Eskitti eskileri insanlar! Ne anılar kaldı, ne sıcacık bağlılıklar! Bugünde ölümü anmadan, ölen bir günün sonundayız. Hayatın sofrasında bir bir eksilen nimetlerin peşinde koşmaktayız. 

Uzun yol koşusunda şampiyon olan zaman ve biz karşısındayız. Hızla ilerleyen vaktin bir diliminde, yıpranan ömürlerin etrafında bağdaş kurmuş dertleri yâd etmekteyiz.

Nerede o gönülden gönle sarılanlar?.. Sevgiyi, mutluluğu çişi gelmiş çocuklar gibi sabırsızlıkla bekleyenler?.. 

Acaba ne olacak telaşı sarınca kalbimi, derdime ortak olsun diye umudu davet ederim gönül haneme! Eli de hiç boş gelmez hani! Sıcacık bir ayet ile sarıverir sıkıntılarımı! Huzur ile tüterek, “Beni yaratan elbet yolumu gösterir.” (Şuara 78) diye teselli eder yüreğimi...

Hayallerimizi gerçeklerle aldattığımızdan beri oluruna bıraktık zamanı! Lâkin Sezai Karakoç'un sözünü de es geçmemek gerek, “Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır.” Sen hayali, bir kumaya tercih edersen, kalbini üzüntü yağmurundan koruyan şemsiyen hep delik kalır. 

Peki, iki elden bir olan o güzel insanlar nerede?.. Cefayı birlikte sırtlayan! Vefayı unutmayan! Cılız bir kâğıt parçasının üzerine sevgi yuvasını kurmayanlar! Sanki eski zamanları özledik. 

İnanma sen geçmişi anlatan geleceğin dil bilgisi kitaplarına! Miş'li değil, Ah'lıdır bütün geçmiş zamanlar! Bir ukde ile göğüs kafesine oturan! Şimdi ise mevsim kış! Dört mevsimi kaplayan soğuk rüzgârlar esmekte etrafta! Sevgi ağacının, yaprakları eksik... Ama biliyoruz, bahar mutlaka gelecek. Birlikte duyacağız yaprakların hışırtılarını!  

Kişi dünyada yaşayan insan galaksisinin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir gezegendir. Sadece deli olanların keşfetmeye cesaret edeceği... Çünkü kişi gezegeni, insan galaksinin içinde bir tımarhanedir. Her birey farklı farklı şeyler yaşar ve herkese göre kendi yaşamı zordur. Bundan dolayı kimse kimsenin sıkıntılarına ortak olmak istemez. Ancak ne güzeldir hayatı paylaşarak yaşamak... 

Akıllı olup kendini düşünenler kendi yolunda ilerlemeyi seçerken, kendini bir kenarda beklemeye alan bazıları etrafındakilerin yardımına koşar.

Hayatı tek tip olarak yaşamaya başladık. Herkesin düşüncesi bir! Çoğu şeyi unuttuğumuz gibi şunu da unutuyoruz ki aykırı olan düşünceler yenilikleri doğurur. İnsanlar çok zeki ve hayat onlara yetecek eğitimi veremiyor. Kişinin ek olarak kendi kendini geliştiresi gerekiyor.

Bak! Onlarca can gelip, geçti. Geride birkaç kırıntı bırakanlara ne mutlu! Zaten gidilecek olan yer herkes için aynı! Neyin peşinde koşturduğumuzu bile bilmiyoruz. Ne kalacak bize? Anne karnına sığarken, koca dünyaya sığamaz hale geldik. Sonunda ise bir metrelik yere sığacağımızdan bihaber olduk. 

Platon'a kulak ver can dost!.. “İnsanlara karşı düşünceli olun. Çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.” Ne gerek var insanın konuşmasına! Ne kadar sükût-u hale bürünse de gülüşünde kederin gölgesi var. 

Zamana meydan okuyan insanlar olmalı! Duruşuyla, bakışıyla gülüşüyle, yürüyüşüyle, endamıyla! Kendi kokusunu bırakan geçtiği yollara! Delik bir şemsiye ile hayatın yağmurunda yürüse bile istifini bozmayan! Umuduyla dimdik duran! 

Kaderimizde mağlubiyet yoktur ki! Her şey küçük bir umuda bağlı! Umut mu?.. O ise bitmeyen bir bahar duası... Âmin demek ise boynumuzun borcu... Vesselam.