Medicana Konya Hastanesi, ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nı unutmadı. Meme kanserine dikkat çekmek amacıyla tüm dünyada Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak kabul edilen ekim ayında, Medicana Konya Hastanesi’nde yapılan etkinlikle vatandaşlar bilgilendirildi; meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekildi. Konuyla ilgili bilgi veren Medicana Konya Hastanesi Radyoloji Bölümü Uzman Doktor Nesrin Atcı, özellikle aile öyküsü olan ve 40 yaşını doldurmuş kadınların muayeneleri aksatmaması gerektiğinin altını çizdi.

‘HASTALIK TANISINDA RADYOLOJİ BÜYÜK ÖNEME SAHİP’

Radyoloji bölümünün diğer branşlara göre daha geri planda gözükse de hastalıkların tanısında bu bölümün önemine değinen Dr. Atcı, radyolojinin diğer bölümlerle bir bütün halinde çalıştığını ve özellikle meme kanseri teşhisinde büyük bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Türkiye çapında Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) aracılığıyla kansere karşı erken tanı imkanının tüm vatandaşlara sunulduğunu ifade eden Atcı, “Türkiye'de meme kanseri taramaları ulusal olarak Sağlık Bakanlığı Halk sağlığı hizmetlerine bağlı KETEM birimlerinde yapılmakta olup 40 yaş üstü kadınların mamografiyle taranmasına olanak sağlıyor. Teşhisin gerekliliği doğrultusunda hastaların bize başvurmasıyla diğer adımların takibini yapıyoruz; aynı zamanda bu taramalar dışında da hasta takibi gerçekleştiriyoruz.” diye konuştu.

MEDİCANA

‘İLK KONTROLÜ HASTANIN KENDİSİNİN YAPMASI GEREKİR’

Meme kanseri şüphesinin, kişinin kendini muayene etmesiyle başladığını bildiren Atcı, vücuttaki değişimlerin yanı sıra aile hastalık öyküsünün de meme kanserinde son derece önemli olduğunu vurguladı. Kişinin kendini gözle ve elle muayene etmesiyle ilk muayenenin gerçekleşmesi gerektiğini bildiren Atcı, konuyla ilgili şunları söyledi: “İki meme arasında oransal olarak farklılık olup olmadığı kontrol edilmeli. Ele gelen ya da bir anda büyüyen bir kitlenin olup olmadığı, kanlı meme akıntısı kontrol edilmeli. Yaş aralığı ne olursa olsun bu tür durumlarda bir anormallik varsa hastaneye başvurulup meme ultrasonu yapılmalı.” Memede oluşan kitleyi etkileyen birtakım davranışların da olduğunu söyleyen Atcı, özellikle sütyenle uyuyan kadınlarda kitle oluşumunun daha fazla olduğunu aktararak, kadınları uyardı.

AİLE ÖYKÜSÜ VE YAŞA DİKKAT!

Küresel şeytanlar estetiğe özendiriyor! Küresel şeytanlar estetiğe özendiriyor!

Dr. Atcı, tüm kanser türlerinin erken teşhisine yönelik işleyişin ve belirlemelerin yıllar içerisinde olumlu olarak yol aldığını belirtirken bu kapsamda meme kanserine yönelik bilincin de vatandaşlarda oluşuğunu ifade etti. 40 yaşından sonra ve özellikle kadınların kanser taraması yaptırmasını muhakkak öneren Atcı, aile öyküsünde kanser olan kişilerin ise yaş fark etmeksizin düzenli taramadan geçmesi gerektiğini belirtti. Atcı, bu kapsamda, “Ailede, özellikle anne tarafında, anne, kız kardeş ya da teyzede meme kanseri teşhisi olmuşsa yaş ne olursa olsun hastanın yıllık ultrasonlarla kontrolleri yapılmalı. 40 yaşına gelmiş her kadın, tarama programına katılmasa bile herhangi bir hastanede ‘çağırılmadan’ 2 yılda bir mamografi ve ultrasonla gerekli tetkikleri yaptırması gerekiyor. Hiçbir şikayeti olmayan ancak testler sonucu genlerinde kanser geni pozitif olan hastalar olabiliyor. Bu hastalara da yıllık meme emarı öneriyoruz.” dedi.

‘IŞIN VERİLİRKEN İLK OLARAK HASTA SAĞLIĞI DÜŞÜNÜLÜR’

Kadınların mamografiye karşı olan olumsuz bakış açılarının kırılması gerektiğini ifade eden Atcı, mamografideki ışınların hastaya zarar vermeyecek derecede olduğunu belirtti. Atcı, bununla ilgili endişesi olan hastaları şu şekilde bilgilendirdi: “X zararlı ışınının olduğu düşünülerek mamografiden kaçan hastalarımız var ancak bu ışın uygulanırken, hastanın zarar görmemesi de düşünülerek çok çok düşük radyasyonda ışın hastanın göğsüne verilir. Yapılan çalışmalarda ve kullanılan cihazlarda hasta tedavi edilirken, hastanın sağlığı riske atılmaz. Bilinçli bir şekilde davranmak ve kaçmamak gerek.”

MEDİCANA 2

‘MUAYENEYE GELİRKEN DE DİKKAT EDİLMESİ GEREKİYOR’

Muayeneye gelen hastaların, mamografi çektirirken daha gerçekçi bir sonuca varılması adına birtakım dikkat etmesi gereken davranışlar olduğunu aktaran Atcı, adet olan kadınlarda en verimli sonucun adet bittikten hemen sonra mamografi çektirilerek elde edildiğini söyledi. Atcı, dikkat edilmesi gereken diğer hususlar hakkında şunları aktardı: “Gelmeden önce duş aldıktan sonra koltuk atına deodorant ya da parfüm gibi herhangi bir ürün sıkılmaması gerekiyor. Aksi halde deodorant ya parfümde bulunan kimyasal, sonuçlara yansıyarak bizleri yanıltabiliyor. Rol-on kullanımı da sürdüğümüz jelin kayganlığını engelliyor ve muayene zorlaşabiliyor.” şeklinde konuştu.

HACER CEYLAN

Editör: Birkan Bakay