Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar! (Nur suresi, 30) Kulak, göz ve gönül, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur. (İsra suresi, 36) Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. (Mümin suresi, 19) Rabbin her an gözetlemektedir. (Fecr suresi, 14) Bu dört ayet, Müslümanların tam anlamıyla denetim altında sorumlu bir hayat yaşadıklarını ve bu sorumluluğun göze ait tarafını ortaya koymaktadır. Konuyla ilgili yasak, Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar! diye belirlenmekte; sorumluluk çerçevesi ise, Kulak, göz ve gönül, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur ayetiyle açık bir şekilde çizilmektedir. Gözlerin sinsi ve manalı bakışlarını, kullar farketmeseler bile Allah Teala'nın bildiği, hatta O'nun, kalplerin derinliklerinde gizlenen kötü niyetlerden de haberdar olduğu bildirilmektedir. Bu, hiç kimsenin hiçbir şekilde ilahi denetimin dışında kalma şansının ve imkanının bulunmadığını kesin olarak ortaya koymaktadır. Bunun böyle olduğunu ise Rabbin her an (her şeyi) gözetlemektedir ayeti bildirmektedir. Bu ayeti kerimeler insana, gizli açık ayırımı yapılmaksızın en küçük teferruatına kadar bütün hareketlerinin daima göz önünde ve kayıt altında olduğu gerçeğini en küçük bir tereddüde yer bırakmayacak kesinlikte anlatmaktadır. Sorumluluk bu çerçevede kavrandıktan sonra göze ait harama bakma yasağını anlamak insan için mesele olmaktan çıkar.

Göz Zinası ile İlgili Hadis Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ademoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır. (Buhari, İsti'zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21. Ayrıca bk. Ebu Davud, Nikah 43)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Zina, kadın ve erkeğin meşru bir nikah olmaksızın cinsel ilişkide bulunmasıdır. Büyük günahlardandır. Özel cezası vardır. Hadisi şerif, bu anlamdaki gerçek zinanın dışında, öteki organlar için de birtakım meşru olmayan suçların söz konusu olduğunu hatta bunlara da bir anlamda zina denildiğini ortaya koymaktadır. Yani her organın asli faaliyetini meşru çerçeve dışında yürütmesi bir tür zina olmaktadır. Nitekim İmam Buhari bu hadisi, zinanın sadece üreme organıyla değil, göz, dil ve el gibi öteki organlarla da mümkün olduğuna dair açtığı bir başlık altında vermiştir. (bk. İsti'zan 12) Ancak bu, mecazen bir isimlendirme olarak kabul edilmektedir. Çünkü söz konusu organların bu suçları, haram olmakla birlikte, onlar için hakimin uygun göreceği ta’zir cezası dışında ayrıca bir ceza tayin edilmiş değildir. Burada dikkat çeken husus, insanın sahip bulunduğu organların tabiî işlevlerini gayri meşru bir zeminde yapması, onları, üreme organıyla "meşruiyet dışına taşma" noktasında birleştirmesidir. Söz konusu organların bu yaptıklarına zina denilmesi işte bu açıdan yapılmış bir değerlendirmedir. Öte yandan bu organların bahis konusu fiilleri, asıl zinaya götürücü, öncü fiillerdir. Bu bakımdan, o kötü sonuçtan Müslümanlar sakındırılmış olmaktadır. Hadiste de açıkça belirtildiği gibi üreme organı, öteki organların ve özellikle kalbin, Buhari'nin tercih ettiği rivayete göre nefsin, bu konudaki istek ve arzusunu fiilen gerçekleştirmedikçe zina suçu işlenmiş olmaz. Allah korkusu, iktidarsızlık, tiksinme gibi çok çeşitli sebeplerle tenasül uzvu, bütün bu istek ve hazırlıkları boşa çıkarabilir. O zaman öteki organların yaptıkları, kendi çaplarında küçük birer günah olarak kalır. Bu tür hatalara, "Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin affı bol olandır" (Necm suresi, 32) ayetinde geçtiği gibi Kuranı Kerim'in ifadesiyle "lemem" denilmektedir. Bir şeye bir anlık ilgi duyup üzerinde durmamak anlamından hareketle lemem, küçük kusurlar, küçük günahlar ve ufak-tefek hatalar olarak değerlendirilmiştir. Ashabı kiram arasında "tercümanü'l Kuran" diye bilinen Abdullah İbni Abbas hazretleri, bu hadisi zikrederek, "Ebu Hüreyre'nin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği bu sözdeki fiillerden daha çok, küçük günahlara (lemem) benzeyen bir başka fiil bilmiyorum" demiştir. (bk. Buhari, İsti'zan 12; Ebu Davud, Nikah 43) Doğrusu da budur. Hadisi şerifin bilhassa son cümlesi kalp ya da nefis ile üreme organı arasında bir duygu iletişimi olduğunu belirlemektedir. Yani cinsel ilişki, aslında psikolojik yoğunlaşma olmadan gerçekleşmez. İstek ve arzu ya da şehvet duygularının yoğunlaşması da her zaman sonuca ulaşmak için yetmez. Üreme organının, bu duygulara eşlik etmesi gerekir. Bu sebeple hadiste "Üreme organı ise bunu ya gerçekleştirir ya da boşa çıkarır" buyurulmuştur. Diğer taraftan hadisi rivayet eden İmam Buhari ve Müslim, hadisin ilk cümlesini dikkate alarak, ona Sahihlerinin Kader bölümlerinde yer vermişlerdir. İnsanoğlunun şehvet ve karşı cinse ilgi duyma gibi meyillere yaratılıştan sahip olduğuna ve bunun uzantısı olarak herkesin bu duygularını tatmin yolları arayacağına, yani bu konuda herkesin belli bir kaderi olduğuna ve bunu Allah Tealanın bildiğine dikkat çekmek istemişlerdir. Takdirin değişmeyeceği ise "O buna mutlaka erişir" diye belirlenmiş bulunmaktadır. Bu, bir zorlama değil, olacakların önceden bilinip kaydedilmesinden ibarettir. Kader veya alın yazısı işte bu önceden yapılmış olan kaydın adıdır. Bütün bu açıklamalardan sonra hadisin manası şöyle olur: "Ademoğulunun zinadan nasibi takdir edilmiştir. Kiminin zinası hakiki, kimininki ise, bakılması haram olan kadına bakmak, zinaya dair konuşulanları dinlemek, yazılı veya görüntülü yayınları izlemek, yabancı bir kadına elle dokunmak veya öpmek, zina etmeye gitmek gibi mecazi zinadır. Mecazi zinanın bütün türleri de haramdır. Kalp veya nefis zinayı ister ancak hakiki zinanın gerçekleşmesi üreme organına bağlıdır. O bazan uygular bazan da bu istekleri boşa çıkarır."

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Zina büyük günahlardandır.

2. Fiiller, sebep oldukları sonuçlara göre hüküm alırlar. Harama aracı olan her fiil haram, vacibe vesile olan fiiller de vaciptir.

3. Namahreme bakma, dokunma, tutma, öpme ve haram işlemek için bir yere gitme gibi gayri meşru fiillerin hepsi yasaklanmıştır ve bunların her birine mecazen zina denilebilir.