Yazımın yayınlandığı gün seçime bir hafta bile kalmamış olacak.

Son düzlük.

Bütün partiler, özellikle ittifaklar son düzlüğe girdiler. Depar atan kazanacak.

Bu cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci seçimi oluyor.  Şu andaki iktidar adayı ittifaklar ve tarafları cumhurbaşkanlığı sisteminin eksik ve doğru taraflarını gördüler.

İktidara hangi ittifak gelirse gelsin, cumhurbaşkanlığı sistemini ülkemizin küresel konumunu da düşünerek etkili yönetim biçimine taşıyacaklardır. Taşımalıdır da.

Hızlı ve etkili karar verme mekanizmasına sahip sistemin uygulanması içinde çok eksiklikleri de barındırdığını gösterdi.

Bana göre sistemin en faydalı tarafı seçimden sonra koalisyon dalaşından seçimden önce ittifak arayışına geçtik.

Bir birleriyle bir araya gelmeyecek partiler ve düşünceler neredeyse bir araya gelmek için ortak paydalar ürettiler.

Kanlı bıçaklı olan taraflar bile.

Bakıyorum her parti kendi programını hazırlarken aynı zamanda uzlaşma metinlerine katkıları ile ittifak içinde mevzi arayışında etkilerini test ettiler.

Önceki sistemde, seçimden sonra koalisyon arayışı içinde çatışmaları da beraberinde getiriyordu. Zaten koalisyon olsa da uzun ömürlü olmuyordu.

Hatta çoklu partili seçimlerde  en çok oyu alan parti %25 oy alsa bile bu durum % 60 seçime katılma oranı olan bir seçimde % 15 ‘e %85 ‘i yönetme imkanı veriyordu.

Azınlığa çoğunluğu yönetme imkânı. Yani demokrasinin sulandırılmış hali.

Nasıl?

Ülke nüfusu 100 kişi olsun.

Seçime katılım %60 olursa 60 kişi oy kullanır.

Oy kullanan 60 kişinin % 25 ‘i oyu alan partiye hükümet kurma görevi verilirse;  60 kişinin %25 ‘i=  15 kişi yapar.

Dolayısıyla 15 kişi 85 kişiyi yönetmiş olur.

Buna koalisyon pazarlığı ile dağıtılmış bakanlıkları düşünün.

Bu durum; oyların çoğunu almış  %25 parti,   yani 100 seçmen sayısına göre %15 gücün yönetme etkisi daha da zayıflayacaktır.

Şimdi uygulanan sistemde ittifaklar neredeyse bir yıl ortak payda çalışması yaptılar. Ve uzlaştılar.

Millet ittifakı bütün milletin endişelendiği liyakatsizlik,  tek adam görüntüsü,  kuralsızlık ve bunların sebep olduğu çarpık ilişkilere karşı kaygıları giderecek sistemi vaat ediyorlar.  Parlamenter sistemi geri getireceğiz diyorlar.

Dini takvayı referans alıp tevazuyu beceremeyen bir iktidara karşı   haklı kaygılarla yola çıkıyorlar…

Cumhur ittifakı küresel değişimler karşısında ülkenin alacağı pozisyonda güçlü olmasını savunarak birçok yeni yatırım açılışı ile bunu desteklemeye çalışıyor.

Tabii millet ittifakı küresel ekonomide her alanda lokomotif olacağız iddiası ile karşılık veriyor.

Millet ittifakı her türlü haklı endişe kaynağına rağmen kazanımlarla ilgili doğru çıkışlar yapmalı.

Tuncay Özkan bir televizyon kanalında açık ve seçik terörü lanetliyor, onunla terörle ilişkilere müsaade etmeyeceklerini söylüyor, yapılan güzel yatırımları devam ettireceklerini söylüyor.

Mansur Yavaş milli projeler devlet projesidir siyasete göre değişmez diyor.

Bence de değişmemeli.

Her bakan geldiğinde sil baştan değişen milli eğitim politikalarına dönmemeli.

Ne geldiyse başımıza kökten değişimlerle oldu.

Bence emri bil  maruf neyhi  anil münker ;  iyiliği emredip kötülükten sakınmak,  iyileri çoğaltmak yani.

Ya da madencilikte kullanılan zenginleştirme;  toprağı ve diğer maddeleri cevherden arındırıp saflaştırmak. Faydalı işleri geliştirmek…

Belki bu sistemin en güzel tarafı bu tarafları ortak paydada buluşturmaya yönlendirirken daha açık ve hazırlıklı olmalarını sağlıyor.. Ve ülkeyi yönetimsiz bırakmıyor.

Seçmen de beş yıllık bu dönemde daha hazırlıklı.

Meclisin yapısını da yönetimi dengeleyecek şekilde oluşması lazım.

Başkanın kanun hükmünde kararnamelerini hemen yasallaştıracak bir meclis aritmetiği de lazım tabi.

Yeni gelecek ittifak hangisi olursa olsun başkanlık sisteminin eksik kanunlarını çıkarmalı.

Değişmesi gerekenleri değiştirmeli.

Bence öncelikle partili başkan işi kesinlikle bitmeli.

Yargıyı bağımsızlaştıracak sistem kurulmalı…

Son günlerde internette hükümetle ilgili ifşa videoları dolaşıyor.

Bu ilişkilerin her iktidarın başına geleceğini kimse unutmamalı.
Kanki olan ilişkiler her an aleyhte delile dönüşebilir.

Onun için gelecek olan kimse açık ve şeffaf olmalı.

Meclis kanun yapmalı, kural koymalı, hükümet icra yapmalı.

Bana göre bakanlar dışardan olmalı ama meclise karşı da kanun koyucu olarak bilgilendirme görevini tam ve zamanında yapmalı.

Yanlış varsa da yargının harekete geçeceği düzen kurulmalı.

Geçtiğimiz beş yıl uygulamadaki aksaklıkları görme dönemi oldu.

%50+1 bence her şeye rağmen en iyi sistem.

Çünkü ittifak arayışı, ortak paydaları inşa çabası hiçbir sistemde bu kadar sağlıklı olmaz.

Küresel güçlere karşı ülkenin çoğunluğunu her zaman temsil eder.

Hızlı karar verme imkânı ile küresel mekanizmalara karşı daha hızlı tepki verebiliriz.

Benim fikrime göre 4 ittifak da ülkeyi yönetmeye hazır değil.  Bu seçim nefret ve sevginin savaşı galip doğru olacak mı zor.

Ülküsüz ülkücüler, takvasız dindarlar, halksız sosyalistler, yenilik yapamayan devrimciler, bağımsızlığı hiçe sayan şoven partiler,  terörden adalet, barış devşirmeye çalışan maşa tip menfaat odakları…

Bahar gelecek deniyor;  inşallah Arap baharı, Afrika baharı gibi bir bahar gelmez…

Benim kaygım küresel gelişmeler karşısında pozisyonumuzu koruyabilecek miyiz?