Şivlilik, Konya'ya has bir gelenektir. Üç ayların başlangıcı olan Recep ayının ilk günüdür. Regaip Kandilinin gündüzüdür. Yeni senenin manevi iklimine geçişin ilk işaretlerini içinde barındırır.

İlk etap bir önceki gece Fener Alayı ile başlar. Bütün çocuklar geçler o geceyi günler öncesinden düşünmüş ve hazırlıklarını tamamlamış olur. Marketleri süsleyen fenerler o günde önemli bir kutlamanın olduğunu gözler önüne serer.

Benim çocukluğumda, biz o günün sabahından kuru otlar, lastikler, yanmaya elverişli malzeme ne bulursak toplardık. Hava karardığında ise değmeyin keyfimize! Ateş yanardı. Ellerimizde fenerler, çocuk masumiyetiyle gülme seslerimiz akşamın karanlığını aydınlatırdı. Bizim için korkunç gözüken devasa ateşler yakardık. Sönmemesi içinde elimizden geleni de yapardık. Çünkü o gecenin eğlencesi ve heyecanı ateşte gizliydi. O gece bir bakıma çer çöp içinde geçerdi. Haliyle eve girer girmez istikamet banyo olurdu.

Mutluluğu iliklerimize kadar hissederdik. Ve tabii bu heyecan daha bitmemiş olurdu. Ertesi gün bize ikram edilecek şivlilikleri hayal eder, arkadaşlarımızla nerelere gitsek acaba diye hesaplamalar yapardık. Ellerimizde ikişer poşet! Biri gofretler, kuru üzümler, peynir şekerleri için! Diğeri ise paketli ikramlıklarımıza içindi.

Konya'mızın en güzel ve en keyifli âdetidirşivlilik. Küçük yaşlarda manevi değerlerimizi ve özel günlerimizi çocuklara mutlulukla aşılamaktır. Çeşitlik yerlerde üç ayların başlangıcı farklı kültürel kutlamalarla olur. Konya'mızda yetişkinler için ibadet ve çocuklar için de bir teslimiyettir bu gün. 

Şivlilik ile ilgili Konya tarihçilerinin yaptığı tarif şöyledir: “Regaib Kandili günü sabahı, sabah namazından sonra mahalledeki üç ile on beş yaş arasındaki kız, erkek çocuklar sokak başlarında toplanarak ilk kapıdan başlamak üzere kapıları birer birer çalarak açılmasını beklerler, kapı açılması biraz gecikti mi hep bir ağızdan ve tempo ile şu maniyi söylemeye başlarlar.

“Şivlişivli şişirmiş,

Erken kalkan pişirmiş,

İki çörek bir börek,

Bize namazlık gerek!Şivliliiiikk!”

Çocukların sesini duyan ev sahibi bayan, elindeki tabak dolusu ikramlığıyla kapıyı açar ve sıra sıra çocukların poşetlerine bu mutlulukları bir bir koyar. Çocuklar bu kapıdan aldıkları kısmetin mutluluğuyla diğer bir kapıya hep birlikte koşarlar. Kandil kutlanır ve öğleye kadar bütün mahalle gezilmiş olur.

O gün evlerde de hareketlilik vardır. Ardı arkası kesilmeyen zil sesleriyle birlikte, hanımlarda “bişi” denilen hamur işi kızartmaları hazırlamak için mutfağa girerler. Herkeste bir heyecan ve mutluluk vardır. Apaçık yüzlerde bu belli olur. Bu sevgiyle yapılan bişiler komşulara ikram edilir. Kapı öncelerinde kısa sohbetler edilir, kandil kutlanır ve hayrından dolayı Allah kabul etsin dileklerinde bulunulur.

Yorgun bir günün ardından, akşam olduğunda sessizlik çöker Mevlana şehrine! Maneviyatın dört bir yanı sardığı evlerimizde ibadet ve yalvarma vakti gelmiştir. Şükürler, tövbeler edilir. Herkes kendi derdinden yakınır Mevla'sına! Fani dünya unutulur, ebedi hayat için mücadele başlar.

Hayat ikilemelerle doludur her zaman! İki dünya arasında ebediyet için çabalamakla geçer. Bu güzel günlere bu sene de erişebildiğimiz için Allah'a hamdolsun. Daha nice şenlik kervanlarında buluşmak duasıyla! Şimdiden Regaib Kandiliniz ve Şivliliğiniz mübarek olsun. Selam ve dua ile!