Recai Kutan’ın siyasi hayatını şekillendiren, 1947 yılında İTÜ’nün mescidinde karşılaştığı girdiği her ortamda duruşu, konuşması ve sıcaklığı ile etki uyandıran, İTÜ motor kürsüsünün genç asistanı Necmettin Erbakan olmuştu. Necmettin Erbakan’ın daha o yıllardaki liderlik vasfı herkesin dikkatini çekiyordu. Recai Kutan o dönemdeki Necmettin Erbakan’ı şöyle anlatmıştı: “Erbakan, İTÜ’nün yıldız öğrencisi olmanın yanı sıra bu küçük mescitte Türkiye, İslam dünyası ve insanlık âlemi üzerine sohbetler yapardı. Mescit buluşmalarında, bazı asistan ve öğrencilere İslam dünyasının sorunları üzerine görevler verir ve yapılan bu çalışmalarla ilgili mescitte müzakereler yaparlardı.”
Recai Kutan’a, Adalet Partisi’ne yeni Genel Başkan olan Süleyman Demirel’den ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’den bile siyaset teklifi gelmişti. Daha sonraki yıllarda, Sancaktar Mahallesi’nden tanıdığı Turgut Özal’dan da teklif almıştı.
ERBAKAN’IN YOLUNDAN HİÇ AYRILMADI
Henüz genç bir mühendis olan Recai Kutan henüz 27 yaşındayken DSİ Diyarbakır Bölge Müdürlüğüne atanmıştı. Diyarbakır başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’daki 11 il bu genç mühendise bağlanmıştı. Bölge halkı, namaz kılan, söze “Selamünaleyküm” diye başlayan müdürlere alışkın değildi. Bu sebeple sempatik ve dindar genç müdürü çok sevmişlerdi. Sadece bu özellikleri ile değil, çalışkanlığıyla da herkesin dikkatini çekmişti. Sürgün yeri diye bilinen bu bölgede gece gündüz, dere-tepe demeden katır sırtında her yeri dolaşıyor, notlar tutuyordu. Daha sonraki yıllarda bu yoğun çalışmadan Türkiye’nin en büyük projesi GAP doğacaktı. Kısa sürede bütün bölgede tanınmıştı. Ünü Süleyman Demirel’e ve İsmet Paşa’ya kadar ulaşmıştı. Her ikisinden de milletvekilliği teklifi aldı ama Recai Kutan her şartta, İTÜ’nün mescidinde tanıyarak çok etkilendiği Necmettin Erbakan ile yola devam etme kararını çoktan vermişti. Bu nedenle iki ismin de teklifini de nazik bir şekilde reddetti. İTÜ’de tanıştığı Erbakan’la yolunu hiç ayırmadı. Erbakan’ın en sevdiği ve en güvendiği isimlerden biri oldu.
Kendisini sadece TV’lerden değil, bulunduğumuz bazı özel toplantılarda da dinleme imkânı buldum. Nezaketine, kibarlığına, beyefendiliğine, edebine ve mütevazılığına yakından şahit oldum. Tanıdığım en iyi insanlardan biriydi. Sabrı, hoşgörüsü ve sakinliği en önemli özelliklerindendi. Çocukluğundan itibaren çevresinde, “Gökten iki yük sabır inmiş, yarısını Recai’ye vermişler” derlermiş.
94 yaşında hayata gözlerini yuman Recai Kutan’ın cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kıldırdı. Cenazesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, MİT Başkanı İbrahim Kalın, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve Ankara Valisi Vasip Şahin katıldı. Herkes tarafından sevilen ve takdir gören Recai Kutan’ın cenazesi, siyasi yelpazenin her kesimini bir araya getirmişti.
“MÜSLÜMAN OLDUĞUNU GÖSTERMENİN CESARET İSTEDİĞİ DÖNEMLERDİ”
Recai Kutan, vefatından bir süre sonra Esenler Belediyesi ve TEKDER (Teknik Elemanlar Derneği) İstanbul Şubesi iş birliğiyle düzenlenen “Vefa ve İstikametle Bir Ömür” programıyla anıldı.
Programda konuşan TBMM eski Başkanı Mustafa Şentop şunları söyledi:
“Bir siyasi harekete, bir davaya veya bir değerler silsilesine öncülük edenlere vefa göstermek, hem o siyasi harekete hem de o isimlere olan bağlılığın bir tezahürü anlamına gelir. İnsanlar, içinde yaşadıkları dönemin şartlarına göre değerlendirilmelidir. Türkiye’de 1940’lı ve 1950’li yıllar, Müslüman olduğunu göstermenin cesaret istediği dönemlerdi. O zamanlarda bir milletin değerlerine bağlı, İslami hassasiyetleri esas alan bir fikri ve siyasi hareketin içinde yer almak, gerçekten güçlü bir şahsiyet ve derin bir inanmışlık gerektiriyordu. Recai Kutan denilince akla gelen en belirgin özellik ise ’emin adam’ olmaktı. Siyasi geçmişine bakıldığında da zor zamanlarda güvenilir birine ihtiyaç duyulduğunda ilk akla gelen isim Recai Kutan’dır.”
Zor zamanlarda konuşmanın ve siyaset yapmanın ayrı bir öneme sahip olduğunu belirten eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Türkiye’de tek parti döneminin koyu baskısının olduğu, ekonomik anlamda ve diğer alanlarda dindarların baskılandığı, inananların baskılandığı, Türkiye’nin savaşlardan yorgun çıktığı, dünyanın yeniden kurulduğu bir dönemde bir hükmi şahsiyet oluşturmak, bir kişilik oluşturmak gerçekten çok zor bir iştir. Ancak zor zamanda konuşan, zor zamanda siyaset yapan ve bu ülkenin temel yapı taşlarını kuranlardan biri Recai ağabeydir. Herkesin ağabeyi, siyasetin beyefendisi ve siyasetin dervişi olmuştur. Milli Gençlik Vakfı’nda görev yaptığımız zamanlarda Recai ağabey bizim için adeta bir güvenli limandı. Bir mesele ya da sorun olduğunda onun kuşatıcı ve pozitif bakış açısı bizlere ışık tutardı. Adalet Bakanı olarak görev yaptığı dönemde de kendisiyle sık sık telefonda görüşerek tecrübelerinden her zaman istifade ettim” dedi.
“BÜYÜK ADAMLARDI”
Recai Kutan ve Milli Görüş Hareketi’nin öncülerini “büyük adamlardı” diyerek anlatan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, “Bugün Türkiye’de çok verimli güzelliklerden bahsedebiliyorsak, bugün Türkiye’de çok büyük dönüşümlerden bahsedebiliyorsak, bugün Türkiye’de siyasetin paradigmasının değişiminden bahsedebiliyorsak geçmişte onların attığı imzanın çok önemli katkısı var” dedi. Kutan’ın, Refah Partisi’nin kapatıldığı dönemde gerçekleştirilen bir toplantıda söylediği “Alnınızı hiç öne eğdirmedik” sözünü hatırlatan Göksu, “Evet alnımızı hiç yere eğdirmediler. Yüzümüzü hiç kara çıkarmadılar. Gerçekten baktığımızda kendileri, örnek alacağımız, kendilerinden inancı, direnişi, iddiayı ve ideali öğrendiğimiz insanlar olarak önümüzde hep var oldular. Var olmaya da devam edecekler” ifadelerini kullandı.
Yaşadığı 94 yıl boyunca davasından zerre miktar sapmayan Recai Kutan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun İnşallah. Siyasete Recai Kutan gibi nice temiz, güvenilir, samimi insanlar kazandıran Erbakan Hocamıza da bir kere daha rahmet diliyorum….