Depreme Hatay’daki evlerinde yakalanan Funda Atar ve ailesi, deprem ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Deprem anındaki şiddet ve sarsıntıyla bina kapılarının açılmadığını ifade eden Atar, “Tek sığınağımız Allah’tı. Öylece oturduk ve bitmesini bekledik. Çıktığımızda çocuklar acıktı. Deprem olmadan önceki gece yaptığım börekler, öyle bereketlendi ki sadece çocuklara değil, herkese yetti.” ifadelerine yer verdi.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Funda Atar. Aslen Hatay Antakyalıyım ancak İskenderun’da oturuyorum. 2 oğlum ve eşimle birlikte yaşıyoruz.

Siz depreme nerede yakalandınız, sonrasında olanları anlatır mısınız?

Oğlumun biri kalp hastası ve sabaha kadar uyumaz ve bizi de uyutmaz, az bir uykusu vardır. Akşamdan okuldaki çocuklar için oğlumla börek sarmıştık, oğlum ‘kızart’ diye ısrar edince börekleri de o gece kızartmıştım. O gün uyumam gerekiyor ama uyuyamıyordum. O 3 tepsi böreğin bereketlendiğine sonradan şahit olacaktık.

‘AÇAMADIĞIMIZ KAPI KENDİLİĞİNDEN AÇILDI’

Depreme 6 katlı binanın birinci katındaki evimizde yakalandık. Depremden dakikalar önce kuşumuz hiç olmadık bir kanat çırpmaya başladı, o sırada telefondan inşirah suresini okuyordum. Hafiften sallanmaya başladı, içimden ‘şimdi geçer’ diyorum ama geçmiyor. Eşimi, çocukları kaldırdım. O kadar şiddetliydi ki, onları uyandırırken sarsıntı beni geri attı. Dış kapıya gittik, kapı açılmadı. Balkonumuz demirle kaplıydı, o kapıyı açmaya çalıştık. Kilitli olmayan, sadece kapalı olan kapı o gece, depremde açılmadı. Baktık ki çıkamıyoruz; mutfakta masanın altına saklandık, çocuklara siper olduk. O saniyeler bitmedi. Duvarların kiremitleri üzerimize düştü, oğlumun ayağına da gelmiş. Deprem bittikten sonra açamadığımız o dış kapı kendiliğinden açıldı.

Engel tanımayan hayırsever! Engel tanımayan hayırsever!

‘AYAĞIMIZ ÇIPLAKTI ANCAK MONTUMUZ VARDI’

O geceyi dışarıda mı geçirdiniz?

Evet, şükür ki eşim mutfağa geçerken üzerimize battaniye almıştı, battaniye getirirken montlarımızı da almış. Ayağımız çıplaktı ancak montumuz vardı. O soğuğu, yağmuru iliklerimize kadar hissettik. Aracımız vardı, çocuklar başta olmak üzere alabildiğimiz kadar kişiyi araca alarak o geceyi öyle geçirdik. Yalnızca biz değil, herkes aynısını yaptı. O gün, sabah olmadı; gün ağarmadı.  

BÖREĞE BEREKET YAĞDI!

Kaç gün bölgede kaldınız?

Zaten sürekli sevdiklerimizi aramaya, onlardan haber almaya çalıştık. Benim kayınvalidem ile kayınbabam yatalak. Onlara görümcem bakıyordu, o da bırakıp gitti. Mecburen eşim de annesi gilin yanına gitti. İçeri girip ihtiyaçlarını karşılayıp tekrar çıkıyordu. Dışarı çıkaramıyorduk çünkü soğuk, içeride duramıyor çünkü yıkılabilir. Aslında depremde ölüme en yakın hissedenlerden biri kayınvalidem ile kayınbabamdı. Bina yıkılsa hiçbir şey yapamayacaklardı. Eşim evin önünden ayrılmadı. Onu gören askerler ‘Burası yıkılabilir, burada ne işin var’ dediler. Eşim durumu anlatınca yemek getirmişler ve beraber yukarı da çıkmışlar.

Biz de kız kardeşime ulaşmak için yollara düştük ancak çocuklarım şahit olmaması gereken, psikolojilerinin kaldıramayacağı görüntülere şahitlik ettiler. Aynı şehir içinde kız kardeşime gidemedim. Yıkılmayan yer kalmamıştı. Yardım çığlıklarına duyarsız kalamadık, çocuklarım bile yardım etmeye çalıştı. Daha sonra birisi gelip, ‘Boşuna uğraşmayın, sizin gücünüzün yeteceği bir şey değil. Çocuklarınızı alın ve gidin.’ dedi. Benim istediğim ikinci günden bölgeyi terk etmekti ancak kayınvalidem ile kayınbabamı bırakamadım. Bir hafta boyunca ölüm korkusuyla onlar içeride yaşarken bizler de dışarıdaydık.

Kendi binamızın önündeki konteynerde kaldık. Tabi çocuklar acıkıyor, yemek için evden börekleri çıkardık. O gün o böreklere bereket yağdı. Sadece çocuklar için çıkardığımız börekler bitmek bilmedi, herkese yetti. Dağıtıyoruz, bitmiyor. Bu olaya hayret etmiştik.

Konya’ya gelmeye nasıl karar verdiniz?

13 Şubat’ta kayınvalidem ve kayınbabam Konya’daki yoğun bakımevine getirildi. Onlar buraya yerleştirildikten sonra da bizler yer bulabilme umuduyla yola çıktık. AFAD bizi ilk olarak Kadınhanı ilçesine yerleştirdi. Kayınvalidemlerin durumu sebebiyle ve zaten oğlumun biri kalp hastası, onun tedavi sürecinden dolayı merkeze gidip gelmemiz zor olacaktı. Yurt müdüründen rica ederek Konya merkezde bir yurda yerleştirildik.

Peki kaybınız ya da yaralı yakınınız var mı?

Konya’ya geldikten 2 gün sonra kalp krizinden kayınvalidem vefat etti. Depremde amcamızın oğlu, eşi ve çocukları vefat etti. Uzak akrabalardan, aile dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan kaybımız çok. Bazılarının naaşlarına da ulaşılamadı. Kıyamet gibi bir şeydi. Depremdi diyemiyorum.

Yaşadıklarımız o kadar içimize işlemiş ki, oğlum bazen uykudan kalkıp ‘anne biri bağırıyor’ diyor. Rabbim kimseye yaşatmasın, gerçekten çok zor bir süreç. Hala bitmiş değil.

Başınız sağ olsun. Teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN

Editör: Hacer Ceylan