15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Türkiye'nin yanında yer alması gereken sözde demokrat sözde özgürlükçü Batı, yine "Kazıklı Voyvodalığı"ndan vazgeçmedi.
TBMM'nin ev sahipliğindeki NATO Parlamenterler Toplantısı'nda darbe girişimi, mülteciler, DAEŞ-PKK-PYD'yle mücadelede iki yüzlülüklerini yüzlerine vurduğumuz ülkeler bir kez daha Türk düşmanlığını, küffarlığını ortaya koydu.
Türkiye'nin haklı tutumuna rağmen Avrupa Birliği ile müzakerelerin durdurulması kararını aldı, hemen ardından da Avusturya ve Almanya silah ambargosu başlattı...
Doğrusu çok korktuk!!!
Bu ne küstahlıktır, bu ne iki yüzlülüktür ki Türkiye'yi tehditlerle dizayn etmeye çalışıyorlar.
Avrupa'nın zaten bizi almayacağını biliyorduk.
Avrupa'dan Türkleri atmak için 600 yıl uğraşan Haçlı İttifakı'nın tekrar bize gelin demeyeceğinin farkındaydık.
Bırakın Avrupa'ya almayı, Doğu Roma olarak gördükleri Anadolu'dan dahi Türk Milleti'ni atmak için çalışmıyorlar mı?
Milli Mücadele'den sonra Türkiye'nin gelişimini engellemek adına darbeleri, toplumsal olayları, öğrenci olaylarını, ASALA, PKK terör örgütlerini destekledi, vatansever aydınları, subayları katlettirdi; Avrupa.
Tüm bunları niye yaptı? Zayıf, kendisine muhtaç bir Türkiye oluşturmak için.
Bu planı yıllarca tuttu.
Silah vererek, ürün vererek, borç para vererek... Kendine bağladı bizi.
Hükümetler bu durum karşısında Avrupa ne derse "Eyvallah" dedi. Millet, Avrupa rüyasıyla uyutuldu...
Fakat, 15 Temmuz, Türk Milleti'ni kendine getirdi. Uykudan uyandı, rüya bitti.
15 Temmuz FETÖcü darbe girişiminde parmağı olduğu açık olarak ortaya çıkan küstah Avrupa'nın tehditleri artık milleti yıldıramaz.
Silah ambargosu, ekonomi ambargosu bunlar boş işlerdir. Silahımızı da, topumuzu da, tankımızı da üretiyoruz, ekonomide de Uzak Doğu-Asya-Afrika pazarı karşımız da duruyor.
Almanya'nın, Avusturya'nın silahını almadığımız, kendi tüfeğimizi, tankımızı ürettiğimiz için tepkililer. Yerli otomobil üreteceğimiz için tepkililer...
***
Türkiye için Avrupa lüks olmaktan çıkmıştır.
Alternatiflerimiz var.
AK Parti'nin ifadesiyle Şanghay İşbirliği Örgütü, MHP'nin ifadesiyle Türk Birliği...
Her ikisi için de Türkiye'nin yolu açıktır.
Ülkemizin bekası için dünya siyasetinde yeni bir yol stratejisinin belirlenmesinin zamanı gelmiştir.
"Dünya 5'ten büyüktür" diyorsak Yeni Bir Dünya Düzeni'ni oluşturmak Türkiye'ye yakışır.
Türk-İslam Dünyası'nın gözü Türkiye'de, mazlum milletlerin gözü Türkiye'de, Doğu Türkistan'da, Arakan'da katledilen Müslümanların gözü Türkiye'de, açlıkla-hastalıklarla boğuşan Afrikalı çocuğun gözü Türkiye'de.
Eğer 15 Temmuz girişimi başarısız olduysa bunda mazlum dünyanın dualarının da etkili olduğunu unutmayalım.
Bizimle birlikte sabaha kadar uyumadılar, dua ettiler, Kur'an okudular, Türk Bayrakları ile sokağa indiler.
Onun için Nizam-ı Alemi yeniden tesis etmek Osmanlı'nın devamı Türkiye'ye yakışır.
Devlet ve Millet olarak buna hazırız.
Avrupa bunun farkında olduğu için deli boğa gibi ahmakça saldırıyor.
***
Batı'nın bir tehdidi de döviz kuru oldu. Dolar üzerinden ekonomiyi, piyasayı baskı altına almaya çalışan Avrupa'nın oyununu yine onurlu duruşumuz bozmak üzere.
Türk Lirası'na yöneldik.
Devlet'te önemli bir adım attı, "Dövizle borçlanmayı bırakalım, yerli parayı devreye sokalım" çağrısı yaptı.
Kamu ihalelerinde Türk Lirası şartı getirildi.
"Mümkün olduğunca dövizle ticaret yapmayın" çağrısı iş adamları tarafından karşılık buldu.
"Vatandaşa elinizdeki dövizleri bozdurun" dendi, dövizcilerin önünde kuyruk oluştu.
Gayrimenkul sahipleri dolar üzerinden kira sözleşmesini kaldırdı.
Dövizle ürün satışı sona ermeye başladı.
Ticaret, alışveriş, Türk Lirası üzerinden yapılmayı başladı.
Bu aslında Türkiye'nin Avrupa'ya; "Ekonomi oyunlarıyla ilerleyişimizi durduramazsınız" mesajıdır ki doğru bir adımdır.
Burada en önemli teşekkürü işadamları, sanayicilerimiz hak ediyor. İthalat ve ihracatta dövizi kaldırmak kolay değildir ancak milletin ve devletin bekası adına Türk Lirası kampanyasına büyük destek veriyorlar...
Onurlu bir duruş gösteriyoruz.
Ortaya çıkan bu tablo önemli bir fırsattır.
O fırsatta Türk-İslam Birliği yolunda yol stratejisinin belirlenip adaletli kalkınmayı sağlayacak para biriminin oluşturulmasıdır.
Şu an hayal gibi görünebilir ancak Türkiye'nin konumu, Osmanlıdan aldığımız mirasla Nizam-ı Alem'in kurulması elbet gerçekleşecektir.
Unutmayalım ki insanı başarıya götüren güç hayalleri ve inancıdır...