Baştan sona bir feyz, rahmet ve bereket mevsimi olan  iradeleri güçlendiren oruç, cömertliği, ikramı ve paylaşmayı öğreten iftar, ibadetin neşe ve coşkusunu bütün topluma yayan teravih, hayır ve bereketin ne olduğunu gösteren sahur, bütün bu yüksek değerlerin manevi dünyamızı kuşattığı Kadir Gecesi, akıl ve gönülleri manevi bir atmosferde zirveye taşıyan ve dinî duygunun kolektif olarak paylaşılmasını sağlayan hatim ve mukabeleler, toplumun sosyal yaralarını saran zekât ve fitreler, toplumun birlik ve beraberliğini pekiştiren bayram ile ramazan ayı, ferdi hayatta dindarlığın, sosyal hayatta dayanışma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşanmasına ve Müslümanlar olarak arınma ve yenilenme bilincimizin tazelenmesine ve nefislerimizin eğitilmesine vesile olaral elveda ediyor...

Ramazan ayının belirgin özelliklerinden birkisi de Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasıdır. Öyle ki ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun...” (Bakara, 185)

Ramazan ayı acaba bizde değişiklikler yaptı mı? Bizi değiştirdi mi? Buna bakmak lazımdır. Mesela sabır katsayısını artırdı mı? Duygularımızı inceltti mi? Merhamet ve yardımlaşma duygularımızı geliştirdi mi? Şu dünya üzerinde bizden başka varlıkların yaşadığını da hatırlamamıza vesile oldu mu?

Kan ve gözyaşının hüküm sürdüğü İslam ülkelerindeki kardeşlerimizin acısını paylaştık mı? Aynı durumlara düşmemek için içte ve dışta kardeşliğimizi pekiştirmek gerektiğini düşündük mü? Küçük problemleri bir kenara bırakarak birlik ve beraliğin ne kadar önemli olduğunun farkına varabildik mi?

Ömür sermayemizden bir ayın daha düşüldüğü bir aydayız. Sermayesi eriyen adam nasıl telaşa düşerse bizde kalan ömrümüzü en güzel şekilde değerlendirmek için Ramazanları, bayramı ve diğer zamanlarımızı değerlendirmeliyiz. Nefeslerimizn sayılı olduğunu bilmeliyiz.

Ramazan ayının güzelliklerinden ve hayatımıza getirdiklerinden birisi de mali yardımlaşma ve dayanışma boyutudur. Bu ayda asıl verilmesi gereken, aslı fıtır sadakası olan fitredir. Fitre, ramazan ayında bayram namazı vaktine kadar, fakirlere verilmesi gereken bir sadaka türüdür. Basit ve az olarak görülse de fitre, fakirlerin ve yoksulların, bayramı diğer insanlarla aynı coşku ve atmosferde olmasa bile, önemli ölçüde onların moral dünyalarını yükseltmekte ve bayram coşkusu yaşamalarını sağlamaktadır. Zira verilen fitreler, fakir, yoksul, öksüz ve yetimlerin o küçücük dünyalarında bir canlılık ve neşe meydana getirmektedir. Böylece onlar da diğer insanlarla beraber bayramın getirdiği güzelliğe ve coşku atmosferine katılmaya çalışmaktadırlar. Çevremizdeki yerli-yabancı öksüz ve yetimleri  unutmamalı, sevindirmeli, yaralarına az da olsa merhem olmalıyız. 

Analar, babalar,dedeler,nineler yanınıza bayramda bol bol hediye alın, çocuklarınızı, torunlarınızı sevindiriniz. Büyükler bayramların farkındalığını maddi-manevi ödüllerle göstermelidirler.

Hocalarımız bayram vazlarında cemaati müjdelemeli, yumuşak konuşmalı, camiyle, cemaatle bağlantısını Ramazandan sonrada devam ettirecek konuşmalar yapılmalıdır.

   Bir başka ifadeyle Ramazan ayı, en çok hayır ve yardımların yapıldığı aydır.

Ramazan ayı bayramla son bulmaktadır. Başlangıcından sonuna kadar güzelliklerin yaşandığı ve her türlü ibadet ve taatın hayata geçirildiği, hayır ve yardımların yapıldığı ayın sonunda insanları huzur, mutluluk ve sevinç hâli beklemektedir. Ay boyunca sahurlara kalkılmış, oruçlar tutulmuş, iftarlar yapılmış, teravihler kılınmış, hatimler ve duaları yapılmış, zekat, sadaka ve fitreler verilmiş, evler, bahçeler temizlenmiş, her şeyden önce ruhlar ve gönüller arındırılmış, kötü alışkanlıklar terk edilmiş, iyi ve güzel davranışlar hayat tarzı haline getirilmiş ve fıtrata uygun yaşama bir ideal olarak zihin ve gönüllere kodlanmış bir ruh haliyle bayram namazlarına gidilmiştir.

Bayram namazı kılındıktan sonra, başta imam ve müezzin olmak üzere herkesle bayramlaşılmış, dargınlar barışmış, toplumsal kardeşlik atmosferi oluşmuş bir ortamda bayram havası yaşanmaktadır. Ramazan Bayramı'nda, camiden çıkıldıktan sonra insanlar ailelerinin yanlarına giderek onlarla bayramlaşırlar ve birlikte yemekler yenilir. Daha sonra komşular, akrabalar ve tanıdık -tanımadık hemen herkesle bayramlaşma süreci başlar. Bu süreç birey ve toplum açısından coşkunun ve mutluluğun zirve yaptığı zaman dilimleridir. Aynı zamanda toplumsal barış ve huzurun en yoğun yaşandığı anlardır.
Ramazanı ramazan gibi geçirenler için bayram gibi bayram zamanı. Orucu oruç gibi tutanların reyyan kapısından giriş zamanı. Evvelinde rahmete, ortasında mağfirete ulaşıp sonunda ise cehennemden azat olanların bayramı...

Bayram sabahına erişen kardeşlerim! Bu vakit dua vaktidir. Bu vakit Rabbimize yönelme vaktidir. Kendimiz, ailemiz, milletimiz ve tüm Müslüman kardeşlerimiz için af ve mağfiret, bolluk ve bereket, birlik ve dirlik, zulümden kurtuluş isteme vaktidir.

Dindarlık sadece namaz kılmamız, oruç tutmamızla, zekat verip hacca gitmemizle gerçekleşmez. Bunlarla beraber diğer emirlere uymakla yasaklardan kaçmakla, güzel ahlaklı olmakladır.

Savm-u salât hac ile sanma biter zahid işin,
İnsan-ı Kamil olmaya, lazım olan irfan imiş...

Ramazan ibadeti ahlak haline getirip bir daha bırakmama bilincinin kazanılması gereken bir aydır. Yoksa ibadeti belli bir aya sıkıştırma ayı değildir Ramazan. Hicr süresi 99. Ayet bize ibadette devamlılığı esas almamızı hatırlatıyor.

“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr, 15/99)

“Onlar ki, (kurtuluşa erenler) namazlarını kılmağa devam ederler.” (Müminun, 23/9)

Ramazanda ibadetlerimizi ahlak haline getirmeye çaba gösterdik. Rabbimizin yasaklarından kaçınmaya çalıştık. Artık bu hali tüm yıla yaymamız gerekmektedir. Her ayımız Ramazan, her günümüz Kadir, her gördüğümüzü Hızır bilme şuurunun canlı tutmamız gerekmektedir. Böylece dünyadan huzurla ayrılacağız. Üzülenlerden değil, sevinenlerden olacağız. Rabbim! Cümlemizi Cennet ve Cemelullah ile sevinenlerden eylesin.

Peygamberimiz Ramazan ve Kurban dışında mü'minin beş bayramının daha olduğunu söylüyor:
1. Günah işlemeden geçirdiği her gün,
2. Şahadet getirerek bu dünyadan ayrıldığı gün
3. Sırat köprüsünü kolayca geçtiği gün
4. Cennete girdiği gün
5. Allah'ın cemalini gördüğü gün
Rabbim dünyevi bayramlarla bizleri mesrur ettiği gibi, uhrevî bayramlarla da mesrûr ve mesut eylesin.

Yüce dinimiz İslam; Mü'minler arasında herhangi bir konuda ihtilaf olabileceğini kabul ederek geçerli saymış, ancak bu halin üç günü geçmemesini emretmiştir.
Allah Rasulü şöyle buyuruyor: 
“Bir kişinin, kardeşini üç günden fazla küs bırakması helal değildir. İki mümin karşılaştıkları zaman, birisi yüzünü şu tarafa, öbürü öte tarafa çevirir. Hâlbuki bu ikisinin hayırlısı önce selam vermeye başlayandır.”  
Yine bugün yapacağımız şeylerden birisi uzak olsun yakın olsun akraba ziyareti. Buna sıla-i rahim deniyor. Sıla-i rahimde bulunmak akrabalar arasındaki sevgi bağını güçlendirir. Dargınlıkları sona erdirir. Sıkıntıları ve sevinçleri paylaştırır. Sıkıntılar paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça çoğalır. Özellikle yaşlılar devamlı ziyaret edilmeyi bekler. İşte bunlar, sıla-i rahimde bulunmanın güzel taraflarıdır.

     Allah Rasulü:“Rızkının artrması (bollaşması) ve ecelinin geciktirilmesi kimi sevindirecekse akrabalık bağını kuvvetlendirsin” buyurdu. 
Ve yine bugün yapılması gücümüz nisbetinde misafire ikramdır. Çocukları, güçsüzleri ve fakirleri sevindirmektir. Güler yüzlü olmaktır.

Peygamberimizin ve ashabının kabir ziyareti bizim için örnektir. Kabirleri ziyaret ederek ölülerimiz için dua etmemiz ve onlar için Allah'tan af ve mağfiret dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çeki düzen vermeleri için yararlıdır. İşte bayramlarda ölüleri de ziyaret ederek onlara dua etmemiz güzel bir İslâmî gelenektir, bunu da yapmalıyız. Geçen yıl Ramazan-ı şerifi idarak eden niceleri bu bayrama ulaşamadı. Teffekkür etmeliyiz.

  Bugün bayram...  Bugün Müslüman olduğumuzdan dolayı Rabbimize hamd etme, Müslümanlığımızın gerekliliğini yerine getirme vaktidir. Bu şuurla siz kıymetli kardeşlerimin Ramazan Bayramını tebrik ediyor, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını, zulüm altında olan kardeşlerimizin zulümden kurtulmalarını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Dünya Müslümanlarının birlik ve beraberlik içinde olduğu günlere ulaşması, zulümden kurtulması için kavli ve fiili dualar edelim.

Bayramlar toplumu oluşturan ferdleri, birbirleriyle kaynaştırarak millî birlik ve bütünlüğün sağlanmasında etkili olur. Böyle Allah'a karşı görevlerini kusursuz yapmaya çalışan, birbirini seven, sayan ve birbirinin haklarını gözeten kimseleri Allah'ın rahmeti kuşatır. Çünkü Allah sonsuz rahmet sahibidir. Bu duygularla hepinizin bayramını kutluyor daha nice bayramlara sağlıkla bizi eriştirmesini, bu mutlu bayramın aziz milletimiz için kardeşliğe, birlik ve bütünlüğe, refah ve mutluluğa vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum. Âmin.

  Sizleri ve Tüm Müslümanları Allah'a emanet ediyorum. Hayırlı bayramlar...