an büyük çoğunluğun bunu henüz hissetmediğini söyledi. İlker İrioğlu, “Gelecekte elbet su sorunu global ölçekte büyüyecektir. Temiz suya ulaşabilen kitleler azaldıkça, ara ara bahsettiğimiz su savaşları bile olabilir” diye konuştu.

DÜNYAYI EL BİRLİĞİYLE KİRLETİYORUZ!

Dünyada özellikle son yüzyılda sanayileşme ve makineli tarım arttıkça su tüketiminin de hızlı bir şekilde arttığını vurgulayan İlker İrioğlu, şehirleşmenin çoğaldığını, kirletici kaynakların belli yerlerde, şehirlerde yoğunlaştığını ve kirliliğe karşı alınan tedbirlerin kirlilik sonuçları oluştuktan sonra alınmaya başlandığını dile getirdi. İlker İrioğlu, “Maalesef dünyanın hala büyük bir kısmında çevre kirliliğine yönelik tedbirler fiiliyatta uygulanmakta eksik kalmaktadır. Örneğin, atık su arıtma tesisleri yapılmakta, ancak verimli çalıştırılamamaktadır. Atıklar geri dönüştürülmekte, ancak çok az miktarda yapılabilmektedir. Dünyamızı el birliği ile kirletmeye devam etmekteyiz” ifadelerine yer verdi.

İŞE, TARIMDA ALINACAK TEDBİRLERLE BAŞLANMALI

İlker İrioğlu, doğrudan zarar görmeyen büyük bir kesimin henüz çevre kirliliğine karşı önlem almakta yetersiz olduğunu, doğal kaynakları korumakta yavaş davrandığını belirterek, “Yanlış uygulamalar devam etmekte, günlük ekonomik şartlar sebebiyle, su kaynaklarını korumakta sert tedbirler almakta dünyada geç kalınmaktadır. Ülkemiz, nispeten gelişmiş ülkeler arasında yer aldığı için çevre mevzuatları yıllardır düzenli uygulanmaktadır. Çevre cezaları oldukça yüksek tutulmaktadır ki caydırıcı olsun. Bununla beraber, tatlı sularımızın büyük bölümünü tarımsal sulamada kullanıyoruz. Su tüketiminde, tarımsal sulama dünya ortalaması yüzde 70’tir. Ayrıca, çok su tüketen bitkilerden mısır, su kıtlığı ile yüz yüze olduğumuz Konya Ovası’nda bile çok ekiliyor. Yapabileceklerimize gelince, belki de işe en çok su tükettiğimiz tarımda alınacak tedbirlerle başlamalıyız. Az su ihtiyacı olan endüstriyel bitkiler yaygınlaştırılmalı. Hızla damla sulamaya geçilmeli” şeklinde konuştu.

SU SAVAŞLARI OLMADAN SEN DE TEDBİR ALMAYA BAŞLA!

Su krizi noktasında bireysel tedbirlerin de çok etkili olduğunun altını çizen İlker İrioğlu, bu bilincin küçüklükten itibaren verilmesi gerektiğini kaydetti. İlker İrioğlu, “Okullarda çocuklara su tasarrufu tedbirlerini aşılarsak, yarın büyüdüklerinde de bilinçli olurlar. Küçükken musluğu açık bırakmamaya alışan çocuk, yarın tarım yapmaya başladığında suyu az kullanmanın yollarını aramaya başlar. İşte bu sebeple evlerimizde de işyerlerimizde de; Açık musluk bırakmayacağız, hatta damlayan, sızdıran musluk gördüğümüzde tamir ettireceğiz. Temizlikte suyu az kullanacağız, bulaşık ve çamaşırları makinelerde yıkayacağız. Makineleri tam doldurmadan çalıştırmayacağız. Banyoya adım atınca duşu açıp, çıkasıya kadar açık bırakmayacağız. Gerekirse evlerimizde kolay aç kapa yapılan bataryalar kullanacağız” ifadelerini kullandı.

TEDBİRLİ DAVRANMALIYIZ

İrioğlu sözlerini şöyle sürdürdü, “İmkân varsa sensörlü musluklar taktıracağız. Bu tedbirleri almaya mecbur kalacağımız gün gelmeden uygularsak, belki o gün hiçbir zaman gelmez. Su krizi, su savaşları yaşanmadan tüm insanlık olarak tedbirli davranmalıyız ki, sorunu büyütmeyelim. Su krizleri ile baş başa kalmayalım. Her şeyde olduğu gibi, bir şeyleri değiştirmek, etkilemek istiyorsak, buna kendimizden, evimizden başlayacağız. Hiçbir zaman, “koca dünyaya benim yaptığım ne fayda sağlar” demeyeceğiz. Aksine, ‘ülkemi ve dünyayı ben koruyacağım’ diyeceğiz” dedi.

Bu yorgunluk bahardan! Bu yorgunluk bahardan!

TUBA KAYA

Editör: Birkan Bakay