Konya'nın duayenlerinden bahsedilir hep. Her görüş ve düşüncenin bölgesel ve şehirsel bazda ağabeyleri vardır. Konya'nın ki bi ayrı bence. Türkiye de Konya denince halk gözüyle belirli bir zümrenin şehri algısı vardır. Kimi yerde saygı görür, kimi yerde yobazdır Konyalı.
O saygı veya yobaz olarak adlandırılan şehrin kitlesel ağabeyleri ve derin devletleri, bütünsel siyaseti ve devlet büyüklerini eleştirirken aslında bizatihi kendileri de bulundukları şehrin kodamanları olmuş çıkmış ta haberi yoktur. Aslında vardır da yoktur.
Biz, yani Türkiyeli Müslümanlar, Erbakan hocadan öğrendik yönetim ve idare kavramlarını, çıkışımız farklıydı yola. Gelin görün ki döküldük yolda. Belediyecilik ve halktan aldığımız milletin vekâleti, çok şey öğrettiği kadar da aldı götürdü hayatımızdan, imtihan hanemizi doldurdu günahlarla.
Adalet kavramı o kadar geniş bir anlam ifade eder ki, hayatsal tekelinde sadece bu kavram üzerinde yol alsa o ağabey dediğimiz zevatlar, ama taviz vermeden bugün içe ve dış problemlerimizin hiç biri olmayacaktı. Çünkü sonu özgürlük ve Allah'ın rahmeti ile muamelesinin kapılarının açılması demekti.
Konya'da siyaset bir başkent ve payitaht İstanbul kadar olmasa da hızlı, değişken ve ayarı bozularak yoluna devam ediyor.
Ayarı bozulmayı sündürmenizi rica ediyorum. Sorgulanmalı her şey.
Bir olayın başlangıç, gelişim ve sonuç örneklerini konuşuyoruz bir ortamda. Genel olarak eksikler ve hatalar masaya yatırılıyor. Sonuca vardık. Peki, neden buna müdahale edilmedi sorusunu ne zaman gündeme getirsek, herkes birbirini yüzüne bakıyor.
Vallahi kimin eli kimin cebinde belli değil. Korkar olduk dertleşen dost dediklerimiz demi ona veya buna çalışıyor.
Çalışmak dediğimiz de üç günlük dünyanın metaından başka bir halt değil.
Şeffaflıkta ne kadar zor, nefse ağır gelen bir yargıymış meğer.
Belediye, vekillik, meclis üyeliği, başkanlık, müdürlük ne kadarda ulaşılması zor makamlarmış. Zaten parasızsan, çapında, kapasiten, ideallerin, projelerin beş para etmez. Hele birde kulis maharetin yoksa yemeyip yedirmiyorsan politikanın postunu taşıyamıyorsun demektir.
1989'dan beri bu köprünün altından çok sular aktı. Neler gördünüz geçirdiniz. Ne yiğitler eskittiniz ne safları yediniz. Ne ortamlarda bulunmak için can attınız ve de ne mekânlardan ve simalardan kaçtınız.
Kuran ve peygamber siyaseti başka bir siyaset! O düzen bambaşka bir düzen.
Partilerin son seçim arefesindeki hamleleri, adayları, açılım ve atılım manevralarını hayretle izliyorum. Aday tespitlerinden, medya atışmalarına, ittifak arayışlarından, adam harcamalarına kadar giden gelmezse acep ne iştir diyorum.
Her eylem ne kadar diriltse de bizi bi o kadarda eritiyor.
Öyle baba yiğitler lazım ki bu topraklara devlet ve millet için 200 yılının hesabını yapanlara kol kanat gerecek, 200 günün ardına düşenleri def edecek, sürecek bu topraklardan.
Konya'da siyaseti geleceğimiz adına pek te iç açıcı görmüyorum. Ama sabırla bekliyorum. Bu şehirde ömrüm ne kadar bilmiyorum ama. Havasını soluduğum şehre aidiyet duygumun gereği de olsa bildiğim nefsani değil kardeşsel olarak paylaşmaya devam edeceğim.
Bugün için göz bebeğimiz gibi bakmamız gereken bir valimizi bilirim. Sonra diğer idarecileri tek tek düşünürüm. Gidecek olanlardan seçerim. Gelecek olanlara dua ederim. Bir an önce başımızdan alınması gerekenleri de Allah'a şikâyet ederim.
Ne yapayım yani, şimdilik elden ve dilden gelen bu.
Yeni seçimler şehrimiz, ülkemiz ve İslam âlemi için inşallah hayr olacaktır. Bize düşen ferdi imtihanımızda kazanmak, yanlış adamlarla ve yanlış yollarda bulunmamak.
Konya'nın geçmiş siyaset mantığı ve duayen patronları eskidi. Bunu kabul edecekler. Bu seçim son sahneleri olur umarım. Sonrasında onlardan kazanılan doğru ve yanlış tecrübelerle yeni bir nesil, yeni ideallerle istikamet çizecek, ben varım diyen aşk erleri meydana çıkacaktır.
Meydanlar erlerin yeridir, herkesin değil!