Dünya düzenin her geçen gün daha zayıfladığı günümüzde, yaşanılan doğal afetlerle beraber insan oğlu varoluş mücadelesini sürdürmeye çalışıyor. Varoluş çabası geçmişte olduğu gibi bugünde devam etmektedir her bir birey için. Yaşanılan doğal afetlerle beraber bir de insanoğlunun sebep olmuş olduğu hadiseler bizleri etkilemektedir. Son günlerde yaşanılan Afganlı mülteciler konusu da aslında doğası gereği önemli bir hadisedir. Bizler bu topraklarda var olmuş, yaşamış ve yaşayacak bu toprakların vatandaşı olarak, mülteciler konusunda oldukça dikkatli davranmalıyız. Öncelikle topraklarımızın her bir metrekaresi için can vermiş atalarımızın torunlarıyız. Biz bu topraklarda yaşayabilmek için çok bedeller ödedik. Tarihimize bakıldığında Selçuklulardan Osmanlıya ve günümüz Türkiye Cumhuriyeti için şehitler verdik acılar çektik ve bizler bunu sırf toprağımıza sahip olmak için yaptık. Bizlere bu topraklar bedavadan verilmedi. Yani asıl demek istediğim uğruna ağır bedeller ödeyip sahip olduğumuz topraklarımıza bugün gelişi güzel, serbestçe mülteciler gelemez, gelmemelidir de... Her bir karışında atalarımızın hakkı olan vatanımıza bedel ödemeden basit bir şekilde sebebi her ne olursa olsun mülteciler kabul edilmemelidir. Topraklarımız çok kıymetlidir şu veya bu sebeple, sebebi ne olursa olsun Afganlı mülteciler kabul edilemez...

            Mülteciler konusu üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu olmakla beraber sebep ve sonuç ilişki yıllara dayanabilir. Tamam alalım denilip de mültecileri kabul etmenin bedeli çok ağır sonuçlara sebep olabilir. Ekonomik, siyasi, kültürel, eğitim, gibi her konuda mültecilerden gelebilecek büyük problemler olacaktır. Gelen mültecilerin yeni bir topluma adapte olması zaman alacağı gibi bu gelen kişilere ciddi bütçeler ayırmak gerekmektedir. Türkiye Suriyeli mülteciler konusunda elinden geleni fazlası ile yapmıştır ve halen de yapmaktadır fakat olası Afgan mültecileri bizleri zor duruma sokabilir. Ayrıca gelen insanlar bilgi, eğitim, tecrübe konularında yetersiz olma ihtimalleri olduğundan bizlere çok katkıda olmayacakları gibi aksine ucuz iş gücü olacaklarından yerel halkımız iş bulma sıkıntısı yaşayacaktır.

            Alınacak her bir mültecinin bizlere bedeli ağır olacaktır. Ayrıca Avrupa'nın istemediği mülteciler nasıl olurda Türkiye'ye uygun görülür? Bu bizlere dolaylı yollardan yapılmış hakaret olarak değerlendirilmelidir. Zaten Suriyeli mültecilerin elit ve varlıklı kesimini kabul eden Avrupa bugün bizlerin yaşamış olduğu coğrafyadaki insanlar hakkında yorum yapabiliyor. Sizlerin hayat kalitesi ne kadar zenginse bizlerinde hayat kalitesi ve yaşayışımız sizden daha fazla zengin. Türkiye, ülkemiz basit bir ülke değildir ve Avrupa'nın mülteciler konusunda Türkiye'yi ev sahibi olarak görmesi de kabul edilemez. Evet coğrafyamız gereği mültecilere elverişli konumdayız fakat sınır güveliği noktasında tedbirler alınmaya devam etmektedir. Bizler vicdan merhamet sahibi insanlarız bu zamana kadar da zaten bu zafiyetimizden yararlanıldı fakat bizler ağır bedeller ödedik kaybedecek zamanımız yok kaybedecek toprağımız da. Ülkemiz herkesin elini kolunu sallayarak gelip girebileceği bir ülke değildir ve olmamalıdır da. Kıymetini biliyoruz bu toprakların ve sonuna kadar savunuruz hakkımızı. Türkiye ne Afgan ne Suriye nede bir başka orta doğu ülkesi değildir. Bizler tarihi, dili, dini, kültüre sahip olan biricik denilebilecek sayılı uluslar arasındayız. Dolayısıyla eşdeğer göstermek, küçük görmek asla ve asla kabul edilemez...