Hz. Ömer (r.a.) Fil Vak’ası’ndan on üç sene sonra Mekke’de doğmuştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük Ficar savaşından dört yıl sonra dünyaya gelmiştir. Bu durumda, Resûl-i Ekrem Efendimiz’den 10 küsur yaş küçük olmaktadır.

İslamiyeti kabul eden 40. müslümandı.

Hz.Ebu Bekir den sonra ikinci halife seçildi.Kızı Hz.Hafsa(r.a)annemizle de Allah Resulü (s.a.v)evlendi.

Hz. Ali (r.a.) anlatıyor:

Medine’ye hicret edenler arasında, Hz. Ömer’den başkasının elini kolunu sallayarak Mekke’yi terk ettiğini görmedim. Hicret etmeye niyet ettiği zaman kılıcını kuşandı. Yayını omuzuna attı. Elinde de okları vardı. Kâbe’ye geldi. Kureyş’in ileri gelenleri, Kâbe’nin etrafındaydı. Kâbe’yi yedi defa tavaf etti. Makam-ı İbrahim’de iki rekat namaz kıldı.

HZ. ÖMER’İN (R.A.) MEYDAN OKUMASI

Sonra ağır adımlarla onların yanına yaklaştı ve:

“Kahrolasıcalar! Kim annesini mahzun, çocuğunu yetim, karısını dul bırakmak istiyorsa şu vadide benim peşimden gelsin!..” diye meydan okudu. Kimse onun arkasından gidemedi. (İbn-i Asâkir, Hayatü’s-Sahabe)

HZ. ÖMER (R.A.) HAKKINDAKİ HADİS-İ ŞERİFLER

Buhârî’nin tahriç ettiği bir hadis-i şerifde Eslem şöyle rivayet ediyor:

Hz. Ömer (r.a.) şöyle dua ediyordu: “Allah’ım! bana senin yolunda şehit olmayı nasib et, benim canımı Rasûlü’nün beldesinde al.” Hafsa (r.a.) şöyle diyor: “Ben babamın şöyle dua ettiğini duydum: ‘Allah’ım, senin yolunda öleyim, Nebi’nin beldesinde ruhumu teslim edeyim.’” Ben: “ Bu nasıl olur?” dediğimde. “Allah dilerse yapar.” diye cevap verdi. (Buhârî, Fethü’l Bâri)

İbni Mesut (r.a.) şöyle rivayet eder:

Allah Hz. Ömer’e, şehâdet şerbetini halkın en kötüsü; Muğıre’nin kölesi (Ebû Lü’lü’ün) elinden içirdi. Rasûl-i Ekrem buyurdular: Ömer Müslüman olduğunda bana Cebrail (aleyhisselam) geldi de şöyle dedi: “Ömer’in İslâm’ı kabulü üzerine semâ halkı sevinç duydular.” (Feyzü’l Kadir, 5, 229)

“Güneş Ömer’den hayırlı bir kimse üzerine doğmamıştır.” (Feyzü’l Kadir, 5, 454)

“Ben size peygamber gönderilmeseydim, Ömer gönderilirdi. Allah iki melekle Ömer’i te’yid etti de onu, muvaffak kılarlar ve doğrulturlar. Hata edince, ondan kendisini çevirirler ta ki, doğruyu bulur.” (Ebû Hureyre)

ALLAH’IN RIZASI ÖMER’İN RIZASIDIR

“Allah’ın rızası Ömer’in rızasıdır ve Ömer’in rızası da Allah’ın rızasıdır. (Yani Allah’ın rızasına aykırı niyeti yoktur.)” (İbn-i Ömer)

“Ey Ömer ağlama! Ya Ömer eğer dağların altın olmasını isteseydim, onlar altın olurdu ve eğer Allah katında dünya bir sinek kanadına denk olsa muhakkak ki kâfire bir şey vermezdi.” (İbn-i Sa’d’dan)

“Ey Ömer! Sen kuvvetli bir adamsın. Tavaf ederken Hacer-i Esved üzerine sıkışıklık verme ki zayıflara eziyet etmiş olursun. Bir boşluk bulursan, ona istilâm et (elini sür veya öp) aksi halde ona karşı otur da tehlil (La ilahe illallah) ve tekbir (Allahü ekber) getir.”

“O kahraman bir mü’mindir, cömerttir, müttekîdir, dinin koruyucusudur. İslâm’ın sahibidir. Hidayet nurudur ve takva nişanesidir. Sana tabi olanlara müjdeler olsun. Sana hor bakanlara yazıklar olsun.” (Selman-ı Farisi’den)

“Cenâb-ı Allah arefe gününde meleklere karşı, bütün insanlarla övündü. Ömer ile hususi olarak övündü. Gökde bulunan her melek, Ömer’e hürmet eder ve yeryüzünde bulunan şeytan ise Ömer’den kaçar.” (İbn-i Cevzî’den)

HZ. ÖMER (R.A.) DÖNEMİNDEKİ İLKLER

            •          İlk defâ Emîrü’l-Mü’minîn (Mü’minlerin Emîri) diye isimlendirilen odur.

            •          Terâvîh Namazı cemaatle kılınmaya ilk defâ onun zamanında başladı.

            •          Kur’an’ın iki kapak arasına toplanıp yazılmasını ilk dafâ o teklif etti ve bu tahakkuk edinceye kadar ısrarla üzerinde durdu.

            •          Zimmîlere ilk defa alâmet taktıran odur.

            •          İlk defa yazılı kararlar alan odur.

            •          Kumandan ve vâlilerle ilk defa toplantı yapan odur.

            •          İlk defâ İslâm devletine âit para bastıran odur…

            •          Bunun gibi daha pek çok “ilk”e imzâ atmıştır.

            •          Hz.Ömer (r.a.), köleliğe karşı şiddetli bir mücâdele verdi. Beytü’l-mâl’in gelirleri düzelince, devlet içindeki bütün Müslüman kölelerin hürriyete kavuşturulmasını vasiyet etti.

            •          Hz.Ömer (r.a.), memurlarının, hastalanan köleleri ziyaret etmediklerini anladığında onları vazifeden azlederdi. Kendisi de her cumartesi Medîne’nin kenar semtlerine gider, herhangi bir köleyi gücü yetmeyeceği bir işte çalışırken görürse, bu işi ondan alırdı.