7 Haziran 2015 genel seçiminin ardından şüphesiz en fazla tartışılan ve konuşulan parti MHP oldu.

Seçimin ardından 4 partili Meclis içinde gözler MHP'ye çevrildi, tüm politikalar MHP üzerinden yürütülmeye çalışıldı.

Fakat MHP üzerinden yapılan politikalar hedefine ulaşmadı.

Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sezgilerine güvenerek temkinli tutumu ve parti içinde farklı seslere izin vermemesi bu noktada önemli rol oynadı.

Gelinen süreçte yapılmak istenen oyunları bozdu; Sayın Bahçeli.

Peki, Sayın Bahçeli, doğru bir siyaset mi yürüttü?

MHP'nin 40 küsur yıllık geçmişine baktığımızda yürüttüğü siyasetin doğruluğu ortaya çıkar.

Bir kere MHP, hiçbir zaman bölücülerle aynı masada olamayacağı gibi bölücülere destek verilmesini de hoş karşılamaz.

Nitekim AK Parti karşıtı çevrenin, "AK Parti'yi ne pahasına olursa olsun devirmeliyiz" düşüncesi neticesinde ortaya çıkan tablo karşısında MHP'yi kendi yanlarına çekme yolları hayalperestlikten başka bir şey değildi.

CHP-MHP-HDP'yi içine alan yüzde 60'lık blok da laf-ı güzaftan öteye gitmeyen söylemlerdi.

HDP'nin olduğu bir koalisyonda MHP'nin bulunması tüm dava geçmişine ihanettir. Böyle bir ihanete bırakın Sayın Bahçeli'yi hiçbir milliyetçi-ülkücü insan rıza gösteremez.

CHP ve HDP'nin Meclis Başkanlığı seçimine kadar yüzde 60 bloktan bahsetmesi işte bu anlamda olmayacak duaya amin demekti.

Meclis seçiminde MHP, Cumhurbaşkanı Adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday göstermiş, sonuna kadar arkasında durmuştur.

Oysa CHP, MHP ile ortak çıkardığı çatı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu desteklemek yerine Deniz Baykal'ı aday göstermiştir.

Burada da Sayın Bahçeli bir oyunu bozmuştur.

CHP'nin bir emrivaki ile MHP ve HDP'yi bir araya getirip Meclis Başkanlığı'nı ve AK Parti ile koalisyonu garantiye alma hesabı tutmadı.

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimin hemen ardından Baykal'la görüşmesinin ardından çıkan, Baykal- Erdoğan pazarlığı haberleri MHP'de soru işaretlerine neden olmuştur.

Eğer MHP, Baykal'ı destekleseydi doğrudan iddia edilen ve HDP'nin de içinde olduğu yüzde 60'lık blok içinde yer alıp, siyasi varlığı büyük tehlikeye girecekti.

MHP, Baykal'a destek verseydi şimdi yapıldığı gibi tersinden karalanacaktı. Solun hatta bölücülerin koltuk değneği olmakla suçlanacaktı.

Sayın Bahçeli'nin temkinli, dirayetli ve ihtiyatlı duruşu neticesinde, bir anlamda AK Parti'nin de, "Bizi bitirmek için yüzde 60'lık blok oluşturdular ama güçleri yetmedi" hevesi kursaklarında kaldı.

Koalisyon görüşmelerinde MHP aynı ihtiyatlı tutumunu sergiledi. Gelişmelere göre adımını attı.

Sayın Bahçeli, seçim akşamında yaptığı gibi AK Parti-CHP ve istiyorlarsa HDP'yi içine alan koalisyon formülünü ifade etti.

Her iki durumda da iktidar da yer almayıp, ana muhalefet görevi yapacağını vurguladı.

Çünkü MHP 12 yıllık süreçte tüm politikalarını AK Parti üzerine kurmuş ve söylemlerini bu yönde kamuoyuna deklere etmiştir.

Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği gibi, "Kırmızı plaka..." hevesine kalıp bu söylemleri yok saymak köklü geçmişe sahip partiye yakışmazdı.

Koalisyon sürecindeki ilk görüşmede de Başbakan Ahmet Davutoğlu'na bu yönde açıklamalar yapılmıştı.

Nitekim görüşmeler CHP ile başlamış ancak gelinen süreçte her iki partinin de koalisyonla ilgili hiçbir şey konuşmadıkları liderlerin yaptığı açıklamalarla ortaya çıkmıştır.

CHP ile koalisyon görüşmeleri sona ermiş, ibre yeniden MHP'ye dönmüştür.

MHP Lideri Bahçeli, defaatle ifade ettiği gibi koalisyona tamamen kapalı olmadığını;

17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu'nun devam ettirilmesi,

Çözüm Süreci'nin tamamen bitmesi,

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasal sınırlar içinde kalması,

Anayasanın ilk 4 maddesinin değişmemesi...

Durumunda hükümet ortağı olabileceklerini aktarmıştır.

MHP'nin politikaları göz önüne alındığında haklı talepler olarak durmaktadır. Sırf koalisyonda hükümet ortağı olmak için hiçbir ön şart sürmeksizin "kırmızı plakalı" araca binmek MHP'yi çıkamayacağı bir uçuruma atmak olacaktı.

Onun için MHP'yi hükümetin kurulmasına engel olduğu gibi ifadeler kullanmak çok doğru olmayacaktır.

"Tabanlar aynı" gibi ifadelerin de doğruluk yanı yoktur. Seçim öncesinde MHP'ye en ağır lafları söyleyenler bu gün bu sonuca da tepki göstermemesi lazım...

Sözün kısası MHP'nin bir çizgisi, davası vardır.

Eleştirirken bu çizgi ve davaya dikkat etmek, ifadelerin mantıklığını ve doğruluğunu daha iyi ortaya koyacaktır...