HİÇBİR ÇOCUĞUMUZUN GELECEĞİ TESADÜFLERE BIRAKILACAK KADAR UCUZ DEĞİL!...

İki milyonun üzerinde aday bu yılda YGS' ye girdi. YGS ile tercih yapacaklar dışındakiler önümüzdeki 2 ay boyunca yoğun bir şekilde LYS'lere hazırlanıyorlar.

Adaylar için elbette ki YGS ve LYS çok önemli sınavlar. Ancak bunlardan daha önemli olan bir aşama da TERCİHLER!

Diğer bir ifadeyle üniversite ve meslek seçimleri!

Sınavlara o kadar odaklı bir toplumuz ki; üniversite ve meslek seçimleri neredeyse gündemimize bile gelmiyor.

Oysa üniversite tercihleri çok önemli bir konu!

Yıllardır hem gazetede köşemde, blogumda ya da sosyal medya da tercihlere yönelik olarak yayınlar yaptım. Ancak bilinmelidir ki bunların hepsi adayları bilgilendirmeye yönelik paylaşımlardı. Çünkü söz konusu olan gelecek, bizim değil, adayların geleceği!

Peki, neden bu konuya değindim bugün. Son dönemlerde gerek MEB, gerekse YÖK' ün uygulamaları, adayları yeterince donatmamaları, sürekli yeni üniversiteler ve kontenjan artışları yapmaları, meslek liselerinin öneminin her geçen yıl azalmasına göz yumulması veyahut birçok çakma ya da kaçak eğitim kurumlarının öğrencilerine dikte etmeye çalıştıkları şeylerden rahatsızım.

Adayları tanımadan, hayallerini bilmeden, nasıl bir üniversite ve nasıl bir meslek istediğini dinlemeden, ekonomik sorunlarını göz önünde bulundurmadan, gelecek projelerinden haberdar olmadan, ilgi ve yeteneklerini keşfetmeden yapılacak her öneriyi bir dayatma olarak görüyorum.
Yanlış bir üniversite ve fakülte seçimi adayların yaşamını altüst etmeye yetiyor da artıyor.

İşsizlik Sorunsalı!

Türkiye' deki verilere baktığımızda, işsizlik sıralamasında ilk sırada üniversite mezunlarının geldiğini görüyoruz.

Hemen her alanda, istihdam fazlası on binlerce üniversite mezunu varken, sınav kazanıp, üniversite bitirmek, işsizler ordusuna katılmanın ötesinde pek de bir işe yaramıyor!

Her yıl binlerce genç, neden üniversite sınavına giriyor?

Bu sorunun cevabı ekonomik kaygılardır. İyi bir iş, iyi bir gelecek kurmak için.

Peki, Türkiye' deki kaç üniversiteden ya da bölümden mezun olunca bu şansı yakalıyorsunuz?
Örneğin; neden sayısalcı adayların %70' inin gönlünde Tıp Fakülteleri var, diğerleri ise mühendisliği Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversitelerde okumak istiyor?

Cevabını ben vereyim. Yukarıda bahsettiğim bölüm ve üniversitelerin belli bölümleri haricinde, diğer bölümleri ya da üniversiteleri bitirdiklerinde istedikleri hayat için şanslarının azaldığını biliyorlar.

Elbette ki her adayın gönlünden geçen bir aslan var.

Pekâlâ, kaç tanesi girebiliyor yüksek puanlı bu bölümlere ya da üniversitelere? Yüzde 1'i!

Elbette ki, hangi üniversitede ya da bölümde okursa okusun, bireyin kendini geliştirdikten sonra iyi noktalara gelebileceğinin farkındayım.

Peki, bu üniversitelere giren gençlerin ne kadarı kendini geliştirebiliyor?

Üniversite sayısını artırmakla ya da mevcut üniversitelerin kontenjanlarını artırmakla, sınavlara giren adaylardan daha fazlasını üniversiteli yapmakla işsizlik sorununu çözmüş oluyoruz?

Bu gençler 20' li yaşların başlarında mezun olduktan sonra, iş bulamadıklarında ne yapacaklar?

Nasıl yuva kuracaklar?

Nasıl geçimlerini sağlayacaklar?

Bakın lüks bir yaşamdan bahsetmiyorum, temel gereksinimlerini nasıl karşılayacaklar?

Donanımsız gençlerden oluşan bir yığın, pek çoğu tabela üniversite olmanın ötesine geçemeyen yükseköğretim kurumlarımızla bu probleme bir çözüm bulamayız.

Yoksa biz istatistiklerde Türkiye' deki eğitim seviyesi yükseldi demek için mi bu politikaları uyguluyoruz?
Bilinmelidir ki, arada yok olup giden hep çocuklarımız...

Bilinmelidir ki kabahatli falan aramıyorum ama ne olur artık bu konulara daha fazla önem verilsin. Lakin gerçekçi uygulamalarla olsun bu çözümler. Günü kurtarmak adına söylenmiş sözlerle değil.

Tüm yetkililerin bilmesi gerekiyor; hiç ama hiçbir çocuğumuzun geleceği tesadüflere bırakılacak kadar ucuz değildir!..