Son dönemde uyuşturucu madde bağımlılığı ve özellikle adına bonzai denilen kimyasal madde ile alakalı çok sayıda haber işitir olduk. 

Bu da demek oluyor ki, zehir tacirleri iş başında... İşlerini de çok iyi takip ediyorlar. Henüz 13-14 yaşlarında olan gençlerin bu uyuşturucu maddeleri kullandıktan sonra kendilerinden nasıl geçtiklerini, kontrollerini nasıl kaybettiklerini endişe dolu gözlerle izliyoruz.

Bazıları da o kimyasalların vücuda uyguladığı tepkimeyi kaldıramayarak, hayatlarını kaybediyor.

Yeni eğitim öğretim yılının açıldığı bu dönemde öğrenciler bu zehir tacirleri için açık pazar haline geldi. Konya'da çok şükür diğer bazı illerdeki kadar ciddi vakalara rastlanmış değil. Ama bu yaşanmayacağı anlamına da gelmez.

İnsan sağlığını hiçe sayarak zehir tüccarlığı yapanlardaki zihniyeti anlamak da mümkün değil. Para kazanmak için dahi insan olan insan, başka birine zarar veremez. Bu zehri masum, mazlum ve bir o kadar da iyiyi kötüyü ayırt edemeyecek kadar, doğruyu yanlışı göremeyecek kadar saf olan gençlere empoze etmek neyin nesi?

Hani her fırsatta haykırdığımız iki kelime bir cümle var ya, 'Eğitim şart...' Bu konuda hakikaten gerçekten eğitime, eğitilmeye ihtiyacımız var. Satan gidi satıyor da alanlar nasıl alıyor. Kim kandırıyor, nasıl kanıyorlar bilemiyorum.

Konya AMATEM artık dolup taşmış. 30 yatak kapasiteli Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi talebe karşılık vermek için şimdilerde kapasitesini artırmaya çalışıyor. Bu da durumun vahametini ortaya koyuyor. 

Yeni eğitim öğretim yılının başladığı bu dönemde ilk ve orta düzeydeki okullar ve hatta üniversitelerde bu konuda eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Konunun illerdeki direkt tarafı olan Halk Sağlığı Müdürlükleri konuyla alakalı gerekli altyapı hazırlamışlar. İnşallah en kısa sürede bu eğitim faaliyetlerine başlanır. 

Anaların duası evlatlarının her zaman üzerindedir. Hiçbir ana evladının kötülüğünü istemez. Bu nedenle de en güzel dualarını evlatları için ederler. 

Her sabah çocuğunu okula uğurlarken analarımız 'Allah'a emanet ol. Allah zihin açıklığı versin' diye dua eder. Ne güzel bir duadır. 

Bu duaya ek olarak şimdilerde, 'Allah her türlü kötülükten ve kötülerin şerrinden seni korusun' da eklendi. 

'İs yanına var is kok, mis yanına var mis kok' denir. Bu aralar Türkiye'yi bir is kokusu aldı gidiyor.

Artık veliler, öğrencileri evin kapısından uğurlamıyor. Okula kadar götürüyor, hatta abartıp, sınıfındaki sırasına kadar yerleştirenler dahi var. 

Lise öğrencileri ergen olur, atarlı olur... Onlar da okula gidip gelirken değilse bile günün her anı her yerde sürekli takip altındalar.

Zaman zaman akşamları oturduğum bir kafe var. Ortamı diğerlerinden çok farklı. Bir etüt merkezi gibi. Öğrenciler gelip burada ders çalışıyorlar. Bir öğrencinin velisi akşam bu kafeye gelerek kafenin sahibi ile görüştü. Yaklaşık yarım saat süren bu konuşmaya kulak misafiri oldum. Kafe sahibi ile görüşen vatandaş, “Benim oğlum ders çalışmak için buraya geliyor. Burada ne olup bittiğini bilmiyorum sizi ve buradaki ortamı tanımaya geldim. Oğlum buraya geldiğimi bilmiyor. Ortam o kadar kötü ki, arkasını aramadan içim rahat etmiyor” diyordu. 

Haklı tabi. Kim olsa merak eder. Çünkü karşıdaki tehdit küçük değil. Ölümcül bir tehdit söz konusu. Zehir kusan, ölüme götüren, geleceği karartan insansılar ne kadar yaygınsa, evlatları için kenetlenmiş, bilinçli insanların sayısı da o kadar fazla.

Mesnevi'den:

“Bu maddi varlık, şehvetten kurtulan kişiden başkasını yanılta gelmiştir, yanılta gider.”