Gündem 24 saat sonrasında zaferle sonuçlanan Azerbaycan’ın Karabağ harekâtı 24 saat sonrasında zaferle sonuçlanmasıyla bizleri sevindirmiştir. Türkiye’de bazılarını ise üzmüştür.,
Bu harekâtta 200 yakın şehit verilirken 500 yaralımız vardır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı gazilerilerimize acil şifalar diliyoruz.
Bu dünyadan Türk Sevdalısı yiğit bir Türk Kadını Asena Ganire Pashayeva geçti. Allah rahmet eylesin ahiret yurdu Cennet olsun! Türk Dünyasının baş sağ olsun!
1 Ekim 2023 Pazar günü TBMM açılışı yapmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan genel kurula giriş yapınca CHP ve HDP sıralarının ayağa kalkmamasına locada CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’da katıldı.
Bu saygısızlık şahsa değil Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve dolayısıyla Türk Milletine olmuştur. Türk Milleti bun not almıştır cevabı 31 Martta sandıkta olacaktır.
Antalya Altın Portakal Festivalinde Feto Propagandası yapan “Kanun Hükmü” Belgeseli ile Feto terör örgütü propagantası yapılması nedeniyle desteğini çeken Kültür turizm Bakanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığını kutluyorum. CHP’li Antalya Belediye Başkanını da kınıyorum.
*
Türk Milletinin sırtnda kamburu yani yüklerden inşallah kurtulur. Sırtındaki yük deyince, Rahmetli Hacı Abdullah Kılıçaslan Dedeyi zaman zaman ziyaret ederdim. Ziyaretlerimde uzun sohbet etme imkânı bulurduk.
Hacı Abdullah Dede Bozkır’ın Karacaardıç Köyünden Çumra’ya 1950’li yıllarda göçmüş ve manifaturacılık yaparak rızkını temin etmiş.
Çumra’ya göçmeden önce Çat şimdiki adıyla Çağlayan Kasabasında öğretmenlik yapmış kendince hoş bulmadığı nedenle öğretmenliği bırakmıştır.
Karacaardıç Köyünün kendine has manevi iklimi vardır. Bu manevi iklimde yetişmek güzelliğini her zaman üzerinde taşıyordu.
Köy halkı tarafından Karacaardıç Köyü'nü kurduğu kabul edilen Şeyh Seyyid Bedrettin Veli'nin; Hz. Ali'nin soyundan geldiği, Halife Hz. Ali'nin yedinci veya on ikinci kuşaktan torunu olduğu söylenmektedir. Şeyh Bedrettin Veli'ye Selçuklu Sultanlarından 1. Alâeddin Keykubat tarafından bu köy adına vergiden muafiyet fermanı verilmiştir.
Bu fermanla birlikte Karacaardıç Köyü'nün vergilerinden muafiyeti bir gelenek gibi telakki edilerek, bu adet bütün Selçuklu Sultanları ile Osmanlı Padişahları tarafından yıllarca sürdürülmüştür.
Hacı Abdullah Dede aynı zamanda şehit çocuğudur. Babası Çanakkale’de şehit olmuştur.
İki evladı Çanakkale’de şehit olan ninesi ne madalya ne de aylık bağlanmasına rıza göstermiştir. Böylesi bir soru ile karşılaştığında;
--- Şehitlerimin sadece şefaatini isterim. Kanını mı satacağım demiştir.
Cenabı Allah onun emanetine sahip çıkmamıza vesile gönderecektir. Rızkımızı temin edeceğiz. Bu noktada zerre şek ve şüphemiz yoktur. Yeter ki biz üzerimize düşeni yapalım. Dediğini anlatırdı.
Ninesinin ayrı ayrı üç köyde bulunan şehit emanetlerini kol kanat gerer. Her türlü ihtiyaçlarını görür tekrar Karacaardıç Köyüne gelirmiş.
Cenabı Allah zaman mekân mefhumunun kaldırdığı mübarek insanlardan olduğu görülüyor.
Bu mübarek kanatları altında büyümüş Hacı Abdullah Dede öğretmenlik, seyyar manifaturacılık sonra Bozkır ve Çumra’da açtığı manifatura dükkânlarda rızkını temin etmiştir.
Hacı Abdullah Dede muhakkak helal kazançla aile efradımızı geçimini sağlamak en büyük bahtiyarlıktır.
Böylesi fırsat içinde olmak ise her iki dünyada da karşılığı mutluluktur. İnancını taşımamaktayız.
Dede Ramazanoğlu Sami Efendinin “Musahabe” serisinden 6 kitabının hediye etmişti.
Öncelikle helal kazanç derdi. Sami Efendiden nakledir;
“ BİR İNSANIN MUTTAKİ OLDUĞU YAPTIĞI NAFİLE İBADETLERLE DEĞİL, MUAMALATININ TEMİZ, KAZANCININ HELAL OLMADIĞININ ANLAŞILIR.”
Karacaardıçlı Sadrettin Efendiden bahsederdi.
Karaardıç Köyünden Bergama’ya gönderilmiş olan Hoca Efendiyi ve başından geçenleri anlatırdı.
Hoca Efendi çevre kasaba ve köylerden gelenlere yardım edermiş. Evinin misafir kabul odasında köşede çekmece ve minderin altında altın, para vs. bulunurmuş. İhtiyaç sahiplerine dağıtırmış.
Hoca Efendinin evi böylesi yardım ede veya yardım getirenlerle dolar taşarmış.
Yardım alanlardan paranın kokusunu alan hırsız Hoca Efendinin evine ziyarete gitmiş. Hoca Efendinin misafirlerini uğurlamaya çıkmasını fırsat bile hırsız odada bulunan para kıymetli eşyaları torbasına doldurup kaçmayı planlar.
Ancak, bir türlü biraz önce girdiği kapıyı bulamaz. Odanın içerisinde fır fır döner. Kanter içerisinde kalır.
Bu esnada Hoca Efendi misafirleri uğurlamış ve odaya girmiştir. Hırsız Hoca Efendiye;
--- Hocam dışarı çıkacağım ancak, çıkış kapısını bulamadım. Der, Hoca Efendi;
--- Oğlum sırtındakileri aldığın yere bırakırsan kapıyı bulursun! Deyince, hırsız;
--- Hocam ben ettim sen etme, ne olur beni affet! Der aldıklarını yerine bırakır. Kapı karşındadır. Hoca Efendi;
--- HİÇ BİR KİMSE KENDİ KAZANCINDAN DAHA HAYIRLI BİR YİYECEK ASLA YEMEMİŞTİR..” Hadisi Şerifi anlatmış.
Hacı Abdullah Dede bu olayı bana anlatırken ihlâs ve helal kazancının önemine dikkat çekiyordu.
Sırtımıza hak etmediğimiz malları yükleyerek bedavadan hamallık yapmamızı ikaz ediyordu.
Bizler böylesi sırtımızda buluna yüklerden kurtulursak o zaman hem dünyevi hem de uhrevi saadete ereriz.
Sonra Mahmut Sami Efendiden anlatıyordu;
“ AKILLI KİMSEYE YAKIŞAN ODUR Kİ:
İYİ İNSANLARLA SOHBETİ TERCİH ETSİN, GECE VE GÜNDÜZ AHİRETE HAZIRLANSIN!
MAL VE MAKAMA ALDANMASIN.
VE UZUN UZUN AMELLERLE ALLAH’TAN UZAKLAŞMASIN.
ZİRA DÜNYA FANİDİR.
ÖYLE İSE HER ZAMAN ALLAH’TAN KORKUNUZ!”
Helâl gıdaya gösterdiğimiz hassasiyeti helâllik bahsine ve kul hakkına gösteriyor muyuz?
Korkuttuğumuz kadar korkuyor muyuz?
Hak ve hakikat neyse, onu sadece söylemek değil, yapmakla da mükellefiz. Yapıyor muyuz?
''Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hak'ka uydurmaktır'' diyen kaç kişi kaldı?
Ölçümüz hakikat mi, yoksa piyasa şartları mı?
Sorular ve sorunlar uzayıp gidiyor. Uzamasın.
İbrahim Tenekeci
Bu paylaşımın altına ;
Eyvallah eskilerin ifadesi ile başım gözüm üstüne. Ancak, bu tanıma kim uyuyor ki? Şimdi dün mangalda kül bırakmayanlar mücahitle bugün mütahit olup deveyi hamutu ile götürüyorlar. Selam ve saygılar. Diye not düştüm…