İnsanlığın geldiği noktada siyasal restleşmeler de çocuklar üzerinden yapılıyor. Dünya elitleri, Gazzeli çocukların toplu toplu infazını, satanist bir kurban ritüeli hazzıyla, ağızlarının suyu akarak seyrederken, kader birbirlerine düşüp rezil rüsvay olmalarını öngörüyor. Küreselcilerin Epstein dosyaları ve Yahudilerin çocuk kurban ayinleri üzerinden restleşmeler yapılırken,  Epstein dosyalarının kabarıklığı, dünya aktörlerinin kalbini sıkıştırıyor olmalı ki bitmiş bir sisteme rest çekip hâlâ kopamıyorlar.

Porno, organ ticareti, sapkın işkence ayinleri için çocuk yetiştirdiği ve uçaklar dolusu çocuk ithal ettiği iddia edilen ülkelerden bahsediliyor. Kan dondurucu hikayeler anlatılıyor. Çocuklar üzerinden filmlerle, yalan haberlerle oluşturulan algılar, dindarlara atılan iftiralar da hep bu çevrelerin kendi çocuk istismarcılıklarını kamufle etme çabasından. "Bir biz değiliz herkes böyle" demeye getiriyorlar.       Toplumların insanlığı, zayıflarının haklarını korumasıyla ölçülür. İslam hukuku sadece çocukları değil kadın ve yaşlıları da 'mustaz'afiyn' kapsamına alarak korumanın sınırlarını ulaşabileceği  son noktaya taşıyor.

Çocuklar, çocuk haklarının kanunlaştığı bu asırdaki kadar hiç bir asırda bu kadar mağdur edilmemiş olmalı. Pek öykünülen,  ulaşmak ülküsüyle çırpınıp durulan batı medeniyeti, insanlığının başkaları için hiç de gelişmediğini,  hergün daha bir gözümüze sokuyor. Gelişmişlik için teknolojinin kıstas olamayacağını hergün biraz daha iyi anlıyoruz. Zayıfların haklarının, canavarca ihtiraslara ve hevâlara kurban edilip yok sayıldığı toplumlar, ister doğulu ister batılı olsun gelişmişliklerinden söz edilemez? Böyle toplumlarda gelişmiş teknoloji, gelişmiş vahşetden başka bir sonuç üretebilir mi? Geliştirdiği bütün aygıtları şeytani emellerine alet eder. Hatta bilim ve teknolojisinin çıkış noktası bu habis niyetten bağımsız düşünülemez.

"Kan" ile "çocuk" kelimelerinin bir araya getirildiği olaylar ve haberler sıradanmış gibi arttırılırken, mâsumiyet yok oluyor, günah arzı kaplıyor. Ağzından alev saçan Şeytan kükremesi kulakları sağır ediyor. Bir o kadarda zayıf mizansenler arz-ı endam ediyor görebilenlere. Siyonist lobi ile Küreselci lobinin çıkar savaşlarının arasındaki şaşkın ulus devletleri nezâretinde, güreşte ezilmesi umursanmayan çimler misali çocuklar, denklem dışı sayılıyor.

Yahudi sinagogunun altındaki tünel ve kanlı- çocuklu amatörce senaryo, tam bir panik halini yansıtıyor. İçinde yahudi kelimesi geçen haberler bi durup araştırılmadan şehvetle yayılıyor. Mazgalın demir şeritleri arasından, şişeden çıkan cin gibi, başındaki siyah fötr şapkası bile kaymadan  bir Haridi Yahudi çıkarılıyor teknoloji marifetiyle. Amerikan polisi paravan arkasından sinagog içine ensesinden tutarak çektiği  birini tünelden çıkarırken , paravanın altında ayaklarının arkasında tünel çıkışı hayalet gibi kayboluyor, duvar oluyor! Tamamlanmamış bir inşaattan çekilmiş görüntüler kopuk kopuk. Dikkatli bakınca bütünlük oluşturmuyor. Bebek pusetleri, kanlı yataklar, 7 Ekim'de terör devletinin ,Hamas'ın yaptığını iddia ettiği bebek katletme mizansenini akla getiriyor. Siyah dini kıyafetiyle, ahşap duvar kaplamalarını ' hani nerde tünel' dercesine hırsla söken bir adam tek gerçek görüntü sanki.             Kısa süre öncesinde, Türkiye'de; 'istihbaratda hala dış istihbarat etkisi mi var?' sorgulaması yaptıracak bir operasyon: Kelli felli ne ajanlar vardır, milletin gözünün içine baka baka (fetö meselesindeki gibi) elini kolunu sallayarak gezen veya akşama kadar Gazze'de müslümanlarla savaşıp gece evine yatmaya Türkiye'ye gelen. Ama daha yargılanmadan ajanlıkla yaftalanan Filistinli, Suriyeli, sakallı ,başörtülü ,...Arap ve Müslüman düşmanlığı çağrıştıracak  - belki- gariban bir grup derdest ediliyor. Hassasiyet umulan yayın organları bile temkin göstermeden etiketlediler. Arap ve dindar müslüman imajı  üzerinden nefret kimlerin işine yarar!?                 

 Ve nefret meyvesini vermiş, Gaziantep'e 14 yaşında Suriyeli bir çocuk öldürmecesine dövülüp tecavüz edilmiş, atılmıştı bir kenara.    

 Amerika ve İsrail, krallıklarının sonunun geldiği paniklemesiyle yüzüne gözüne bulaştrıyor herşeyi. Mossad, Aksa tufanının yerle bir ettiği imajı ve Gazze yenilgisinin yankısını bastırmak için gürültü çıkarıyor, kana buluyor, saldırganlaştıkça batıyor. Ďikkatleri Filistin üzerinden, çocuk ölümlerini unutturacak, başka noktalara kaydıracak cambazlıklar yapıyor. Kızıldenizde onbinlerce  çocuğun canı kaç gemi mal eder pazarlığına tutuşuluyor.  Küreselciler de, aslında iradelerini hiç hesaba katmadıkları, Demokrasiyle ve türlü küresel kontrol yasalarıyla esaret altına aldıklarını sandıkları halkların vicdanlarının sesinin, kaderlerini, hiç kavrayamayacakları şekilde nasıl etki altına aldığını bütün dünyayı kameralarla donatsalar göremeyecekler.

Belki de dünya genelinde Siyonist Yahudilerin üzerinden, Gazze ayıbının toplumsal baskısını kaldırmak için dış görünüşleriyle hemen göze batan  Hasidik-Haridi Yahudiler mimlendi. Birbirlerine düşseler de, Küreselciler, Siyonistler tek millet.

 Paganizmin çocuk kurban etme geleneğini, ilahi bir buyrukla hayvan kurban etmeye çeviren, İbrahim Peygamber'in bu sünnetininin devam ettirilmesini velveleye verip ,vahşice olduğunu lanse edenler de çocuk kanı içme geleneğini devam ettirirken deşifre olma korkusu yaşayan aynı merkezden ayartılıyor olmalılar.         Haridiler'in zemmedilmesi;  Müslüman, Yahudi, kaldıysa Hristiyan , hiçbir dindarlığı yeryüzünde istemeyen pagan kökenli küreselcilerin de, Ortadoğu'yu kendilerine cennet vatan yapmak isteyen siyonistlerin de işine gelir. Dindar olduğu için siyonist olmayan bu ortodoks Yahudileri, Siyonist devlet çok rahat  gözden çıkarır. Sadece bu üç aylık süre boyunca kafasını ağrıtmadılar çünkü. Natürei Karta ( aramice; şehrin muhafızları) örgütlenmesi ile Mesih gelene kadar (2000 yıl önce gelmişti oysa), Tanrı'nın Kudüs'ten sürgün ettiği yahudilerin, kutsal topraklarda bir devlet kurmasının meşru olmadığını,  savunuyorlar.   Hatta 2012 ve 2018 de İran'da konferanslar tertip etmiş, Amerika'da Kudüs yürüyüşü organize ederek   terör devletine karşı, Filistin Devleti'ne  destek vermişlerdi. İşgal devletine askerlik yapmayı reddeden ,bu yüzden hapis yatan pandemide hiçbir tedbire uymamış ,sadece işgal edilmiş Filistin'de beşyüz aile.  Siyonizm Yahudiler açısından laik olmayı gerektiriyor. Laikliği icat edip pazarlayan, laik-dindar çatışmasını ,kendi içinde de varlığını sorgulatan bir eksende yaşayan gayri meşru bir yapı. Laik devlet; varlığının meşruiyetini dinden alamayan devlettir. (Peygamber müjdesiyle dar-ı islam olmuş vatanımda devlet, meşruiyetini  neden İslam'dan alamıyor!?) Din gerektikçe, yeterince afyon olarak kullanılmak için mi o halde? 

Dindar Yahudilik, diasporada kalmayı gerektiriyor.  Yahova, dünyanın her bucağına dağıttığı, kendisini gazaplandıran kavminin, bir daha kutsal topraklarda toplandığını görmek istemiyor. O yüzden terör devleti laik. Kendisinin meşruiyetini dinden alamadığı yeryüzünde, hiçbir devletin  meşruiyetini dinden almasını istemiyor.

Ha ortodoks Yahudilik, ha Hamas farketmiyor, terör devletinin varlığına hizmet etmeyen her yapı hedef. Ancak yazık ki , Haridiler günah keçisi seçilse de, dünya genelinde bütün yahudiler tarih boyunca gene her bozgunculuk çıkarmalarından sonra olduğu gibi gizlenerek ve daha çok  korkarak yaşayacaklar.       Görünen o ki, masumların ve zayıf bırakılmışların dava dosyaları Arş'a dayandı. Canlarımızı sunamıyoruz. Sadakalarımız kabul edilmiyor, galiba dualarımız da. Hesapların görülme vakti yaklaştı. Şahitli zamanlardayız.

Bir cana kıyan bütün bir dünyayı öldürmüş gibidir. Lahey Adalet Divanı, İnsan hakları mahkemesi en ağır cezayı verse, dünyanın bütün gemileri içindeki mallarla bir kefeye konsa, bir çocuğun kayıbını, acılarını bile tazmin ve telafi etmeye yetmez. Masumların ve mazlumların hesabı ancak ahiretde görülür.

"... Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.

Diri diri gömülen kız çocuğununa, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

Amel defterleri açıldığı zaman,

Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,

 Cehennem alevlendirildiği zaman,

Cennet yaklaştırıldığı zaman,

Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir..." (Tekvir Süresi 7-14)

Selam ile...