Sene 1984. Yer Afyon / Emirdağ. Babam adliyeden emekli başkatip, noter ve icra müdürlüğü yapmış Yusuf Ziya Boz, MSP İlçe başkanı. Benim İmam Hatip Lisesi son sınıfta okuduğum ve mezun olduğum yıl.
Babam misafiri sever, eve zamanlı zamansız yemeğe misafir getirirdi. Annem de babamın bu halini bildiğinden, sabah babamı uğurladıktan sonra öğle yemeğini yapar, rutin işlerini yapmaya başlardı.
O günde öyle olmuştu, eve okul dönüşü misafir geleceğini öğrenmiştim.
Babam MSP ilçe başkanıyken, arzuhalci yazıhanesi vardı. Akşehir milletvekili olan Şener Battal bey babama Ankara ya giderken uğramış, babam da bizim eve yemeğe bazı ilçe parti yetkilileriyle getirmişti. Ben evde başka kardeşlerim olmayınca (askerde veya okuldalar) servis yapmak durumun da kaldım, annem servise çıkmadığı için.
Beni gören Şener Battal bey; “kızım çiçek sever misin, kaça gidiyorsun?” vb. sorular sordu. Bende cevaplarını verdim, bana çiçek isimleri yazdı, bunları alabilirsin dedi.
Babam da mutfaktan yeni aldığı avlanmış kır tavşanını getirdi, beklerseniz bunu da pişirtip yiyelim dedi. Annem çok güzel tavşan kapama yapardı çünkü.
Başka zaman yeriz dediler ve yemek sonrası misafirlerimizi uğurladık.
Ankara’ya giden Şener Battal bey bir toplantıda Ali babam, Recai Kutan ve Ahmet Remzi Hatip beyefendilere oğullarınız var size kız söyleyeceğim, çok beğendiğini dile getirerek bizi söylemiş.
Ali babam da ben bakarım diye onlardan önce davranmış ve söylemiş.
Bursa / Oylat kaplıcalarına giderlerken Emirdağ yollarının üstünde babamın yazıhanesine uğramışlar. Kayınvalidem için abdest alması gerekiyor diyerek bizim eve getirdiler. Eşim Rıza bey ve kayınvalidem ve Ali babam da o gün beni gördüler. Başka türlü bahanelerle bize büyük halamız Zekiye ve başka zamanda Hanife halamızı da getirdiler, ayrı zamanlarda. Haberimiz olmadan kafasındaki İslami şuur ve sünnete uygun yaşantısı, namazı var mı diye. Emirdağ‘ına gelerek sorup soruşturmuşlar. Okuluma uğrayıp öğretmenlerime sorup, yazılı sınav kağıdımı, kompozisyon yazılı kağıdımı alıp okumuşlar. :))
Ben yere kadar pardesüm ve inancım sağlam, milli görüş çizgisinde büyütülmüş bir evin kızıydım. Babam da annem de ve abilerim, ablam da İslâmi emirleri yaşayan bir aileydik.
Daha sonrada iki eltim, kayınvalidem, küçük kaynım ve eşim Rıza bey, Ali babamla geldiler. 6 Mayıs 1984 Hıdırellez günü üç saat içinde beni evimde istediler.
Görücü usulü olan evliliğimizin mimarı Şener Battal bey ve Ali babamdır.
Bu güne kadar 40 yıllık evlilik hayatımda Ali Güneri babamdan çok şeyler öğrendim, izlerini de takip ederim. Kısaca sıralamak gerekirse, yaşanılanlar satırlara sığmaz ama yaşanır ancak..
Yine de kısa kısa değinmek isterim.
1-HOŞGÖRÜ
Kul hatalıdır, önce hatayı kendinde ara sonra karşındakine bakmayı bil derdi. Bir yerde geçim varsa iki taraflıdır, geçimsizlik de varsa iki taraflıdır derdi.
2-SABIR
Olaylara bakışımda sabrın en başta geldiğini öğretti.
3- CÖMERT
Herkese eli açık verici, herkese el atıp yardımseverdi. Bizlere de son derece cömertti. Ev yapıp verdiği insanlar da oldu. İş isteyenlere iş bulmada yardımcıydı. Kendisinin özel ilgilenip okuttuğu, haberimizin olmadığı hayır kapıları vardı. Yardımlarını gönderir ilgilenirdi. Özellikle de Kur’an kurslarına.
4-HİTABETİ
İstanbul beyefendisi gibi, nazikliği ve kibarlığı. Hem vurguları, vücut dili muazzamdı.
5- AİLE BAĞI
En ama en beğendiğim yönü buydu. Aile bağının devamı için yapmayacağı fedakarlık kalmazdı. Kimselerin dargın kalmasına müsaade etmezdi. Hemen aralarını bulmak için dargınlara yemek verir, barıştırırdı.
6-GELİNLERİNE YAKLAŞIMI
Kız evladı olmadığı için hepimizi ayrı ayrı özelliklerimizle sever, ardımızdan bizleri methederdi. Benim mesela araba kullanışımı, hitabetimi, dürüst ve doğru sözlülüğümü, çocuklara, evime düşkün oluşumu severdi.
7-TORUNLARINA DÜŞKÜNLÜĞÜ
Haydin namaza dendiğinde her bir torununun ardında, yanında, anında namaza durmalarına hayran kalırdı. ”Abdestiniz var mı?” dediğinde “Var dede “ demelerine ağlardı.” Onlar için canımı veririm” derdi.
Büyük oğlum Ahmet’ imin isim babası da babamdır.
8- EŞİNE DÜŞKÜNLÜĞÜ
Nerede ve ne şekilde olursa olsun annemiz Ayten hanımefendiyi yanından eksik etmezdi. Ondan habersiz izinsiz hiç bir şeye karar vermez, onsuz yapamazdı. ”Ayten kulağın duysa altınsın” diye de takılırdı. Hanımından razı olduğunu her seferinde dile getirirdi. Annemle aralarındaki muhabbete şahit olan bir beyefendinin anlatımını aktarayım sizlere. Mekke den Cidde ye giderken yolda su alınmış. Alınan su soğuk olunca, annem; “efendi soğuk suyu içme ben onu biraz ısıtayım” deyip ellerine avuçlarının içine alıp suyu ısıtmış ve öyle ısınmış suyu babama vermiş. Buna şahit olan kişi bunu hayranlık duyarak ve imrenerek anlattı bize. Bu hali, davranışı, nezaketi, düşüncesi, eşine sevgisi ibret alınacak bir hal ve davranış değil mi?
MaşAllah, TebarekAllah “o su dokunur sana efendi” diyerek içirmemiş , eliyle ısıtıp vermiş. Gıpta edilecek bir hal.
9-EVLATLARI
Dört erkek evladı, gözbebekleri. Onların namazları ve İslâm’a hizmetleri çok hoşuna giderdi. Edepleriyle, efendilikleriyle, yetiştirilişleriyle gıpta edilecek evlatlar. Onlardan razı olarak dünyasını değiştirdi. “Zamanın evliyası onlar” derdi.
10- ANNE ve BABASINA
Kardeşlerine son derece düşkün ve verici evlat, kardeş ve abiydi. Ana - babası yanında, evinde vefat ettiler. Her çocuğa nasip olmayacak bu durumu nimet bilir, yapardı. Baba mirasından kardeşlerine iki hisse, kendisine bir hisse almıştı. Evin tek erkek çocuğu olmasına rağmen. Yeğenlerine de son derece düşkündü. Vefat ettiğinde yeğenlerinin ardından ağlayıp ne güzel sözler söylediklerine bizzat şahidim. Bana da Yusuf babamın vefatından sonra annemle ilgilenmem için sık sık tembihler iyi bakmamı, duasını almamı söylerdi.
11-LİDERLİK RUHU
Girdiği toplumda herkes saygısından ayağa kalkar, boyu erkeğe göre uzun olmadığı halde heybetli görünür, sert ama bir o kadarda merhamet sahibiydi.
Öncü olmayı ve yönlendirmeyi çok iyi bilir. Hedefi doğru tesbit ederdi. Bilge kişilik, sorunlara verdiği cevaplar anahtar niteliği taşırdı.
İleri görüşlü ve sezileri iyiydi.
“Söz ola kese başı, söz ola kestire savaşı.” Söz sahibi ve saygınlığı çok olan lider ruhlu insandı. Uzlaştırıcı ve motive edici özelliği, insana güven verirdi.
12-NÜKTEDANLIĞI
Kıvrak zekalı insandı. Her lafında hiciv, nükte ve kıvrak zekasını konuştururdu. Hani zamanında Nasrettin hoca hem söyler, hem güldürür, hem de düşündürürdü ya! Babamın da düşündürücü sözleri, çok sıklıkla şakayla karışık olurdu.
Bir diyaloğunda unutkanlıkla ilgili espri yapıldığında demiş ti ki; “Ben demiş ti hanımın adını unutmayayım diye avucuma yazarım. Su isteyeceğimde bakarım adını okur öyle isterim “demişti. Yanındakilere oldukça samimi, dava adamı, Anadolu ve İstanbul beyefendisi, yol gösterici, ana -baba olup kucaklayan kişiliği vardı.
13-AŞEVİ ve MİSAFİRHANE
Evi yıllarca yemek yedirilen ve misafir ağırlanan yerdi. Evinde yatmayan, yemek yemeyen yok gibidir. Yolu Konya ya düşüpte Milli Görüş çizgisinde olanlar bilirler. Halâ evinin iki odası ve üst kattaki iki butik dairesi misafir ağırlamak için açıktır. Yani “Veren el, alan elden üstündür” ü yaşatıyordu. Kendisi için söylenenler karşısında: “Elime her türlü imkan ve fırsatlar geçti eğer bunları alıp üzerime yapsaydım, Konya’nın çoğu benim olurdu. Ama Allah bana sormasın üzerimde tüyü bitmemiş yetimin hakkını vermesin, yedirmesin, yemedim de, ” demişti özel konuşmamız da. Kul hakkını bilir, hesap gününe hazırlanırdı. Helal kazandı, helal yedirdi elhamdülillah. Kendisi hep vericiydi insanlara. Aksi olmadı hiç, görmedik…
14- MEKKE MEDİNE SEVDASI
Aşıktı oralara, sevdalıydı babam.
“Allahım başımı secdeye koyduğumda bir sabah namazı vaktinde, ruhumu orada al diye, dua ediyorum” derdi.
Sanki orada doğmuş, yaşamış, her hali öyleydi.
Ali babamın evi dendiğinde, evi sohbet evi ve medresemizdi. Her seferinde bir araya gelindiğinde cemaatle namazımıza dururduk.
14-DUA KAPISI
Her gün teheccüte kalkar işrağa kadar uyumaz. Namaz, Kur’an okur, evradını okur, tesbihatını yapar, dua eder aminlerlerdi. Ümmetin birlik ve beraberliği için dua eder, sonradan ailesi ve sevdiklerine dualar ederdi.
16-YENİLİKÇİ OLMASI
Her türlü yeniliği takip eder haberdar olurdu. Kendisi almasa da almaları için evlatlarına anlatır teşvik ederdi. Yeni alet edevatı sever yeni evi sever, eşya yenilemeyi severdi. Davasına da bu yenilikleri sunmuş kameralar, videolarla, kasetlerle köyler dolaşılmıştı. Ticaretinde de yenilikçiydi. Gesaş tahin helva oluşumunu kuran kişidir. Siyasi hayatında da yenilikler yapmıştı. Alışverişte cömertti. Pazarlıkta kar payını çok düşünmez, karşı tarafı düşünürdü. Şahit olduğumuz yönlerindendir.
Dünyada insan çok adam az, adam bulursan altın kalemle yaz. Ali babam bu sözün yaşayan tezahürüydü.
Sözün özü demem odur ki bir insan kolay kolay Ali Güneri olmaz, olamaz. Yaşantılar, yaşanmışlıklar, birikimler, yıllar, yollar, davalar, mücadele dolu hayatlar, kolay kolay dolmayacak, kazanılmış yıllar.
İslamla yoğrulmuş, Milli Görüş yolunu açan, şekillendiren, bu günlere taşıyan öncüler onlar. Yetiştiren Kur’an, sohbet ve ibadet ehli annesi Sare babaannemize ,babası efendiliği ve sakin mizacıyla, her cuma günü Kapı Camiin de Tahir hoca efendinin sohbet yaptığı yerin altında direğe yaslanıp oturarak dinleyen dört yaşında yetim ve öksüz kalmış Rıza dedemize , Ali babam, Yusuf Ziya babama(Bediüzzaman Hz.lerinin elini öpmüş sırtını sıvazlamıştır babamın) ve annem Ayşe Dudu’ ya (Bediüzzaman Hz.lerinin çamaşırlarını yıkamış, yün çorabını çitimiştir )ahirete intikal etmiş tüm geçmişlerimize,
Erbakan hocama eşi Nermin hanımefendiye,
Dava arkadaşlarına, Allah ( C.C) sekiz cennetinde daim Cemalullahına, Resulallah Efendimiz Azimüşşana komşu olmayı nasip eylesin. Amin!..
Annem Ayten hanımefendiye de sağlıklı hayırlı afiyet dolu ömürler versin. Amin.!
Allah hepimize de bu yollarda olmayı , lütfuyla, keremiyle bizlere de muamele de bulunmasını nasip eylesin. Amin!..
Vefatının (01-01-1936-2021) doğduğu gün vefat eden, dördüncü sene-i devriyesi nedeniyle yazımı tekrarlamak istedim. Ruhlarına El- Fatiha…