Hz. Mevlana'nın 741. Vuslat Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Türkiye'nin birçok bölgesinde, farklı şehirlerde Şeb-i Arus etkinliği yapılıyor. 13 Aralık Pazar günü de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve Kültür Bakanlığı'nın da desteklediği Şeb-i Arus gecesi vardı.
Katılım oldukça iyiydi. Belki Konya'da bu kadar çok katılımlı bir etkinlik yapılmayacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dahi oradaydı...
Programın başında konuşmalar yapıldı, sonrasında etkinliklerin icrasına geçildi.
İyi hazırlanmışlar, takdir ettim. Rutinin dışına çıkılmış, ilgi çektirici, dikkatle izlettirici, görsel doygunluğu yüksek bir program olmuş...
Taşkın Sabah Orkestrası'nın eşlik ettiği Yavuz Bingöl, şiirleri ile programa renk verdi. Ardından Sami Özer, Mustafa Ceceli, Alişan ve Yusuf Güney söyledi, semazenler döndü. Farklı ülkelerden de çok sayıda bürokrat ve din adamları programda yerini almıştı.
Aynı gün Konya'da da ilk defa 10 bin kişi kapasiteli olan Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezi'nde ilk sema etkinliği yapıldı. Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine yapılmıştı bu kongre merkezi. Köhne yapıların arasına sonradan konulmuş olduğu her halinden belli olan bu kültür merkezi, inşallah daha güzel etkinliklere ev sahipliği yapacak.
Daha önce de yazmıştık... Etkinlikleri kendi elimizle başkalarına veriyoruz. 'Buyurun, siz yapın, biz beceremedik' diyoruz. Son 3 yıldır İstanbul'da Şeb-i Arus etkinliği yapılmasının tek sebebi budur. Elimize yüzümüze bulaştırdığımız etkinliklerde hiçbir değişiklik olmayınca, alternatifleri çoğalır elbet...
Tam olarak bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler havasındayız... Bülent Arınç demişti ya, 'Onlar çakmasını yapıyorlar' diye... Biz aslını yaşatamadıktan sonra çakmasını yapan biz oluyoruz da farkında değiliz.
Neyimiz var ki!
Konya olarak evrensele yayılmış olan en önemli değerimiz olan Hz. Mevlana'ya dahi sahip çıkamıyorsak, biz bu işi boşlayıverelim... İşin ehli olan insanlar nasıl da organizasyon yapıyorlar. Tamamen İstanbul'a taşıyalım, Şeb-i Arus haftasında biz de Konya'dan İstanbul'a gidelim. İstanbul'daki etkinlikleri yerinde canlı canlı izleyelim...
Yapmayın, etmeyin diye çok dedik... Bu iş böyle yürümez dedik. Elimizdeki kıymetin, kıymetini bilemiyoruz dedik... Daha iyi bir şekilde hazırlanmalıyız, şehirde Şeb-i Arus havası yok dedik.
Ama dinletemedik...
Hz. Mevlana'nın, Şems için yazdığı söylenen şu şiiri aslında bugünümüzü özetler ve edenin bulduğunu gösterir nitelikte:
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme,
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme,
Sen yâd eller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun etme...
Çalma bizi bizden, gitme o ellere doğru,
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme,
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme...
Mesnevi'den:
Ey surete tapan! Daha ne kadar şekle (takılıp kalacaksın?) (Şu) özden (yoksun) canın, şekilden kurtulamadı gitti.