Çanakkale Savaşları; toprağının ve göğünün renklerini vermek istemeyenlerle,almak isteyenlerin savaşıdır.

         İşte şehitlerimizin al kanlarıyla yazılmış koca bir tarih, gördükçe ayak basmaya kıyamayacağınız, yüreğinizi titreten o topraklar ve yüzlerce ziyaretçinin nefesinden çıkan dualarla maneviyata bürünen, ve her an size Türk'lüğünüzü yeniden hatırlatan hazin bir tablo !

        Gürbüz gönüllerin diyarı ÇANAKKALE ! İnsanı adeta mübarek toprakları ziyaret etmişcesine bir hisse büründüren ve kişiye yaşadığı her mutlu anın vicdanî muhasebesini tutturan, kutsî bir alışveriş merkezi !   

        Evet değerli dostlar, anlayacağınız üzere bu fakir geçen hafta güzide illerimizden Çanakkale ve Bursa'ya, acizane ama halisane hediyem olan dualarımla, vefa borcunu ödemek adına ziyarete gitti.

        Gidenler bilirler, anlatılmaz yaşanır türünden bir maneviyat iklimi sarıverir bedeninizi

bu güzel coğrafyada, farkında olmadan neredeyse üzerinden bir asır geçmesine rağmen, hani diyorlar ya şehitler ölmez misali ile, hepsinin ya anası, ya ablası ya kardeşi olurcasına yürekler sessiz çığlıklarla ağıtlar yakıyor, Fatiha'lar ve İhlas'lar dökülüyor dudaklarınızdan, gözyaşları eşliğinde değerli kardeşlerim. Öyle ki ;      

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?...diyerek, o cân şairimizin duygularına ortak olarak, haykırası geliyor insanın, değerli dostlar. ( Çanakkale Şehitlerine-Mehmet Akif Ersoy )

        Keza bu gezi 15-16 yaşlarında kahramanlığın destanını yazan o kınalı kuzuların, sembolik  şehitliklerde dahi isimleri unutulmuş o abidevî şahsiyetlerin neslinden olmanın gururuyla ;

ve ayrıca bir çok tarihi araştırma konulu makale ve bir kaç kitap yazan yazarınız olarak ve  tarihin bir çok hadisesine nacizane satırlarda tanık olan bendeniz için, bu mahsun diyarlar emin olun böyle bir ecdadın neslinden gelmenin ayrıcalığını hatırlamama ve buruk da olsa Türk'lük duygularımın yeniden cilalanmasına vesile olmuştur.

        İki farklı duyguyu yani hüzün ve gururu yek noktada buluşturan, yegane odak noktası elbet Çanakkale'dir ve her bir metre karesinde altı bin merminin birbiriyle çarpıştığı, ama Resulullah efendimizin ( s.a.v )dahi bizzat iştirak ettiği, mevzilere kadar teşrif ettiği ve manen himmet ettiği, ayrıca meleklerin ve evliyaullahın da yardımlarıyla, yani ;

“ Bizi Türklerin maddî gücü değil manevî gücü yendi. Onların atacak barutu bile kalmamıştı,lakin biz gökten inen güçleri müşahede ettik.” itiraflarıyla, hezimete uğratılan bir düşman ordusu, fakat boğazlara düğümlenen hıçkırıklarla da olsa kazanılan bir koca yurttu ÇANAKKALE !

        Ruhunuz şâd olsun ey kınalı kuzular, mekanınız cennet olsun ey cennet erleri !

        Dualarımız sizler için elbette ki, bakî !

        Değerli okurlar şu konuyu da belirtmeden geçemeyeceğim ki, bizlere bu gezi esnasında rehberlik eden yani, Çanakkale'de ayrı, Bursa'da ayrı olmak üzere iki kardeşimiz vardı ki, hakikaten bilgi ve donanımlarını takdir etmemek elde değildi, fakat hani diyoruz ya bazı zaman bazı şeylerin dozunu mu ayarlayamıyoruz acaba diye, keza o behisle bir çok sıkıntılar yani meslek karmaşaları da ortaya çıkmıyor değil hani, dolayısıyla sizlere Bursa'daki izlenimlerimi anlattıktan sonra bu mevzuya da ( rehberlik sendromu ) izninizle geri dönmek istiyorum.

        Neyse efendim gelelim ipek gibi zarif Bursa ilimize ; Sözlerin kifayetsiz kaldığı, sultanlar diyarı, hükümranlığın asude gölgesi, şanlı Bursa'ya !

        Emin olun değerli okurlar, orası da ayrı bir gurur beldesi ! Öyle ki Bursa'nın da her bir metre karesi ipek kadar değerli, evliyasıyla, embiyasıyla ve bağrında sakladığı Osmanlı sultanlarıyla maneviyata bürünen tarihiyle şerefli, yeşilin adeta adıyla mana kazandığı haklı gururun göstergesi ve bir gelin edasıyla salınan nazenin Bursa ili  !

        Ne demeli, nasıl ifade etmeli acaba bu güzellikleri !

        İnanın bir tabiat abidesi sanki Bursa ve ilk ayak bastığınız anda dahi adeta Yaradan'ın gücünü bonkörce sergilediği bir sanat şahaseri gibi, devasa bir tablo çıkıveriyor karşınıza, izlemeye doyamayacağınız zerafette, değerli Konya'lılar.

       Buda bize gösteriyor ki, tıpkı bizim memleketimiz yani şehirleşme konusunda Türkiye'de daima birinci sırada olmayı başaran ve Selçuklu'nun başşehri olma ayrıcalığını buram buram hissettiren anıtları yaşatma çabası, Osmanlı'nın harikulade izlerini ve evliyalar pîri Hz. Mevlana'yı dünyaya tanıtma gayretleri, elbetteki Konya belediye başkanı Tahir Akyürek'in, başarısından kaynaklandığı üzere.