İslam Oyunlarının başlamasına bir adımlık mesafe kaldı. Konya tarihinin en önemli ve en büyük organizasyonu için hazırlıklar hemen hemen tamamlandı gibi. Bu tür organizasyonları iyi planlayan ülkeler ve şehirler hatırı sayılır paralar da kazanıyor. İnşallah Konya olarak bu önemli organizasyonun altından alnımızın akıyla ve sıkıntısız bir şekilde kalkarız. Eğer oyunlar doğru bir şekilde organize edilemezse, ülkemizin ve şehrimizin imajı da aynı şekilde büyük zarar görür! Günümüzde devletler, büyük spor organizasyonlarının kendi ülkelerinde yapılmasını sağlamak için yoğun bir rekabet halindedir. Özellikle ekonomisi güçlü olan ülkeler, büyük organizasyonları alabilmek için daha çok çaba sarf ediyorlar. Çünkü, kazancı büyük. Bu tür spor organizasyonların elbette ki olumlu ya da olumsuz etkilerini de göz önünde tutmakta fayda var. İslam Oyunları, her şeyden önce şehrimiz ve ülkemiz ekonomisine, tanıtımına, siyasi faaliyetlerine, turizmine, kültürel değerlerine önemli katkılar sağlayabilir. Tabii ki imajına da. İslam Oyunları’nın beşincisi mi, altıncısı mı beni çok ilgilendirmiyor. Benim için kıymetli olan, bu organizasyon bittiğinde, katılan ülkeler, sporcular, dahası bütün misafirler, koşa koşa geldikleri bu hoşgörü şehrinden, mutlu ve huzurlu bir şekilde ayrılıyorlar mı? Ben ona bakarım. Gerisi fasa fiso.

xxx

Akdeniz Oyunları, Avrupa Oyunları ve İslam Oyunları, yapıldıkları ülkelerin ve şehirlerin tesisleşmesine de önemli bir katkı koyarlar. Bunu inkâr etmemek lazım. İslam Oyunları ile alakalı Konya’ya yeterince tesis yapıldı mı? Eh işte! 2013’de Mersin’de yapılan Akdeniz Oyunları ile kıyaslarsak, Konya tesisleşme anlamında çok güdük kalır! Yüzme havuzu, Atletizm pisti. Hepsi o kadar. Kimse “velodrom” demesin, çünkü velodrom konusu, kendimi bildim bileli, dahası  yıllarca Konya’nın gündemindeydi, sadece hızlandırıldı. Kimse kusura bakmasın… Bu arada “velodrom” deyince aklıma geldi.  “Velodromun açılışına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın da katılacağı fısıldandı kulağıma. Bu haber değeri olan konuyu da sizlerle paylaşayım istedim. Doğru mu, yanlış mı? Bilemem. Ben kulağıma fısıldayanın yalancısıyım.

xxx

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, “İslam Oyunları” şehrimizin tanıtımı açısından da önemli bir fırsat. Hoşgörünün Başkentine yakışacak. Oyunlar, özellikle dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın ve barışmanın önemli mesafeler kat edebileceği önemli bir organizasyon. Sıradan bir organizasyon değil. Herhangi bir branşın dünya şampiyonası değil. Doğruyu söylemek gerekirse; Yaz Olimpiyatları ya da Akdeniz Oyunları veya Avrupa Oyunları sıkletinde olmasa da, 2-3 bin sporcunun 20-25 branşta yarışacağı önemli bir organizasyon. Bu organizasyonun sorumluluğu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’da. Ve pek tabi ki, Merkez İlçe Belediye Başkanları Ahmet Pekyatırmacı Hasan Kılca ve Mustafa Kavuş’un elleri de taşın altında. İşleri kolay değil.  Tesisler, konaklama, ulaşım, medya iletişim, sağlık, güvenlik, yeme-içme gibi birçok unsurun altından kalkabilmek kolay olmasa gerek. 3-4 bin misafirin rahat edebilmesinin sorumlusu kendileridir. Anlayacağınız; bu tür organizasyonlarda birinci derecede muhatap, oyunların yapıldığı şehrin belediyesidir. Bakanlık ya da devletin diğer kurumları, belediyeye ve oyunlara destek veren kurumlardır. Sorumlulukları var mıdır? Olmaz mı?

xxx

SPORTİF BAŞARI KONUSU

Eğriye eğri, doğruya doğru, İslam Oyunları’nı, nitelik ve kalite olarak Akdeniz Oyunları veya Avrupa Oyunları ile karşılaştırmamak lazım. Uluslararası organizasyonlarda, İslam ülkelerinin performansını inceledim ve gördüm ki, sportif başarı noktasında ya da madalya konusunda çokta zengin değiller. 2 milyara yaklaşan nüfusu ile 57 İslam ülkesi, 120 yıllık olimpiyat tarihinde toplam 853 madalya kazanmış. Bu süre içerisinde, 60 milyon nüfusu olan İtalya 884 madalyayı boynuna takmış. Anlayacağınız; İtalya tek başına 2 milyara ramak kalan 57 İslam ülkesinden 31 madalya fazla kazanmış. Tabii ki burada, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi Müslüman ülkelerin olimpiyatlarda kazandıkları, hatırı sayılır 164 madalyayı da unutmamak lazım. Tokyo Olimpiyatları’nda İslam ülkelerinin sıralamadaki yerlerine bakacak olursak, en iyisi bizim ülkemiz 13 madalyayla 35. sırada yer bulmuşuz. İran 43, Kazakistan 50, Özbekistan 59, Mısır 63, Azerbaycan 65, Cezayir 72, Tunus 73, Pakistan 82, Katar 96, Suriye 106, Ürdün 109 ve Kırgızistan 118’inci sırada yer almış. Buna karşılık Tokyo Olimpiyatlarında, özellikle bizim ülke nüfusumuzdan fersah fersah geride olan birçok ülke, bizim çok çok üstümüzde tamamlamış Olimpiyatları. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkeleri saymıyorum bile. 10 milyon nüfuslu Macaristan sıralamada 8’inci olurken, 6 milyon nüfuslu Finlandiya 14.cü sırada, 5,5 milyonluk Norveç 20.ci sırada kendilerine yer bulmuşlar. Dolayısıyla İslam Oyunları’nı Akdeniz oyunları ya da Avrupa Oyunları ile terazilemek yanlış olur. Ama, siyaseten son zamanlarda birbirlerine mesafeli davranan, daha doğrusu bir araya gelmeyen, meselelere uzaktan uzağa göz ucuyla bakan İslam ülkelerinin, spor aracılığı ile bir araya gelmelerini ve kaynaşmalarını önemsiyorum. Hem de dünyanın hoşgörü şehri Konya’da.  Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, şehrimizde gerçekleştirilecek olan oyunlarda madalya kazanma noktasında açık ara önde olacağız. Bu arada bir de sitemim olsun; Tokyo Olimpiyatlarında bir altın, bir gümüş kazanan, ayrıca iki ay önce İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya Kadınlar Boks Şampiyonasında beş altın, iki bronz madalya kazanan boks branşının İslam oyunlarında olmamasına bir anlam veremiyorum. Başarılı bir branşın İslam Oyunları’nda olmaması biraz garip geldi bana. Oyunlarda daha fazla madalya kazanmak varken, boksun taca çıkarılması hoş olmadı.