Son günlerde Konya’ya dadandılar…

Parti genel başkanları Konya’ya gelip esnafı dinliyorlar.

Ne güzel…

En son İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, esnafı dinlemiş ve bir paylaşım da yapmış.

Ne demiş?

“Bak Sayın Erdoğan, konuşan dış güçler değil, teröristler değil... Konuşan, en son seçimde sana güvenmiş, oy vermiş olan Konyalı bir vatandaşımız. Seni seçmiş vatandaşlarının sesine kulak ver...”

Bu notu sadece böyle yayınlamamış.

Bir de video eklemiş.

Videoda esnaf veryansın ediyor!

Esnaf ne diyor?

“Üç aylık bebeğim aç”

Daha bir sürü bir şey…

Parti genel başkanlarına bir şey diyemem…

Konya’ya gelmiş, esnaf ziyareti yapmış, esnafın derdini dinlemiş ve sosyal medyadan paylaşmış.

Normal…

Önceki günlerde de esnaf masa sandalye yakmıştı. Orada da yine bir partinin genel başkanı ziyarete gidip ülke gündemine taşımaya çalışmıştı.

Gündem oldu mu?

Bence olmadı…

O esnafla ilgili de birçok şeyler yazıldı, çizildi.

Ben tekrar yorum yapmayacağım.

Yaptığıyla kaldı.

Sadece hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnafın sıkıntılı günler yaşadığını ifade etmek lazım.

Onların da çoğunun işletme çalışanları olduğunu hatırlatmam gerekiyor.

Lokanta, restoran ve kafelerden bahsediyorum.

Hani o sigortasız çalıştırdığınız garson, komi gibi kardeşlerimizden yani. Onlar hakikaten zor durumdalar. Devlet de elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. Yeterli mi?

Değil.

Neyse…

Gelelim İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’e dert yanan esnafa…

Bu arkadaş, Konya’da tanınan bir restoranın da sahibiymiş.

Hani şu “Üç aylık bebeğim aç” diyen esnaftan bahsediyorum.

Bunu söyleyen esnafın üzerinde iki tane lüks araç çıkmış. Daha neler vardır?

Kardeşim yapmayın…

Sigortasız garson çalıştırırken “üç aylık bebeğinin aç” olup olmadığını sormayanlar, bugün çıkmış Konya’da esnafın da adını lekelemiyor mu?

Masa sandalye yakan esnaf da farklı değil.

İşin daha da kötüsü, bu adamlar Konya adına iyi bir görüntü vermiyorlar.

Tekrar söylüyorum; üretim yapan esnaf haricinde bazı sektörlerde sıkıntı var.

Kabul…

Ama yolu, yordamı bu değil.

Elin adamı çıkar iki tane lüks aracını da belgeler.

Lüks yaşantını da…

Öyle de olmuş.

Taleplerin varsa esnaf temsilcilerine götür. Neler yapabiliriz? sorunun cevabını onlarla ara. Yetmedi mi?

Tepkini de göster…

Sesini duyur…

Ama yolu bu değil.

 

Fotoğrafta gördüğünüz kişi üç aylık bebeği aç olan kişinin bizzat kendisi.

Söylem ile eylem aynı olsun.

Konya’yı küçük düşürmek için malzeme olmak kötü.

Bir hatırlatma daha yapayım mı?

Konya’yı küçük düşürmeye çalışan bu isim de Konyalı değilmiş.

İlginç değil mi?

***

Murat Kurum, bu şehrin ‘özde bakanıdır’

Hani Konya’nın siyasetteki ağırlığına laf ettirmekten bahsettik ya…

Bir de bununla yetinmeyenler var.

Sırf birilerine göz kırpmak için Konyalı bakanlarımıza laf etmeye çalışmışlar.

“Sözde Konyalı Bakan değil özde Konyalı Bakan istiyoruz” demişler.

Murat Kurum’u kastederek…

Açıkçası çok yadırgadım…

En son yazacağımı en başından yazayım; Murat Kurum, Konya’nın en özde bakanıdır.

Fahrettin Koca da öyle…

Konya’nın bürokratlarına sahip çıkalım derken, Konya’nın en önemli değerini yok saymaya çalışmışlar.

Farkında olmadan mı?

Onu bilmiyorum ama son dönemde Konya’nın en büyük projelerinde katkısı olan Bakan Kurum’u yok saymak, bu şehre en büyük ihanettir.

Bazı siyasi parti genel başkanlarının, Konya ziyaretlerinde ‘3-5 kalabalığı gördük’ edasıyla hareket edenler, yarın öbür gün pişman olurlar.

Ya da olurlar mı?

Yazık…

Çok şey yazılır bu konuda ama…

Konyalı bürokratlara sahip çıkalım derken “Otağ çadırının direğini” kesmeye çalışmışsın.

Konyalı isimlere sahip çıkmak…

Eyvallah…

Ama sadece Konya değil Türkiye siyasetine yön verecek, ülke adına gelecek vadeden bir siyasi isim olan hemşerimiz, değerimiz Murat Kurum’a çok büyük haksızlık etmişsiniz.

Etme…

Yoksa iki tane lüks aracı olup da, “üç aylık bebeğin aç” olmasından bahseden eylemcilerden farkın kalmaz.

Ben iyi düşünüyorum…

Farkında olmadan yapılmıştır diye…

İnşallah öyledir…