Son dönemde enflasyon ve hayat pahalılığında meydana gelen artış, gelir dağılımındaki ağır bozulma ve devam eden yüksek işsizlik seçmenin tercihleri üzerinde beklendiği kadar etkili olmamış. Bu gerçekten ilginç bir durum çünkü bu iktisadi kötüleşme halen icraatta bulunan hükümeti döneminde gerçekleşti.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. Ülkemizde ilk defa yaşanan bu durum sonuç ne olursa olsun ekonomideki belirsizlikleri ortadan kaldıracak gibi görünmüyor.

Oluşacak yeni yönetimi de zor bir dönem bekliyor. İster Cumhur İttifakı olsun ister Millet İttifakı olsun fark etmez, cumhurbaşkanlığını kazanacak yeni yönetim kendisine miras kalan aşağıda sıralanmış sorunları kucağında bulacak.

Bozulmuş bir dış ticaret dengesi

Hızla genişleyen bir cari işlemler açığı

Çift hanede ısrar eden bir işsizlik ve yüzde 25 dolayında seyreden genç işsizlik sorunu

Yavaşlayan bir sanayi üretimi

Ulusal ve küresel ortalamalara göre çok yüksek sınıfına giren bir enflasyon

Seçim öncesi dönemde bozulmuş bir kamu maliyesi

Yabancı sermayenin Türk varlıklarına yatırım konusunda isteksizliği

Ülkede Türk lirasından güçlü bir kaçış eğilimi

Tüm bunlara baka sorunlar da eklenebilir ancak, en önemli sorunlardan biri kamu maliyesindeki seçim öncesi dönemdeki bozulmuşluğun bir an önce giderilmesidir.

Yüksek enflasyon oylara olması gerektiği ya da beklenildiği gibi yansımıyor. Yani yüksek enflasyon nedeniyle yüklü oy kaymaları yaşanmıyor. Oysa ekonomi literatüründe enflasyonun halkın bir numaralı düşmanı olduğu yazılıp çizilir. Demek ki; bizde bu ilişki yani enflasyon ve seçmenin siyasi tercih ilişkisi çok güçlü yaşanmıyor.

Bu koşullar altında yeni hükümet kapsamlı ve disipline dayanan bir politika seti uygulasa bile halkın programa desteğini alması beklenmemelidir. Halkın desteğinden yoksun bir programın başarı şansı ise düşük olur. Bu durumda kolaya yönelmek mümkündür. Yani yeni hükümet işleri yine “olağan politikalarla” gittiği yere kadar idare etmeye çalışabilir. Ama balom patladığında hastayı kurtarmak için devreye sokulacak reçete daha maliyetli ve acı olmak durumundadır.

Bugün geldiğimiz noktada o kadar veryansın eden, feryat figan tepki gösteren milletin durumu sandığa yansıtmadığını gördük. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Ancak ikinci kez oy kullanmak isteyenlerin sayısının düşük olduğunu görüyoruz. Fakat her ne olursa olsun vatandaşlık görevimizi yerine getirmek birincil görevimiz olsun. Gençlere ve kayıp olan oylara umutlarını bağlayan adaylar, millete ve gençlere yeni vaatler mi sunacaklar yoksa yine karşı tarafı suçlayan ve aşağılayan ifadelerini devam mı ettirecekler göreceğiz.

Aslında bazı holiganların dışında esas milletin tek düşündüğü ülkenin bütünlüğü, yaşam standartlarının daha iyi olması, çocuklarının geleceğe dair endişe duymamasını istiyor.

Bu dönemde ekonomide belirsizlikler devam eder. Döviz ve altında iniş ve çıkışlar yaşanır. Ancak burada önemli olan kira artışlarıyla yaşanan zorluklardan dolayı toplumun büyük bir yüzdesinin ihtiyaçlarını gideremez duruma düşmesidir. Fakat her ne hikmetse ne enflasyon, ne yüksek kiralar, ne Pazar ve marketteki pahalılık halkın oy potansiyelini kaydırmaya yetmemiş. O zaman ne olacak? Değişimi istemeyen bu durumlara katlanmak zorunda kalacaktır.