Allah Teala Hz. Peygamber’e ömrünün sonlarına doğru vefatını haber verdi. Tesbih, tahmid ve istiğfarı da arttırmasını emretti. Peki Peygamber Efendimizin vefatını haber veren sure hangisidir? İbni Abbas radıyallahu anhüma şöyle dedi: Ömer radıyallahu anh Bedir Harbine iştirak etmiş yaşlı sahabilerle beraber beni de istişare meclisine dahil etti. Sahabilerden biri buna içerledi ve Hz. Ömer’e: Bu, neden bizimle beraber oluyor? Oysa bizim onun yaşıtı çocuklarımız var, dedi. Hz. Ömer: Bildiğiniz bir sebepten dolayı, diye cevap verdi. Derken bir gün beni çağırdı ve büyük sahabilerin meclisine aldı. Bana öyle geliyor ki, o gün beni onlara isbat etmek istiyordu. Sahabilere: Allah’ın yardımı ve fetih geldiğinde diye başlayan Nasr Suresi hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Bir kısmı: Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah’a hamd ve istiğfar etmekle emrolunmaktayız, dedi. Kimi de hiçbir yorum yapmadı. Hz. Ömer bu defa bana hitaben: Ey İbni Abbas! Sen de böyle mi diyorsun? dedi. Ben:  Hayır, dedim. Peki, ne diyorsun? diye sordu. Ben de: Bu sure, Hz. Peygamber’in ecelinin kendisine bildirildiğini ifade etmektedir. Allah’ın yardımı ve fetih sana gelince ki, bu senin ecelinin geldiğinin alametidir, Rabbini hamd ile tesbih et, bağışlanma dile. Çünkü o tövbeleri kabul edendir buyuruluyor, dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer: Ben de bu sureden senin dediğinden başkasını anlamıyorum, dedi. (Buhari, Tefsiru sure (110), 4; Menakıb 25. Ayrıca bk. Tirmizi, Tefsiru sure (110), 1)

Hadisi şerif, Abdullah İbni Abbas Hazretlerinin anlayış ve kavrayışının üstünlüğünü, Kur’an konusundaki bilgisinin enginliğini, dolayısıyla ilmin yaşta değil başta olduğunu göstermektedir. İbni Abbas’ın genç yaşına rağmen danışma meclisinde bulundurulmasına itiraz eden zatın Abdurrahman İbni Avf radıyallahu anh olduğu Buhari’nin ikinci rivayetinde açıkca yer almaktadır. Burada ise kapalı geçilmiştir. Öte yandan hadis, Hz. Ömer’in devlet yönetiminde belli bir istişare meclisiyle çalıştığını, bu meclise öncelikle Bedir Savaşı mücahidlerini, sonra da ilim ve anlayışlarını yeterli gördüğü gençleri üye seçtiğini göstermektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’e ecelinin yaklaştığı, zafer, Mekke’nin Fethi ve insanların öbek öbek İslam’a girmeleri gibi üç işaretle bildirilmiş olması, onun peygamberliğinin delillerinden biri sayılmaktadır. Bu sebeple hadisi Buhari, “İslam’da Peygamberlik Alametleri” bölümünde de zikretmiştir. (bk. Menakıb 25)

Bu rivayet, bizzat Allah Teala’nın Hz. Peygamber’e, ömrünün sonlarına doğru tesbih, tahmid ve istiğfarı arttırmasını emrettiğini belgelemektedir. Hayatın sonuna doğru hayır ve hasenatı arttırmanın İslam’da temel bir ilke olduğuna dikkat çekmektedir. Hadis burada ahramanları açısından değil, özü ve mesajı bakımından değerlendirilmiştir. Bu bir anlamda hadisi, fıkıh açısından değerlendirmek (fıkhul hadis) demektir. Hadisden Öğrendiklerimiz;

1. İlim ve ulemanın değeri her şeyin üstündedir.

2. İstiğfar ve hamdin arttırılması, işlerin sonuna yaklaşıldığının tabii bir delili sayılmaktadır.

3. Abdullah İbni Abbas, Kur’an bilgisinde üstün bir mevkie sahipti. Ona “tercümanül Kur’an” denilmesi boşuna değildir.