Kanser ve akıllı ilaç teknolojileri üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Dr. Gözde Koygun, çalışma hayatındaki başarı öyküsünü anlattı. Aynı zamanda Konya’daki çoğu üniversiteyle yaptığı sanayi- üniversite birliği projeleriyle tanınan Koygun, sanayi gibi bir alanda nasıl kabul gördüğünü ve karşılaştığı zorlukları aktardı. Koygun, “İyi ve kötü insanlar, size engel olmak isteyenler olacaktır. Ancak ben istedim ve hiçbir maddi destek olmaksızın başardım. Kadın isterse tüm yüküne rağmen kariyer basamaklarını teker teker tırmanır.” ifadelerini kullandı.

2-1-54

Palas  Müzesi tarihe ışık tutuyor Palas Müzesi tarihe ışık tutuyor

Sizi tanıyabilir miyiz?

Gözde Koygun. Ankara doğumluyum, 34 yaşındayım. 2013 yılından beri Konya’dayım. Biyokimya, kimya ve genetik mühendisliği olmak üzere 3 lisans mezunuyum. Lisanslarımı 5 buçuk yıl gibi kısa bir sürede, Amerika’da tamamladım. Nano teknoloji ve ileri malzemeler alanında yüksek lisans ve doktoramı tamamladım. Doktora tezimde kanser, akıllı ilaç gelişimi üzerine çalışmalar yaptım ve bu süreci Avrupa, Amerika ve Japonya’dan ödüllerle tamamladım.

Kariyerinize neden üniversitede devam etmediniz?

Akademisyen olmayı çok istiyordum ancak üniversitede gördüğüm mobbing dolayısıyla üniversiteden ayrılmak durumunda kaldım. İlaç sektöründe geliştirdiğim kitler oldu ancak ilaç sektörü de büyük ar-ge ve yatırım isteyen bir bölüm olduğu için kendini sanayi- üniversite iş birliği içerisinde buldum. Sanayide birçok ürün geliştirerek sanayilerdeki sorunlara çözümler bulmaya çalıştım. Bir süre sonra sanayideki insanlar bana o kadar alıştı ki, alanım olmayan sorunlarda da o konunun uzmanı bir hocayla görüşerek dertlerine çare aramaya başladık. Bu konuda yaptığımız danışmanlıklarla yüksek lisans ve doktora sürecinde 32 farklı proje yürüttüm. Nano-teknoloji ve ileri malzemeler alanındaki eğitimimde de yine Konya’daki üniversite iş birlikleriyle projeler yaptık.

2-2-56

Kendinizi nasıl ticaretin içinde buldunuz?

Sanayi-üniversite ortak çalışmalarında elde ettiğim başarı sonrası zihnimde ‘neden ticarete atılmıyorum’ fikri oluştu. Akademik kariyerimde yaşadığım zorlukları da düşününce kendi işimi yapmaya karar verdim ve nano malzeme sentezlemeye başladım. Savunma sanayinden ilaç sektörüne kadar çok farklı sektörlerde kullanılan bu malzeme, batarya ve güneş pili içeriğine kadar birçok maddede kullanılabiliyor. Bu kapsamda Haziran 2022 yılı itibariyle iş yerimi açmış oldum.

2-4-60

GELİŞTİRDİĞİ MALZEME, EMİSYONU SIFIRA İNDİRECEK

Geliştirdiğiniz bazı ürünlerden bahseder misiniz?

Karbon emisyonuna sebep olan asfalt ve betona sürdürülebilirlik kazandırarak Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarıyla bir malzeme geliştirdim ve böylelikle asfalt ve betonun içerisine giren malzeme, emisyonu sıfırlıyor. Sessiz asfalt olarak kullanılırken sıcak asfalt, ılık olarak kullanılıyor ve enerji maliyetini düşürürken aynı zamanda malzemenin ömrünü de 10 yıl kadar uzatıyor. İklime göre optimize edilerek şehrin koşullarına göre de farklı asfalt kullanılabiliyor. Çevreci malzemelerin daha da önem kazandığı günümüzde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 4 birimi projemizi takip ediyor olması çok kıymetli. Konya’da verilen 2.5 kilometre yolda saha uygulaması yapacağız. Yerli, milli olduğu için ayrıca gurur duyuyorum. Bu çalışmayı yurt dışında da sunma imkânım oldu ve İngiltere’yle bir protokol imzaladık. Türkiye’de ilk saha çalışmaları tamamlandıktan sonra İngiltere’de de kullanılacak.

Aynı zamanda batarya ve enerji alanında ürettiğim farklı bir kimyasalı Çin’de bir grupla paylaşmam sonucu Çin’de düzenlenecek bir fuara konuşmacı olarak davet edildim.

2-7-55

15 YILLIK EMEĞE 15 DAKİKA BİÇTİLER!

Ailenizden ya da yakınlarınızdan maddi bir destek almış mıydınız bu süreçte?

Yok, girişimci olduğum için tamamen kendi çabalarımla ve maddi destek olmaksızın, zorlu süreçler atlatarak böyle bir konum elde ettim. Bu süreçte birçok yatırımcıyla görüşmek durumunda kaldım. 15 yıldır verdiğim emeği, 15 dakikalık zaman dilimine sığdırarak insanlara doğru bir şekilde ifade etmek zorundaydım ve insanlar bu işe para harcayacakları için ticari gözle bakıyorlardı. Bu süreçte yaptığım işin ticari boyutu üzerinde durdum ve çok güzel deneyimler elde ettim.  

IMG_0522

Çalışma prensibinizden de bahseder misiniz?

Çok disiplinli olduğumu söylerler. Dakiğim ve zaman yönetimimin çok iyi olduğunu düşünürüm. Evdeki bütün işlerimi kendim hallederim; diğer işlerimi de sıkışmadan halletmeye çalışırım. Pratiğimdir ve aklıma koyduğum şeyi yaparım ancak yapamayacağım bir şeyse üzerinde daha fazla durmam. Aklımda bir iş varsa zaten uyumam ve gece hallederim. Eşim çok realist, sanırım onun bakış açısı sebebiyle ben de işlere gerçekçi pencereden bakmaya çalışırım.

İnsanların tecrübelerini dinlemeyi ve onlardan feyz almayı da seven biriyim. Tecrübe edinmek için illa yaşamaya gerek yok. Bunu çok güzel başardığımı düşünüyorum. Hala da çalışmaya ve yeni şeyler öğrenmeye çabalarım.

‘GAYEMİZ HAYATLARA DOKUNMAK’

Aynı zamanda İnovatif İş Kadınları ve Gençlik Derneği (İNKAD) kurucusu olarak dernekten ve sosyal yaşantınızdan da bahseder misiniz?

Sosyal hayatta da çocukluk yıllarından beri çok aktif bir insan oldum ve insanlara yardımcı olmayı hep çok sevdim. Amerika’da kaldığım sürede de gelen Türklerden sorumluydum ve Türk kültürünü tanıtmak için bir dernek kurdum. Sosyallik, bende her zaman vardı.

İNKAD’ın kuruluşundan bahsedecek olursak; eğitim hayatım devam ederken okullara giderek nano-teknolojinin ne olduğunu çocuklara anlatıyordum. Bu sayede TÜBİTAK gibi projelere destek oluyordum. Her geçen gün ilgilendiğim öğrenci sayısı artmaya başladı ve yakınlarım bir dernek kurmamı tavsiye ettiler. 2020 yılı itibariyle de derneğimizi kurmuş olduk. Derneği kurmamızdaki amaç; çok fazla üye olsun ya da herkes duysun değil; bize katılan hanımlar başarılı olsun, aktif olarak eğitim ve programlarımıza devam edelim düşüncesiydi. Biz burada aile gibiyiz ve etkinliklerimizle kendimizi geliştirmeye, üyelerimize yeni kapılar aralamaya çalışıyoruz.

İş dünyası haricinde böyle bir dernekte bulunmak, bana da sosyal hayatta çok güzel tecrübe sağladı. Hem hayatlara dokunuyorum hem bilgi ediniyorum.

2-5-54

Peki başka STK üyeliğiniz var mı; dernek ve iş yaşantısından artan zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

İNKAD haricinde BÜSAD’da yönetim kurulundayım ve sanayide savunma ve medikal teknolojileri üzerine dayalı firmalarla, yurt dışında üretilen malzemeleri ‘yapabilir miyiz’ diye inceliyoruz. Ülkemizin dertleriyle dertlenen insanlara ihtiyaç var. Böyle olursak ilerleriz. Bu şekilde orada da çalışmalara devam ediyoruz.

Hobi olarak yürümeyi çok seviyorum. Yürüyünce deşarj olduğumu hissediyorum. Çini yapmayı ve görsel şeylerle ilgilenmeyi çok seviyorum. Daha önce gelin çiçekleri yapıyordum, dernek bahçesindeki duvarlara çizimleri biz yaptık. Yemek yapmayı ve misafir ağırlamayı çok severim. Kafamı dinginleştirecek şeyleri seviyorum.

‘OKUN HEDEFE GİDİP GİTMEDİĞİNE BAKARIM’

Kadın olarak zorlandığınız noktalar oldu mu, bu konuma gelmenizde borçlu olduğunuz özelliğinizin ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Tabii olmaz mı! Sana inanmayanların yanında bir de art niyetli insanlar da karşımıza çıkıyor. Ortamda ben yokmuşum gibi davranıp ayağıma basanlar oldu ama ben her zaman tavrımı korudum ve bakışımla, sözlerimle belli ettim. Kim olursa olsun, kendimi ifade etmekten hiçbir zaman çekinmedim. Bunu, karşımdakini kırmadan ama kendimi de ezdirmeden yapmaya çalıştım. Bu yüzden sözü dinlenen biri haline geldiğim kanaatindeyim.

Oğlum çok küçük olduğu için gittiğim yerlere beraber gittiğimizde ‘ne işin var, çocuğunu büyüt’ yorumlarıyla da karşılaştım; ‘ne güzel hocam çocuğunuzla mı geldiniz’ diyenlerle de rastlaştım. Ancak olumsuz yorumlardan hiçbir zaman etkilenmedim. Yalnızca o insanlarla aynı hayat paralelinde olmadığımı düşündüm. Benim için asıl olan, attığım okun hedefe gidip gitmediğidir.

2-8-50

‘DOĞUMA 4 GÜN KALA, PROJE SUNMAYA GİTTİM’

Ancak bazı sektörlere baktığımızda kadınların daha geri planda kaldığını görüyoruz. Siz de sanayi ve üretim gibi bir sektörde ön saflarda yer alıyorsunuz. Diğer kadınlara bir mesaj vermek ister misiniz?

Herkes sevdiği işi yapmalı ki; sevdiğiniz işi yaptığınız zaman zorluklarla mücadele etme enerjiniz artıyor. Ben savunma sanayi gibi genellikle erkeklerin yoğun olduğu bir sektörde çalışıyorum ve yumuşak huylu biri olduğum için ilk zamanlar beni kabullenmeleri uzun sürdü. Ancak insanlar senin başarabildiğini görünce seni kabulleniyorlar ve artık ‘Bizim kız’ demeye başladılar. Emek olmadan hiçbir şeyin olmayacağını bilsinler ve hiçbir zorluğu kendilerine ‘bahane’ olarak görmesinler. 

Ben doğumuma 4 gün kala, bakanlıkta proje sunmaya gittim. Şu anda çocuğum var ve bunlar hayatın akışı, olağan şeyler. Biz erkeklere göre daha girifti düşünüyoruz ve ev ilerini hallederken aynı zamanda kariyer noktasında ya da farklı konulara da yönelebiliyoruz. Bir kadın isterse zor koşullarda da başarıya ulaşabilir; ailesine ve eşine de istediği şeyi doğru hamlelerle kabul ettirebilir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN 

Editör: Birkan Bakay