Ekonomiden anlamam…

Ticareti bilmem…

Al sata, yani 3’e al, 5’e sat işleri benim işim değil…

Bu konuda yetenekli biri değilim…

Ticaret erbabı olsaydım, Mevlana Caddesinde halı, kilim, turistik eşya satan iyi kötü bir dükkanımız vardı, o dükkana sahip çıkardım…

Neyse…

Uzun hikaye…

Kendi kendimin patronu ya da bir başkasının patronu hiç olmadım…

Ancak, işçiliğin de, işçi çalıştırmanın da zorluklarını bilirim…

Bu konulara Fransız değilim…

Çünkü, gazeteci de olsam işçiyim…

212 Sayılı Kanuna göre “fikir işçisi”yiz…

Aslında hem “fikir” hem de “beden” olarak yıpranıyoruz…

Oturduğumuz yerden çalışmıyoruz…

Beden olarak da yıpranıyoruz…

İstisnalar hariç!

Arkadaşlarımızın hemen hemen yüzde 90’ı sahada…

Polis-adliye muhabiri, spor muhabiri, hastane muhabiri vs…

Şunu da atlamamak lazım; bizim meslekte branşlaşma diye bir şey kalmadı artık!

Bir muhabir hepsine yetişiyor…

Haber yazıp yazmaması önemli değil, resim çeksin yeter…

Örnekleri çok…

Şu da bir gerçek ki, alaylı da olsa, okullu da olsa üç kişinin yaptığı işi yapmalarına rağmen, asgari ücrete talim ediyorlar…

İletişimden mezun olmuşsa, zar zor bir iş bulmuşsa, asgari ücrette olsa maaşını alıyorsa ve 212’si de yatıyorsa, haline şükür ediyor…

Gazete sahiplerinin de kendilerine göre belli sıkıntıları var, onlar da bu durumdan çok mutlu değiller…

Trajlarının ve ilan gelirlerinin artmasını istemezler mi?

Elbette isterler…

Ama, onlar da çaresiz…

Ben sadece kendi sektörümüzü yazdım…

Bu ülkede asgari ücretle çalışan milyonlarca insan var…

Ve bu insanlara iş veren, aş veren binlerce iş yeri var…

Dolayısıyla hem alanı, hem de vereni ilgilendiren önemli bir konu…

Önümüzdeki, yani 2022’nin asgari ücretinin belirlenmesi için çalışmalara başlandığı haberleri çalınıyor kulaklarımıza…

Bugün itibarı ile asgari ücretli bir çalışanın eline geçen net para 2 bin 800 lira civarında…

Asgari ücretle çalışan kişi, evliyse ve kirada oturuyorsa, bu parayla nasıl geçinir anlamak mümkün değil…

Detayları, yani elektriği, suyu, doğal gazı, odunu, kömürü, eti, sütü yazmaya gerek bile yok…

Çünkü, işin içinden çıkmak kolay değil…

Aylık 280 dolarla, yani 2800 lirayla ayın sonunu görmek mümkün gibi durmuyor…

Avrupa’da yani Almanya, Fransa, Danimarka, Avusturya, Norveç gibi ülkelerde asgari ücret en az 1500-2000 dolar sanırım…

Zaman zaman onların bile seslerinin yükseldiği oluyor…

Yetiştiremiyoruz gibilerinden sokaklara döküldüklerini görüyoruz…

Bilemiyorum…

Ülkemizde 2022’nin asgari ücreti ne kadar olur?

“Şu kadar olur” öngörüsünde bulunmak çok zor…

Sadece şunu söyleyebilirim; ayın sonunu değil, 15’ini ya da 20’sini rahat bir şekilde görmek için 3 bin 500 ya da 4 bin lira olsa, öpüp başımıza koyalım…

Hayal gibi!

Kim bilir belki de olur…

Emekliler mi?

Onların durumu daha da vahim!

Yakın bir arkadaşım var, daha doğrusu çocukluk arkadaşım…

İki ana bir kuzudan oluşan toprak bir evde kirada oturuyor…

400 lira kira ödüyor…

Sobalı bir evde, emekliğinin tadını çıkarıyor!

2600 TL civarında emekli maaşı var…

Kentsel dönüşüm burnunun ucuna kadar gelmiş…

Ev sahibi “çık” derse, artık başını sokacağı ikinci bir toprak damlı ev yok mahallede…

Çünkü, “kentsel dönüşüm” denilen canavar, iki analı bir kuzulu toprak damlı evleri yedi bitirdi…

Mecburen kata çıkacak…

En az 1500 TL kira…

Emekli maaşı 2600 TL…

Nasıl olacak?

Emeklilerin işi, asgari ücretlilerden daha da zor…

Ne diyeceğimi şaşırdım…

Allah devletimize güç versin, devletimiz de emeklilere ve işçilere ayın sonunu görecekleri bir iyileştirmede bulunsun…

Dua etmekten başka diyecek lafım yok!