Psikolog Dr. Muhammed Arıkan, çocukların özellikle ergenlik dönemine geldiklerinde belirli insanların onlara korumacı ve rehberlik edici şekilde yaklaşmalarını arzuladıklarını belirtti. Psikolog Arıkan, ‘’Ergenliğe geçmekle birlikte artık anne-babanın önemi azalmaya başlıyor. Bu süreçte özellikle babacan tavırları olan, çocuğu yönlendirebilen, onun duygularını anlayabilen insanlar çocuk üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olabiliyor. Sanal anne-babayı da bu örnek gibi düşünebiliriz. Çocuklar ve ergenler, genelde aile içinde sevgi yetersizliği, şiddet, şımarık yetiştirilme tarzından dolayı sanal ortamda kendilerini buluyorlar. Orada kendilerine, ‘’sen özgürsün, sana kimse karışamaz, ailen karışamaz’’ gibi söylemlerde bulunan kişilere yöneliyorlar’’ dedi.

GERÇEK AİLELER, SANAL AİLELERLE SAVAŞMALI

Anne-babaların, çocuklar üzerinde sorumluluklarının olduğunu dile getiren Psikolog Arıkan, ailelerin umursamaz davrandığı, gençleri hayatın problemleriyle baş başa bıraktığı zaman, çocukların yetişkinlik hayatlarına geçtiklerinde koruma ve rehberlik yapılmayla ilgili eksiklik yaşayacağını ifade etti. Arıkan, ‘’Bu noktada insanlarda duygusal bir yoksunluk gelişir. Altı delik bir kap gibi düşünebilirsiniz. İçerisine sevgi, alaka, ne koyarsanız koyun, sanki yeterli gelmiyormuş gibi psikolojik sorun ortaya çıkıyor. Aileler, çocuklara yeterli şekilde rehberlik etmezse, bu çocuklar başkalarından rehberlik almaya daha müsait olurlar. Mesela okulda, dışarıdan mahalleden büyük bir abi, bu çocukla ilgilenmeye başladığı zaman çok hoşuna gidiyor. O kişi de çocuğu yanlış yerlere yönlendirebiliyor. Çocukları kullanarak onları yanlış yönlendiren sosyal medya platformları da var. Tabi çok hızlı dönüşen bir çağda yaşadığımız için bu dijital süreç içerisinde tüketime uygun olabilecek her şeyin bir platformu var. Dolayısıyla her şey nesneleştirilmiş ve piyasaya sunmaya hazır bir durumda’’ diye konuştu.

‘’GENÇLER BU DENİZDE BOĞULUYOR’’

İnsan olarak belirli mesajlara aşina olunduğunu söyleyen Psikolog Arıkan, çocuklar üzerinden düşünüldüğü zaman; ‘’sen yaparsın’’, ‘’sen özgürsün’’, ‘’sen kocamansın’’, ‘’senin kararlarına kimse karışmamalı’’, ‘’annen-baban sana müdahale etmemeli’’ gibi birtakım söylemlerin, doğru yoldan saptırdığını vurguladı. Arıkan, ‘’Zaten çocuk sürekli özgürlüğünü kazanmak istiyor. Ama onun önünde ebeveyn gibi engeller var. Onlara da birisi çanak tuttuğu zaman bu sefer o suçluluk duygularını da atıp o tarafa doğru gidebiliyor. Artık post modern döneme geçmekle beraber bize şöyle bir algı dayatılmaya başlandı; ‘’artık sen verili olarak hiçbir şey kabul etme, kültürden, aileden geleneklerden özgürleşerek kendi kimliğini oluşturmak zorundasın.’’ Bu da beraberinde kimlik bunalımını ve duygusal boşluğu getiriyor. Aslında çağımız, insanın nefsinin istediği şeylere yönlendiriyor. ‘’Sen 18 yaşındasın, kendi hayatını kurabilirsin, sana kimse karışamaz’’ gibi söylemlerle bir şekilde o verili olan şeylerden sıyrılarak kendisini bulmaya doğru itiyor. Burası dalgalı bir deniz. Ne olacağı belli olmuyor. Dolayısıyla birçok genç bu dalgada boğulmuş oluyor’’ ifadelerine yer verdi.

‘’İNSANLAR TEK TİPLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’’

Kültürlerin sanal yollarla yok edilmek istendiğinin altını çizen Psikolog Arıkan şunları söyledi, ‘’Tek tipleştirilmiş insan müsveddeleri ortaya çıkarılmak isteniyor. Şu an şan-şöhret çağında yaşadığımızdan dolayı insanları bu saydığımız özellikler üzerinden tek tipleştirmeye çalışıyorlar. ‘’Özgür olmalısın, istediğini yapabilmelisin, kimse sana karışmamalı’’ gibi parametreler var. Burada karanlık bir amaç var. Çocuk ailesinden kopup istediğini yap noktasına getiriliyor. Çözüme gelince, ne yazık ki yüzde 100 bunların önüne geçmek mümkün değil. Çünkü bunun hak ve batıl inancıyla alakası olduğunu düşünüyorum. Fakat aygıtlar ve araçlar değişti. Şu andaki aparatlardan birisi telefon, sosyal medya ve internet platformu. Tabi bunlar farklı olarak kullanıldığı zaman elbette olumlu neticeler doğuracaktır. Mesela, siz internet kullanımını azaltmaya çalışıyorsunuz. Ama çevrenizde çok fazla kullanılıyor. Siz de özeniyorsunuz. Kendi iradenizi bu anlamda kullanmanız biraz zorlaşıyor. Onun dışında sürekli reklamlarla kafanız allak bullak oluyor. Çünkü post-modern sürecin en önemli özelliklerinden birisi de nesne pompalaması yapılmasıdır. Post-modernlik hiçbir şeye bağımlı olmanızı istemez. Artık nesnelerin interneti, robotlar gibi çeşitli ergümanlar var. Dolayısıyla istenilen şey daha fazla verili olan değerlerden kopmak. Modernite, bir anlamda din üzerinden bunları kopartmaya çalıştı. Evet dua edebilirsin, iyi bir insan olmaya çalışabilirsin. Ama sana iyi geldiği için bunları yapıyorsun. Burada modern süreç bunu tamamen yok sayıyor. Post-modern tam tersine bunlara izin verdi. Ama bunları aparata dönüştürdü.’’

BİRÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

Psikolog Sedef Arslan Ercan, internetin hayatımıza dahil olmasıyla birlikte yaşamımızda pekçok şeyin değiştiğini vurguladı. İnternetin, çoğu yönden faydaları olsa da yanlış şekilde kullanılmasının, ebeveynlerin korkulu rüyası haline geldiğini belirten Psikolog Ercan, ‘’Şimdilerde sanal anne-baba adı altında başlayan bir akım da bize internetin ne derece tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Bu akımda çocuklara internet üzerinden ulaşarak onların güvenini kazanıyorlar ve daha sonra ‘’istediğini yapabilirsin, istediğin sitelere girebilirsin, istediğin her şeyi izleyebilir ve indirebilirsin” diyerek sözde özgür olduklarını söyleyerek çocukların akıllarını çelmeye çalışıyorlar.

Medicana , Konya’da sağlığın nabzını tutuyor Medicana , Konya’da sağlığın nabzını tutuyor

 Bu kişilerin başlıca amaçları; farklı cinsel yönelimlere özendirmeleri, dinin gereksiz olduğunu aşılamaları, cinsellik konusunda istediklerini yapabileceklerini ve ailelerinin tüm bunlara karışmaya haklarının olmadığını dikte etmeleri ve yaşadığı ülkeden soğutma çabalarıdır’’ dedi.

‘’KAYIP BİR NESİL YETİŞEBİLİR’’

Psikolog Ercan, sanal anne-baba akımına maruz kalınması için uğraşan bu kişilerin hedef kitlelerinin, aile içi iletişim konularında sorun yaşayan çocuklar olduğunu dile getirdi. Aile içerisinde kendisine yer bulamayan çocukların teselliyi kendisini anladığını düşündüğü sanal anne babalarda bulabileceğini söyleyen Psikolog Ercan, ‘’Dolayısıyla, anne babaların çocuklarıyla önce sağlıklı bir iletişim kurması daha sonra şefkat ve ilgi ile çocuklarına kulak vermeleri gerekmektedir. Tüm bunlarla beraber ailelerin cihaz denetimi sağlamaları, ebeveyn filtreleri koymaları, dijital dünyadaki olabilecek tehlikelere karşı onlara bilgilendirici konuşmalar yapmak fayda sağlayabilecek yöntemler arasındadır. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki çocuklarıyla sağlıklı iletişim kuran, doğru yerde sınırlamalar koyabilen, baskı yapmayan fakat kapsayan, dinlediğini ve anladığını hissettiren, etiketlemeden ve ötekileştirmeden ailede var olduğunu hissettiren ebeveynlerin çocukları psikolojik açıdan daha sağlıklı olabiliyor. Bundan kaynaklı olarak da duygusal doyum açlığı çekmiyor ve sanal ortamlar da bu doyumu gidermeye çalışmıyorlar. Kendilerini sözde özgürlükçü olarak adlandıran bu kişilerin önü alınmazsa Türk aile yapısının bozulmasına ve kayıp bir nesil yetişmesine sebep olabilir’’ şeklinde konuştu.

TUBA KAYA 

Editör: Birkan Bakay