1

Sizi kısaca tanıyalım. Nerede hangi tarihte dünyaya geldiniz ve hangi okullarda eğitim aldınız?

1960 yılında Konya’da dünyaya geldim. İhsaniye İlkokulu ve Karma Ortaokulundan sonra Gazi Lisesine devam edip 1978-79’da mezun oldum. Lise hayatımız siyasi olaylar sebebiyle biraz çetrefilli geçti Okulun ikinci sınıfında beni “Başka okula kaydı yapılamaz” diye bir tasdikname verip uzaklaştırmışlardı. Bir sene sonra aynı okula devam edebildim. Üçüncü sınıfta da aynı durumu yaşadım. Bu yüzden Lise hayatımız beş yıl sürdü. Yalnızca ben eğil, başka arkadaşlarımıza da aynı uygulamada bulunulmuştu.

Uzaklaştırma cezalarında dönemin siyasi şartları mı etkili oldu?

Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımız Türkiye’de ideolojik çatışmaların en yüksek seviyeye ulaştığı dönemdi. Bu sebeple biz de ortaokul yıllarımızdan itibaren bu ideolojik çekişmenin, hatta kavganın içinde bulduk kendimizi.

Ülkü Ocaklarıyla ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Ömrünü Kur’an-ı doğru anlatmak için adadı! Ömrünü Kur’an-ı doğru anlatmak için adadı!

Vatansever ve kıymetli bir ülkücü olan Seyit Emiroğlu hoca ile mahalleden tanışıyorduk. O dönemde Ülkü Ocakları Başkanıydı. Biz de ortaokul yıllarında arkadaşlarımızla yanına gidip gelmeye başladık. Ülkücü serüvenim böyle başladı.

Okullarda ideolojik ve siyasi atmosfer nasıldı?

Gazi Lisesinde yatılı pansiyon vardı. CHP’nin iktidar olduğu dönemde pansiyonda, ağırlıklı olarak doğu kökenli ve sol fraksiyonların hepsinin bulunduğu gruplar barındırılıyordu. Güya bunlar talebeydi. Mimarlık Akademisi bizim okula yakındı. Akademide siyasi olay az yaşanır ama yatılı pansiyonda kalan sol gruplar dolayısıyla Gazi Lisesinde çok olay çıkardı. Aynı şekilde; militan ruhlu, sol tandanslı hocalar da Gazi Lisesinde görevlendirilirdi. Durum böyle olunca öğrenciler ve hocaların içinde olduğu kavgalar yaşanırdı.

Sanat Okulu ve Ticaret Lisesi bize yakındı ve solcu gruplar bu okullarda çok zayıftı. Aynı şekilde Karatay Lisesinde de solcu sayısı az idi. Fakat pansiyondan dolayı Gazi Lisesi solcuların üssü gibiydi. Bunlar Gazi Lisesinin arkasında toplanıp, grup halinde Akademinin arkasından, şimdi Mareşal Mustafa Kemal Okulu olan Fen Edebiyat Fakültesinin oradan, Fuarın yan tarafından TÖBDER’e giderlerdi. Gidiş dönüş güzergâhları böyleydi ve bu yolda kavgalar çok olurdu.

Siz solcuların güzergâhından bahsedince aklıma kurtarılmış bölgeler geldi. Şehrin semtlerinde hangi ideolojik grupların hâkimiyeti vardı?

TÖBDER Eski Belediye yani şimdi İş Bankasının olduğu yere yakındı. O bölgede solcular hâkimdi. Zafer Meydanı büyük ölçüde Ülkücülerin hâkimiyetindeydi. Yine Nalçacı Caddesi, Otogar dâhil ülkücülerin kontrolündeydi. Aydınlıkevler yeni kurulan bir mahalleydi ve dönem dönem ülkücüler ile solcuların hâkimiyetine girerdi. Uğurlu Villalar bölgesi solcuların kontrolündeydi. Nalçacı ülkücülerin kontrolünde olmasın rağmen Yeşilmeram Sitesi civarında ikamet eden çok solcu vardı. Bu yüzden de Nalçacı da siyasi hareketlilik çok olur, sıkça kavga çok yaşanırdı. Aydoğdu mahallesinin, şimdi Tapu Dairesi bulunan bölgesi o karışıktı. Bu yüzden orada çok olay yaşanırdı. Şeker Mahallesi de karışıktı; ülkücüler, solcular ve Akıncılar burada üstün olmak için mücadele ederdi. Stadyum solcuların kontrolündeydi ve Akıncılar ile Ülkücüler buraya pek giremezdi.

İdeolojik gruplar arasında hiç fikir birliği oluşmaz mıydı?

Ülkücülerin zaman zaman okullarda ve mahallelerde Akıncılar’a destek verdiği durumlar olurdu ama nedense Akıncılar, bize hiç yardımcı olmazdı. Solcularla bizim aramızda hiç yakınlaşma olmadı.

Fakat Gazi Lisesindeyken sınıfımızda sol fraksiyondan ayrı gruplarda iki öğrenciden biri aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle diğerini bıçaklamıştı. Ağır yaralıydı ve acil kan aranıyordu… Kan grubunu öğrenen o dönem Ülkücülerin Okul Başkanı olan arkadaşımız gidip o solcu arkadaşa kan verdi ve hayata tutunmasına vesile oldu.

Yıllar sonra solcu arkadaşı bıçaklayan kişiyle camide karşılaştık. Sonra hacca da gitti ve helalleşmek için bizim ziyaretimize geldi. O beyin kanaması geçirdiğinde de ben Tıp Fakültesine gidip yoğun bakım ünitesinde ziyaret ettim.

Sokak kavgaları, baskınlar, yaralama ya da öldürmeler plânlanarak yapılan işler miydi, nasıl gelişiyordu?

Konya’da ve diğer Anadolu şehirlerinde tasarlanarak, plânlanarak bu işlerin yapıldığı zannetmiyorum. Fakat Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde yaşanan ve ölümle sonuçlanan olayların plânlı projeli olduğunu düşünüyorum. Zira bu olaylar sağ ve soldaki grupların diğer şehirlerde reaksiyon gösterme eğilimini tetikliyordu.

1970’li yıllardaki kaotik ortamı hazırlayan sebepler neydi?

Amerika’nın, Rusya’nın, İngiltere’nin Almanya’nın, Fransa’nın hatta İran’ın Türkiye’ye dair emelleri vardı. Solcular Amerika’ya karşı bir duruş gösterirken Rus yanlısı olarak görülüyordu. Bir başka grup onlarla mücadele girince Amerikancı olarak algılanıyordu.

Aslında solcuların da içinde de vatanseverlik duyguları yüksek insanlar vardı ama içlerindeki parazitlerin kendilerini nereye götüreceğinin farkında değillerdi.

Siz Ülkü Ocaklarında bir üye, gönüllü olmanın dışında yönetici vasfını ne zaman aldınız?

12 Eylül 1980 darbesinden önceki dönemde ben Ülkü Ocakları Yönetim Kuruluna seçildim. Yani ihtilâl olduğunda Ocak yöneticiydim.

Devamı Cumartesi

Kaynak: MUSTAFA GÜDEN