MUHARREMLERİMİZE KERBELA KANI DÖKÜLMESİN.
Muharrem ayı, hem umudun hem de hüznün bir arada yaşandığı, Müslümanlar için hicri yeni yılın ilk ayıdır. Muharrem ayı önceki Peygamberlerin kurtuluş müjdeleri aldıkları ay olduğu kadar Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) ve O'na inanmış bir avuç müminin Mekke'deki baskılar sonucu Medine'ye Hicret etmek zorunda kaldıkları ayın adıdır. Hicret, umudun yurdudur. Hicret, yeniden zaferle dönebilmek için ayrılışın adıdır. Kavuşabilmek için ayrılığın olması sünnetullahın bir gereğidir. Onun için Hicret, Müslümanlar için başarıya giden yolun ilk adımıdır. Muharrem ayı tüm bu güzellikleri bağrında taşırken Hicri 61 yılının 10 Muharrem'inde yürekleri dağlayan, ciğerleri yakan müessif bir olay ile Muharrem ayı kana bulanmış oldu.
Kerbela; zulüm ve haksızlıklar karşısında boyun eğmeden dik durulabilmenin yeridir. Hz Hüseyin'in zalimlere karşı verdiği destansı mücadelenin adresidir. Kerbela Hz Hüseyin'in Hicri 61 yılında firavunlaşanlara, nemrutlaşanlara karşı korkusuzca ölümüne savaşan yiğitlerin kurban olduğu topraklardır. Kerbela acının yeri, adı anıldığı zaman ciğerlerimizin yandığı mekândır.
Muaviye, vefat edince ölmeden önce oğlu Yezid'i veliaht halife seçtiği için Yezid doğrudan devletin başına geçer. Kufe'de yaşayanlar Mekke'de bulunan Hz Hüseyin'e bir mektup yazarak Kufe'ye gelirse O'na biat edeceklerini ve O'nunla beraber savaşacaklarını ilan ediyorlardı. Hz Hüseyin mektubu alınca durumu daha iyi öğrenmek için amcasının oğlu Müslim'i Kufe'ye gönderir. Müslim şehre ulaşınca büyük teveccühle karşılandı. Birçok insan Müslim'e Hz Hüseyin adına biat etti. Müslim bir mektup yazarak Hz Hüseyin'e durumun müsait olduğunu, gelirse kendisinin burada halife ilan edileceğini bildirdi. Ancak Kufe'deki bu gelişmeleri bazı Emevi yanlıları Yezid'e ulaştırdı. Yezid, hemen Basra Valisi Ubeydullah b. Ziyad'ı Kufe'ye vali atadı. Yeni vali Kufe'ye varır varmaz insanları baskı ve korku ile sindirmeye başlamıştı. İnsanların Hz Hüseyin'e olan teveccühünü kırmayı başardı. Kufeliler Hz Hüseyin'e olan biatı unutup Müslim b. Akil'i yalnız başına bıraktılar. Bu arada Müslim b. Akil ile yardımcısı Hani b.Urve saklandığı yerde bulunmuş, ölüme giderken Müslim vasiyetini şöyle açıklamıştır. Ne olur imama haber verin bu ihanet şehrine gelmesin. Kufelileri sindirmek için bu iki ehli beyt aşığını vilayet binası önünde boyunları vurdurularak öldürülmüştür. İmam Hüseyin (ra) 72 yakınıyla beraber Kufe'ye yola çıkmıştı. Yolun yarısında Iraklı şair Ferazdak;Ey Hüseyin! Kufelilerin yürekleri seninle Kılıçları Yezidle. demiştir. Aslında İmam Hüseyin gerçekleri anlamıştı. Ama bu korkak ve ihanet eden insanlarla nereye kadar gidecekti. Zalimlerin insanları susturmaları daha ne zamana kadar devam edecekti. Babası Hz Ali gibi hainlerin karşısına, işin ucunda ölüm de olsa gitmeliydi ve yoluna devam etti. Hz Hüseyin Kerbela'da şöyle haykırıyordu.Eğer kanımla yükselecekse Muhammed'in dini; Ey kılıçlar haydi doğrayın beni.
Kufeye doğru ilerleyen Hz Hüseyin'i, Ubeydullah'ın askerleri takibe koyulunca yolunu Kufe ile Medine arasında bir yöne çevirdi. Ubeydullah, Hz Hüseyin'in suyun olmadığı ve insanların uğramadığı bir yere indirilmesini istiyordu. Bağdat'ın 100 km güneydoğusunda bulunan Kerbela'ya zorla indirilmesi sağlandı.
Hz Hüseyin ve beraberindekileri susuz bırakan ordunun komutanı ile Hz Hüseyin arasında Yezid'e biat etmesi şartı koşulmuştur. 10 Muharrem sabahı Hz Hüseyin'in etrafındakilerin tamamı öldürülmüş ve Hz Hüseyin'e bir türlü yaklaşamamışlardı. En son öldürücü darbeyi alan Hz Hüseyin Kerbela'da şehit olmuş, başı bedeninden koparılarak Şam'a, Yezid'e götürülmüştür. Bir tek hasta yatağında ehl-i beytten çocuk yaşta olan Zeynel Abidin hayatta kalmıştır. Kerbela'da Hz Hüseyin de dahil olmak üzere Ehl-i Beyt'ten 72 kişi Kufeliler tarafından öldürülerek İslam tarihinde Müslümanlar arasında telafisi mümkün olmayacak büyük yaralar açılmış ve bu olay kaynaklı mezhep ayrılıkları meydana gelmiştir.
Olaylardan bizim çıkaracağımız çok dersler vardır. Zaman değişse de Müslümanlar arasında bu trajik olaylar hep devam etmiştir. Bizim yolumuz Hz Hüseyin'in yoludur. Hz Hüseyin alçaklara, hainlere ve zalimlere boyun eğmeyerek hayatının Hz Muhammed'in getirdiği o yüce değerlere kurban etmiş ve Yezid ve yandaşlarına büyük dersler vermiştir. Şimdi dünya Müslümanlarının durumuma bir bakalım. İşte Ortadoğunun hali, Kim Hüseyin rolünde kim Yezid rolünde! İnsanları alçakça kimyasal silahlar ve bombalarla katleden Yezidin yolundan giden çağdaş zalimlerin karşısında Hüseyinler birer birer katledilmektedir. Şunu unutmayalım ki Kufeliler gibi değerlerine ihanet edenler elbet bir gün cezalarını çekeceklerdir. Biz Müslümanlar mert, korkusuz, zulüm ve baskılara boyun eğmeyen Hz Hüseyin'in yolundan gidenleri, Kufeliler gibi çoktan yalnız bıraktık! Rabbim bizleri affetsin. Kalplerimiz, yüreklerimiz ve dualarımız Hüseynî duruşu sergileyebilen mazlum ve garip, ülkelerinde kan ve gözyaşı içerisindeki ülke insanlarıyla beraber olsun. En çok zorumuza giden de Müslümanları alçakça öldüren ve İslami değerleri aşağılayan Ortadoğu'daki firavunlar da lafa geldi mi biz Hüseyin'in yanındayız, derler. Hz Hüseyin asla bir mezhebin ve meşrebin kahramanı değildir. O, Hz Muhammed Mustafa'nın evladı olup tüm Müslümanların namazlarında dualarla yâd ettiği, sevgisi gönüllerde kökleşmiş cennet reyhanıdır. O, İslam'ın, imanın, Kur'an'ın çocuğudur. Hiçbir Müslüman yoktur ki Hz Hüseyin'i sevmemiş olsun.
Selam olsun İmam Hüseyin'e ve O'nun değerleri için mücadele verenlere!Rabbim bizlere büyük kurtuluşlar ve müjdeler alacağımız Muharremler nasip eylesin.