Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi, Mimarlar Odası Konya Şubesi 16, 17 ve 18. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı ve AK Parti 28. Dönem Konya Milletvekili Adayı Doç. Dr. S. Armağan Güleç Korumaz, Mimarlığın kendisi için hayalindeki meslek olduğunu söyledi. Liseye giderken mahallerinde mimarlık okuyan bir ablasının olduğu ve onun proje çantasını, bazukasını, çizimlerini görmesinin kendisini etkilediğini ifade ederek, “Hayatımda hep tasarıma dair bir şeylerle meşgul olmak istemiştim. Çizmek ve tasarlamak beni her zaman çok etkilemişti. Mesleğimin üretken ve üreten bir meslek olması benim için her zaman öncelikli olmuştur. Mimarlıktaki üretme ve tasarlama hazzı da beni her zaman cezbetti, cezbetmeye de devam ediyor. Mimarlığı ben bir iş ya da meslek olarak görmüyorum. Mimarlık bir yaşam tarzı benim için” ifadelerini kullandı.

F1WH9WVXsAAZwki

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

2003 yılında Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde lisans eğitimimi, 2007 yılında da aynı üniversitede restorasyon anabilim dalında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 2008 yılında yaklaşık bir yıllığına ABD’nin New York eyaletinde CUNY ve NYU üniversitelerinde akademik çalışmalarda bulundum. 2012 yılında doktora araştırması için TÜBİTAK bursu ile İtalya’ya gittim. İtalya’da bulunduğum sürede, Floransa Üniversitesi Çevre ve İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nde açılan İtalya-Almanya ortaklığındaki uluslararası doktora programına girerek programı kazanan tek Türk öğrenci olarak programa kabul edildim. 2012-2016 yılları arasında çalışmalarıma dokuz ay Almanya’da, üç yıl da İtalya’da devam ettim. 2015 yılında altı ay Milano Politeknik Üniversitesi’nde doktora ve akademik çalışmalarda bulundum. 2016 yılında Türkiye’ye döndüm ve İtalya’da başlamış olduğum ikinci doktoramı 2018 yılında bitirdim. 2016 yılında Mimarlar Odası Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi olarak başladığım STK görevime 2018 yılında Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ettim. 2018-2023 yılları arasında yürütmüş olduğum başkanlığın ardından şu an Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’ndeki öğretim üyeliği görevime devam etmekteyim. Evli ve iki çocuk annesiyim. 

İş yerinizden ve şirketinizde bulunduğunuz görevlerden bahseder misiniz? Şu anda göreviniz nedir?

Şuanda Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım.

İş hayatınıza kaç yaşında ve nasıl başladınız?

Mimarlık 1. Sınıfta bir mimarlık ofisinde çalışmaya başladım. Okulu bitirdikten bir yıl sonra da Selçuk üniversitesi Mimarlık Bölümü’ne araştırmacı olarak girdim. 2004 yılında Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde başladığım öğretim üyeliği görevime 2018 yılından beri Konya Teknik Üniversitesi’ nde devam etmekteyim.   

Konya'da o okulda öğrenciler aç bırakılıyor! Konya'da o okulda öğrenciler aç bırakılıyor!

İşiniz hayaliniz miydi; sektöre başlangıcınızın bir hikayesi var mı?

İşim hayalimdi. Liseye giderken mahallemizde mimarlık okuyan bir ablam vardı. Onun proje çantasını, bazukasını, çizimlerini görmek beni çok etkilemişti. Hayatımda hep tasarıma dair bir şeylerle meşgul olmak istemiştim. Çizmek ve tasarlamak beni her zaman çok etkilemişti. Mesleğimin üretken ve üreten bir meslek olması benim için her zaman öncelikli olmuştur. Mimarlıktaki üretme ve tasarlama hazzı da beni her zaman cezbetti, cezbetmeye de devam ediyor. Mimarlığı ben bir iş ya da meslek olarak görmüyorum. Mimarlık bir yaşam tarzı benim için.  

IMG_6097

İş dünyasına giriş yaptığınız dönemlerde hangi zorlukları yaşadınız? Bu zorlukları aşmak için neler yaptınız?

Mimarlık mesleğinde özel sektörde, kendi ofisinizde, şantiyede, herhangi bir kamu kurumunda ya da akademisyen olarak üniversitede çalışabilirsiniz. Bu çalışma alanlarının her birinin kendi içerisinde zorlukları var. Şantiyede çalışmak fizyolojik açıdan daha zor görünse de, ofis ortamında da psikolojik anlamda bir mücadele vermek durumunda kalabiliyorsunuz. Kamu kurumlarının kendi içerisindeki bürokrasi ve hiyerarşisi, üniversite ortamındaki iç çekişmeler sizi tahminimizden fazla yorabiliyor. Benim mimarlık meslek hayatında işe başladığım ofis ortamı son derece keyifliydi. Şantiye ortamının ilk etaplarda çok da kolay olduğunu söylemem. Mezuniyetimden yaklaşık 1 sene sonra üniversitede akademisyen olarak işe başladım. Üniversite ortamında beni zorlayacak bir durumla karşılaşmadım fakat üniversite kendinizi sürekli yenilemeniz, güncellemeniz, araştırma yapmanız gereken bir ortam. Bu da ancak düzenli ve disiplinli bir çalışma ile gerçekleşebiliyor. Özünde çalışmayı, araştırmayı, üretmeyi çok seven biri olduğum için iş ortamının beni zorladığını söylemek yanlış olur.  Akademisyenlik beni son derece mutlu eden bir alan. Mimarlık da öyle. Beni bu zamana kadar en çok annelik zorladı diyebilirim ama her şeye fazlasıyla değer ve her şeyine katlanılası bir şey annelik.

Kendinizi geliştirmek için hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz\ yürüttünüz?   

Kendimi geliştirmekle ilgili çabam hiçbir zaman bitmedi. Ama ben özünde bu arayışı, bu ritmi, bu dinamikliği çok seviyorum. Üniversite öncesi öğrencilik hayatım boyunca da sürekli ilave bir şeylerle uğraşarak kendimi beslemeye çalıştım. Bu bir dönem müzik, bir dönem tiyatro, bir dönem de edebiyat oldu. Mesleki açıdan bakacak olursak başarılı bir mimarın aynı zamanda çok gezmesi ve görmesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle ben de bir süre yurt dışında kaldım. 1 yıl Amerika’da 4 yıl da İtalya’da yaşadım. Her dönem kendi içerisinde çok verimli geçti ve bana çok şey kattı. Bu katkılar sadece mesleki anlamda değil, aynı zamanda bireysel gelişimim için de önemliydi. Amerika’da bulunduğum sürede ağırlıklı olarak dil ve sanat eğitimim üzerine yoğunlaştım. Ayrıca mesleki eğitimler aldım. İtalya’da bulunduğum süre zarfında da ikinci doktoramı yaptım. Bu süreçlerin sonunda kendimi geliştirmek için sürekli üretmeye ve düzenli çalışmaya özen gösteriyorum. Beni besleyecek her türlü bilgiye erişim ve elde etme noktasında bitmeyen merakım her daim devam ediyor. Kendimi güncellemek ve güncel tutabilmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. 

İş dünyasında kadın- erkek arasında koşulların eşit olduğunu düşünüyor musunuz?

İş dünyasında kadın-erkek koşullarının eşit olduğunu düşünmüyorum ama mimarlık camiasında durum hiç de kötü değil. Bu noktada kadınların, evlilik ve çocuk gibi nedenlerle iş hayatına ara vermeleri gerekebiliyor. İşverenler de bu tür durumlara dikkat ediyorlar.

Kendinizi iş dünyasında ve çalışma prensibi olarak nasıl tarif edersiniz?

Azimli, kararlı, çalışkan.

 Kadın olarak sektörünüzde başarılı olmanın verdiği hazzı nasıl tanımlarsınız?

Kadın diye tanımlayarak cinsiyetçi bir ayrıma girmek istemiyorum ama başarı ve onun vermiş olduğu haz üzerine birkaç tespitimi paylaşabilirim. Öncelikle başarı dediğimiz şey göreceli; yani kime göre, neye göre ve hangi bağlamda başarılı ya da başarısız olarak tanımlanıyoruz ve bunu kim tanımlıyor, öncelikle o önemli. Her şeyden önce bireysel başarıya , bizi harekete geçirecek şeylere odaklanmak gerekiyor. Yani hayattan beklentilerimiz neler, yaşadıklarımızın sonuçlarından ne kadar memnunuz, memnun değilsek değiştirmek için ne kadar çabalıyoruz gibi soruların cevabı aslında bireysel başarımızı ve mutluluğumuzu tanımlıyor. Hayatın özünde bir denge vardır ve hayatı ne kadar dengeli kullanabilirseniz o kadar başarılı olursunuz. Temelde herhangi bir konuda ulaşmak istediğiniz seviye/konum ile başlangıç arasındaki fark iyi yönde ise bir şeyleri başarmışsınız demektir ve başarmak için üstün yeteneklere sahip olmanız gerekmiyor. Öncelikle tutkulu olmanız, ardından başarmayı gerçekten istemeniz, odaklanmanız ve sonrasında çalışmanız gerekiyor. Bunlar sizi zaten mutlak başarıya götürecektir. Kendinize koymuş olduğunuz bir hedefin başarı ile sonuçlanması devamında size mutluluk ve yaşam alanınız içerisinde bir konfor getiriyor.  Ben hiçbir başarının tesadüf olmadığına inanan biriyim. Ortada bir başarı varsa eğer mutlaka arkasında yoğun bir süreç ve emek vardır. Emek verilen şeyin sonundaki başarı hazzı da her şeye değer.

Fwz_dqwWAAALVfZ

İş hayatınızda gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir? (hem şirket hem de bireysel anlamda)

Ben gelecekle ilgili hedeflerimi iş hayatı, aile hayatı gibi alt başlıklara ayırmıyorum. Temel olarak hayata dair hedeflerim var. Bunların başında öncelikle vatanıma sonrasında topluma ve insanlığa hizmet edecek iyi ve hayırlı işler yapabilmek geliyor. İkincisi ise evlatlarımı vatanına ve milletine hayırlı olacak şekilde iyi bir insan evladı olarak yetiştirmek. Bu ikisi geleceğimle ilgili temel hedeflerim diyebilirim.   

Bir kadın olarak iş dünyasında var olmanın zorlukları neler?

İş dünyasında kadın olabilmek için öncelikle güçlü ve kararlı olmalısınız. Ardından elbette bir iç disiplin şart. İş ortamlarında kadın olmak biraz daha özenli ve dikkatli olmayı gerektiriyor. Ayrıca istemediğiniz halde ikincil söylemlere maruz kalabiliyorsunuz. Tüm bunların önlemini alabilmek için sadece işinizi çok iyi yapmaya odaklanmanız gerekiyor. İş dünyasında kadın olmanın bir de aile hayatını ilgilendiren bir yanı var. Eğer evliyseniz ve bir anneyseniz işler daha karmaşık hale gelebiliyor. Annelik, evlatlık, kız kardeşlik, ablalık her biri size ayrı bir sorumluluk yüklüyor. Ama en zor ve en keyifli olanı annelik diyebilirim. Eğer çalışan bir anneyseniz zamanı çok iyi organize etmeniz gerekiyor.    

Sektörünüzdeki en büyük sıkıntısı sizce nedir?

Mimarlık sektöründe birçok sorunumuz var ama en önemlisi ülke olarak benimsenmiş bir mimarlık politikamızın olmayışıdır. Bu politika siyaset üstü bir meslek politikasıdır. En genel tanımıyla, mimarlık ürünleri ve yapılı çevrenin niteliğinin kamu yararına olduğu düşüncesinden hareketle, mimarlık kültürü konusunda toplum bilincini artırma ve mimarlık uygulamalarında standartları yukarıya çekme hedefini ulusal çapta hükümet politikalarına veya bölgesel ölçekte yerel yönetimlerin politikalarına entegre etme amacı taşıyan eylem planlarıdır. Genel olarak değerlendirdiğimizde, politikalara hâkim olan güncel konular arasında yüksek kalite, yüksek standartlar, sürdürülebilir kalkınma, mimari mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması ve mimarlıkta yenilikçi yaklaşımların özendirilmesi gibi başlıkları sayabiliriz. Yani mimarlık politikaları doğrudan yaşam kalitesinin artırılmasıyla ilişkilidir.Bir önemli sorunlarımızdan birini de mimarlık eğitimi alanında yaşıyoruz. Eğitim kalitesi ve mezun öğrenci sayısıyla ilgili olarak işsizlik ve mimari projelerde nitelik sorunu da mücadele ettiğimiz sorunların başında geliyor. Proje fiyatlarındaki kırımlar ve istihdam sorununa son yıllarda sektörde maliyetlerdeki artışa sahte diplomalı mimarlar ve kaçak mimarlık hizmeti veren korsan firmalar da eklendi. Bunlara ilave olarak yasa ve yönetmeliklerde yapılan sürekli değişiklikler meslektaşlarımızın mesleklerini icra etmelerinde sorun oluşturuyor. Tüm bu sorunlar için mutlaka ve öncelikli olarak mimarlık politikamızın yürürlüğe girmesi gerekiyor. Bu politika eğitimden proje kalitesine, ücretlendirmeden mesleki haklara, planlamadan uygulamaya kadar meslek disipliniyle ilgili bir çok başlığı içine alan ve belirleyen bir politika. 

Kadın her alanda var olmalı mı, bu konuda tepkiler aldınız mı?

Ben içinde olduğum hiçbir ortamda “kadın” olduğum için tepki almadım, aksine çoğu zaman takdir aldım. Fakat “kadın” olma üzerinden ne tepkiyi ne de takdiri doğru bulmuyorum. Çünkü odaklanılması ve konuşulması gereken asıl şey, ortaya çıkan iş, o işin niteliği ve kalitesi olmalı. Bu nedenle kadının her alanda ve ortamda olması gerektiğine inanıyorum. Kadın var olduğu her alana yeni bir açılım, yeni bir anlayış, farklı bir düşünme biçimi ve yaklaşım getiriyor. Bu yenilikler de verimi ve motivasyonu arttırıyor. Ama eğer çalışma hayatı ve iş ortamı göze alındıysa, emek esirgemeden çalışmayı da göze almak gerekiyor. 

Kadınların bazı sektörlerde geri planda kalmalarının sebebi sizce neler?

Kadınlar çoğu zaman yapabilecekleri, hatta kapasitelerinin altında olan işlerden uzak duruyorlar. Gözlemlerime dayanarak birkaç kendi tespitimi sizlerle paylaşabilirim. Temelde kadınlarımızın geri planda durmalarında, sosyal çevre etkisi, yapamayacağını düşünerek cesaret edememe, kendi koşullarına bağlı tercih etmeme gibi nedenler yatıyor. Sosyal çevrenin kadınlar üzerinde “Acaba ne derler? Başarılı olamazsam ne olur? Ailem ne kadar destekler? Yeteri kadar destek görmezsem mücadele edebilir miyim?” gibi etkileri oluyor. Cesaret edememe ya da mahcup olma hissi, sosyal çevrenin de etkisiyle kadınlarımızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bazen de kadınlarımız kendi bireysel koşullarına göre bazı sektörleri tercih etmiyor. Ailesi, sosyal çevresi desteklese dahi, cesareti de olsa kendi özgür iradesiyle istemeyebiliyor. İstememesinde de ya sektörü sevmemesi ya da mevcut konforundan memnun olması gibi sebepler yatıyor.  Her ne olursa olsun ben tüm kadınlarımıza cesur olmalarını ve sınırlarını zorlamalarını tavsiye ediyorum. Çünkü kendi potansiyellerini ancak bu şekilde fark edebilirler. 

İş hayatının ve günlük hayatın stresini atmak için neler yapıyorsunuz, hobileriniz neler?

Biri 4,5 diğeri 3 yaşında iki küçük oğlumla vakit geçirmek en büyük hobim diyebilirim. Onlarla ortak bir şeyler yapmak ya da onlarla uyumak tüm stresimi alıyor. Arda kalan zamanlarda kitap okumak, müzik dinlemek, yürüyüş ya da spor yapmak ve araba kullanmak beni dinlendiriyor ve tekrar motive olmamı sağlıyor. Özellikle okumaktan uzak kaldığımda kendimi iyi hissetmiyorum. 

İçinde bulunduğunuz STK’lar var mı?

2016 yılında yurt dışından döndükten hemen sonra Mimarlar Odası Konya Şubesi’ne yönetim kurulu üyesi olarak ilk STK tecrübe başladım. Devamında 2018 yılında yönetim kurulu başkanlığı görevimle, edindiğim tecrübeyi mesleğim adına kullanmak için yeni bir döneme başladım. Eğer bir STK’da yönetim kurulu üyesiyseniz aynı zamanda bir çok STK ile de temas halindesiniz demektir. STK’ların temelde temsil ettiği topluluğun hukuki haklarını savunmak, demokratik menfaatlerini korumak, anlatmak, özel alanıyla ilgili etkinlikler yapmak gibi amaçları olsa da daha geniş ölçekte toplumla ilgili bir çok alanda destek sağlama, katkı koyma, işbirliği yapma gibi kayda değer gelişmelerde doğrudan yer alıyor. Bu yönüyle bireylerin herhangi bir STK ile olan ilişkisi toplumun bütününe bakıldığında önemli bir ilke haline geliyor.  

HACER CEYLAN

Editör: Birkan Bakay