Selçuklu Başkenti, Mevlâna diyarı, mânevi değerlerimizin merkezi güzel Konya’mız her şeyiyle sevilmeye, beğenilmeye, yaşanılmaya ve takdir edilmeye lâyık bir şehirdir.

Bu kadim şehrin kültürünü, dokusunu, her türlü kültürel etkinliklerini, spor, sanat ve sosyal faaliyetlerini, musikisini, havasını ve suyunu kısaca her şeyini seviyorum. Bu şehri sevilmeye, hayranlık duyulmaya değer bir şehir olarak görüyorum. Bu şehri olduğu gibi her haliyle, her durumuyla birlikte sevmek gerektiğine inanıyorum. Beldeyi muhayyere olan bu şehirle ilişkim bir aşk, bir sevda mesabesindedir.

Bendeniz sadece Konyalı değil aynı zamanda Konyacıyım. Konyacı ne demek? Selametçi, Refahçı, Doğru Yolcu, Erbakancı, Demirelci, Ecevitçi, Türkeşçi, Atatürkçü ne demekse o demek…

Konya’nın temeli dedelerimiz Selçukluların harcıyla atılmış, mayamız Hz. Mevlâna’nın hamuruyla yoğrulmuş, Sadreddin Konevi, Seyyid Harun Veli, Ateşbaz-ı Veli, Nasreddin Hoca gibi büyük veli ve âlimlerle pişmiştir.

Selçukluların ve Osmanlıların büyük izler ve eserler bıraktığı Konya’nın kültürünün esası, Anadolu yollarını açan Sultan Alparslan’a, Malazgirt zaferinden sonra girdiği Anadolu topraklarını baştanbaşa fetheden Kutalmışoğlu Süleyman Şah’a, hedefi Kudüs olan haçlı seferlerini Konya topraklarında durduran Kılıçarslanlara, Konya’yı bir kültür merkezi, ilim - irfan şehri haline getiren Alâeddin Keykubatlara dayanır.

Cumhuriyet’in kurulması ile başlayan İslâm’ı bozma ve ortadan kaldırma faaliyetlerinin yoğun olarak görüldüğü ve en çok sayıda âlimlerin ve velilerin darağacına gönderildiği şehir Konya olmuştur. Buna rağmen Konya aslını, esasını, temelini terk etmemiş, inancını, imanını muhafaza etmeyi bilmiştir. Konya şehri son dönemlerde de Hacı Veyis Efendi, Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, Hacı Veyiszade İbrahim Efendi, Ali Ulvi Kurucu, Bozkırlı Mustafa Efendi, Tahir Büyükkörükçü gibi Allah dostu manevi mimarlarımızla korunup kollanarak değerlerini kaybetmemiştir.   

Son yüz yıl içinde ülkemizin genelinde tüm insanımızda, son elli yıl içinde de bilhassa gençliğimizde görülen bozulma ve dejenerasyon Konya’mızda yok mudur? Elbette vardır. Batıcılık ve modernizm her yerde olduğu gibi Konya’mızda da bazı bozulmalara yol açmış, şehir üzerinde bir takım zararlı ve olumsuz etkiler bırakmıştır ama bu durum diğer şehirlerle kıyaslanmayacak derecede azdır.

Konya’mızda Belediyelerimiz ve çok çeşitli sivil toplum kuruluşlarımız tarafından her gün düzenlenen kültürel etkinlikler, sohbetler, yardımlaşma faaliyetleri, ihtiyaç sahiplerine yapılan maddi ve mânevi katkılar, selamlaşma ve ziyaretleşmeler olumsuzlukları alıp götürmekte, yerine hoş bir sadâ bırakmaktadır. Bu şehirde yapılan bu faaliyetler, olumlu gayret ve çabalar; kasvetli, iç karartıcı, hüzünlü ve sert rüzgârlar yerine gönüllerde lâtif, serin, yumuşak, hoş, mülayim ve tatlı kavak yellerinin esmesine neden olmaktadır.

Bu şehrin kültürüyle, sanatıyla, sosyal faaliyetleriyle, sporuyla kısaca her şeyiyle süper ligde olması gerektiğine inanıyor ve ülkemizde diğer şehirlerimize örnek teşkil edecek, değerlerimize uygun bir yapının yaşatılması gerektiği kanaatini taşıyorum.

Süper lig denince sadece futbol ligi aklınıza gelmesin. Konya futbolda da, diğer spor alanlarında da, her türlü sosyal ve kültürel etkinliklerinde de süper ligde olmayı hak eden bir şehirdir. Yazımın başında belirttiğim gibi bu şehrin kültürünü, dokusunu, yapısını sevdiğim gibi sporunu da seviyorum.

Konya bir zamanlar bisiklet sporunda dünya çapında şampiyonlar yetiştiren şehirdi. Boksta, güreşte, taekwondoda ve diğer bazı spor dallarında adından hep söz ettirdi.  Futbolda yıllardır süper ligde oynayan takımı mevcut. Ligi üçüncü sırada bitirdiği, Avrupa kupalarında başarılar elde ettiği yıllar oldu. Konya hangi dalda başarı göstermişse sevindik, başarısız olduğu dönemlerde de üzüldük.   

Bu şehrin her şeyini sevdiğim gibi, futbolda Konya’yı temsil eden Konyaspor’u da seviyorum, başarılı olmasını istiyorum ve bu takımın güzel Konya’mızın güzelliklerle dolu sesini tüm dünyaya duyurmasını istiyorum. İşte bunun içindir ki, yıllarca Konya kültürüne yön veren görevlerde bulunmuş bir kişi olarak yazılarımda sosyal ve kültürel faaliyetlere yer verdiğim gibi, Konya’yı futbolda temsil eden Konyaspor’la ilgili de zaman zaman da olsa yazılar yazıyorum, paylaşımlar yapıyorum. Zira Konyaspor’u desteklemek, Konya’yı desteklemek demektir. Bir Konyalı ve Konyacı olarak Konya’nın her türlü faaliyetine destek olmanın üzerimize düşen bir görev olduğuna inanıyorum.

Futbol deyince, bazı büyüklerimiz futbolu her türlü pisliğin, çirkinliğin icra edildiği bir alan olarak görmektedirler. Doğrudur. Doğrudur ama her alanda bazı güzelliklerin ortaya konulduğu gibi futbolda da güzelliklerin yaşatılması ve ülkemize bu alanda da örnek faaliyetler ortaya konulması mümkündür.

Futbola alışmış olan ve kendini bu spora kaptırmış olan gençlerimize düşman olmak yerine onları bu alanda da boş ve yalnız bırakmayarak, aynı anda manevi eğitimlerini de sürdürmek gerekmez mi?  Bir zamanlar tiyatroya, sinemaya düşman olan insanımız, düşmanlık yerine kendi değerlerimize uygun tiyatro ve sinema faaliyetlerini desteklemiş olsalardı bugün kültürel alanda zirvede olur, kaybettiğimiz nice gençlerimizi kazanmış olurduk.

Futbolda da aynı şeyi yaşıyoruz. Ne kadar düşmanlık yaparsak yapalım bu büyük fırtınanın önüne geçemeyiz. Öyle ise futbolla kaynaşmış olan gençlerimizi olduğu gibi kabul ederek onları kazanmanın yollarını açmalıyız. Futbolu çirkinliklerden arındırıp, güzelliklerle buluşturmak ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Konya bunun merkezi olmaya aday bir Anadolu şehri, Konyaspor bu güzelliği sergileyecek bir Anadolu takımıdır. Bu güzelliği büyütmek, genişletmek varken yok etmeyelim.

Konyaspor, bu şehrin sporunda önemli bir rol oynayan güzide bir takımımızdır. Konyaspor’un süper ligde ve Avrupa kupalarında yer edinmesi, bu şehrin sesinin tüm dünyada duyulması demektir. Futbol artık sadece bir top oyunundan ibaret değildir. Futbol, şehirlerin ismi ile birlikte kültürünü de dünyaya duyuran bir araç haline gelmiştir.

Futbolda Türkiye Süper Liginin son haftasına geldiğimiz noktada Konya’mızın tek takımı Konyaspor ligde kalma mücadelesi veriyor. Pazar günü Galatasaray ile oynanacak maç sonunda Konyaspor’un kaderi belli olacak. Ya en az 1 puan alarak süper ligde kalacak veya yenilirse ve de rakipleri galip gelirse bir alt lige düşecektir.

Şampiyonun kim olacağı da Konya’da belli olacak. Galatasaray, Konyaspor’dan alacağı en az 1 puanla şampiyon olacak, Konyaspor’a yenilmesi halinde de Fenerbahçe şampiyon olacaktır. Konyaspor, kimin şampiyon olacağına bakmadan önce 3 puan için bu mümkün olmazsa da mutlaka 1 puan almak için mücadele edecektir. Konyaspor’umuzun başarılı olacağına ve süper ligde kalacağına inancım tamdır. Tüm gönlümle futbolcularımıza başarılar diliyorum.

Bu arada şunu da ilave etmeliyim. Konyalı olduğu halde, İstanbul takımlarından herhangi birisine gönül verenlerin o takımla yapılan maçlarda kendi şehirlerinin takımı olan Konyaspor’u değil de tutmuş oldukları İstanbul takımını desteklemelerini fazlasıyla yadırgıyorum. Konyalı olmak bu değildir. Konyalı olmak Konya’yı her zaman ve her şeyiyle sevmek demektir. Galatasaray maçında da genelde Galatasaray’ı destekleyen Konyalı taraftarlardan Konyaspor’un yanında olmalarını bekliyorum. Konyaspor’un yanında olmamak, Konya’nın takımının düşmesini istemek demektir ki bu asla kabul edilemez.   

Konya her alanda olduğu gibi futbolda da süper ligde olmalıdır. Konya’nın yeri her alanda süper ligdir. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.