Son günlerde billboardları süsleyen bir afiş var.''yenilenen yüzüyle bedesten sizi bekliyor”.afişe baktığınızda boş bir sokak, tatsız tuzsuz, ruhu olmayan bir görüntü. Sanırım işler iyiye gitmiyor.”Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye beylik bir laf vardır. Sağ olsun Belediyemiz “kalp Krizi”ne soktuğu bedestene yardım(vicdan?) olsun diye böyle bir afiş hazırlamış. Afişi gören vatandaş, gidesi varsa da gitmez artık. Ölü şehri andıran görüntü insanın içini ürpertiyor.

“Burada bir cenaze var gelin bir el atalım” der gibi duruyor.

Peki, gerçekten afişte görüldüğü gibi mi Bedesten?

Evet, görüldüğü gibi. O sokakta gördüğünüz birkaç kişide eli boş esnaf. Bir dönemin ticaret merkezi olan bedesten artık tamamen yok olmak üzere.

Peki, neden bu hale geldi?

Esnaf iddia edildiği gibi yollara taşmakta sınır tanımadı, gelen müşteriyi ''kazıkladı”,ve yoldan geçen hanım kardeşlerimizi” taciz” mi etti?.... Elbette ki hayır.!

Ben 50 yıla yakındır bedestende ticaret yaptım. Babamı da sayarsanız 80 yıldır soyadımızla o çarşıda bulunduk.

Her meslek grubunda olduğu gibi bizim çarşımızda da istemediğimiz nahoşluklar olmuştur. Yola aşırı taşanlar, fırsatçılık yapanlar gibi. Ancak zabıta ekipleri bu gün var olmadı. O zaman da vardı. Bu kabil olaylarda hemen müdahale edilip sorun giderilmiştir. Kaldı ki bedesten ruh olarak temiz olduğundan yabancıyı kabul etmez kendi kendini temizler. Hanım kardeşlerimizi taciz olayına, esnaf tarafından pek rastlamadım. Ancak bayram önleri çok kalabalık olduğundan dışarıdan gelen sapık ruhlu insanlar eylemlerini gerçekleştirmek isterken esnaf tarafından cezası verilmiştir.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Güney Amerika ziyaretinde Kolombiya'da yerel ürünlerin satıldığı bir çarşıya götürülüyor. Televizyondan gördüğümüz kadarı ile bizim Bedesten, Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı gibi.

Esnaf ürünlerini kapısının önüne çıkartmış, camekânın önüne ve dükkânların saçaklarına asmış. Demek ki bu kabil çarşılar ve esnaflar dünyanın her yerinde mevcut.

Cumhurbaşkanımızı lüks bir AVM ye götürmek isteselerdi gider miydi? Kocaman bir hayır! ÇÜNKİ Türkiye'de alası var

 Yâda İngiltere Başbakanı David Cameron Türkiye'yi ziyarete gelse alış veriş için AVM yemi gider Mısır çarşısına yâda Kapalı Çarşıya mı gider?

Konya'ya gelseler meşhur AVM lere mi götürürsünüz yoksa bedestene mi götürürsünüz?

Hoş şimdi götürecek bedestende yok. Tahir beyin taşlarından başka!

Gelelim bizim çarşıya. Dışarıya mal koymak yasak. Camın önüne asmak yasak. Duvarlardaki taş kaplamaların önünü kapatmak yasak.

4 metrekare dükkânda esnaf kendi içeri girse, müşteri dışarıda kalır, yok müşteri içeri girse, kendi dışarıda kalır. Siz dışarıdaki ürünlerini kaldırırsanız, esnaf da ürün portföyünü azaltmak zorunda kalacaktır. Nitekim de ürün çeşidinin yarısından fazlasından metazori olarak vazgeçmiştir.

“Avrupa görmüş elit” Belediye Başkanımızın bu uygulamaları sonucunda sokaklar, oraya ruh veren renk cümbüşü yerine ruhsuz taş yığınlarına dönmüştür.

Bir başka yapılan uygulama ise bedestene kalp krizi geçirtip ölüm döşeğine hapsetmesi . Kalbi (bedesteni) besleyen sağ ve sol ana arter olan Tevfikiye ve İstanbul caddelerinin trafiğe kapatılması krizin tetikleyicisi olmuştur. Bu aslında esnafı ve tüketiciyi vahşi kapitalizmin sömürü aracı olan çok şubeli ve çok uluslu AVM'lerin “kucağına oturtmak” olmuştur. Cebinde parası, altında arabası olan tüketici bedestene nasıl gelip nasıl alış veriş edecektir. Esnafı ayakta tutan bu müşteri grubu zaman darlığı ve alış veriş zorluğu nedeni ile bedestene gelememektedir. Sanayiden gelmek isteyen biri bedestenden nasıl alış veriş edecek? Adamın zamanı yok. Önceleri arabası ile geliyor, ya sarraflar caddesine, ya da Aziziye civarına park edip hızlıca alış verişini yapıyordu. Şimdi ise Çorbaya dönmüş trafik çilesini çekerek gelse, en yakın park Mevlana'nın çevresine park edecek, yarım saat yürüyecek öyle gelecek. Ne kadar ucuz olursa olsun sarf edeceği benzin, park ücreti ve zaman kaybı bedestene gelmemesi için geçerli sebep değimlidir?

Kısaca AVM lere gitmeyip bedesteni tercih eden son müşterilerde bu uygulama ile AVM lere zorunlu yönlendirilmiş oldu.AVM ler belediyemize ne kadar teşekkür etse azdır.

Bedestendeki esnaf arkadaşlarla görüşmemiz sonucunda biri dedi ki;

-2014 yılı şubat ayı ortalama satışımız 820 TL idi.2015 Şubat ayı ortalaması 300 TL. Dükkânım kira. İki sigortalı işçi çalıştırıyorum. Elektriği, telefonu, yemeği, çayı, vergisi hesapladığınızda 200 TL günlük masrafım var.

Şimdi, Tahir beye soruyorum. Ben ne yapayım?

Dükkânıma iyi bir müşteri bulursam devrederim diyor.

Bir arkadaşımda Pazar günü dükkân açmış.40 dereceye yaklaşmış ateşi ile. Niye geldin diye sorduğumda dediği yürek burkar. Ay sonu geldi ödemeler var. Belki yüz, iki yüz TL satış yaparımda bir faydası olur. Bu dertten muzdarip yüzlerce esnaf arkadaşım var.

Şimdi bu kararı alan belediye başkanı ve meclis üyelerine soruyorum;

Bu ateş yalnızca bedestenimi yakar yoksa sizin yüreğinize de ateş düşürür mü?

Ya da önümüzdeki seçimlerde AKP i mi yakar?

Ocağına ateş düşürdüğünüz bu insanlardan oy istemek için karşılarına nasıl çıkacaksınız?

“Kararı alan başkan bir kere olsun bu insanların çayını içmeye gelmemiştir. Tuzu kuru birkaç destekçisi sayın başkanı yanıltmıştır.”

Gerçi başkanımız da toplumumuzun Kalburüstü elitlerinden olduğu için bu sıkıntıları bilmez.

Meclis üyelerine şöyle bir göz attım;

Üç merkez ilçeden gelen büyük şehir meclis üyelerinin içinde bir tane esnaf yok. Dahası bedesteni tanıyan yok. Mühendis=8,doktor=1,hukukçu=5,mali müşavir=3 iktisatçı, finans müdürü, sanayici, emekli ve serbest meslek.

Şimdi soruyorum;

 Bu arkadaşların kaçı bedesteni görmüştür?

Kaçı oradaki işleyişi bilmektedir?

Kaçının geçim sıkıntısı vardır?

Kaçı 40 derece ateşle geçim kaygısından işine gitmiştir?

Kaçı oradan alışveriş yapmıştır?

Ha birleşmiş milletler güvenlik kurulunda Müslümanlarla ilgili alınan kararlar, ha büyük şehir meclisinde küçük esnaf için alınan kararlar.

Birisinde içinde Müslümanlar yok,diğerinde geçim güçlüğündeki küçük esnaf.

Bozulan çarkın üstüne birde ülke genelindeki döviz faiz dengesizliğinden doğan kriz, bölgemizde cereyan eden olayların belirsizliği, hükümetin para politikası, reel ekonomi yerine faiz ekonomisini tercih etmesi, salt para baronlarının talebi olan otomobil ve konutu desteklemesi, dar gelirli kesimin enflasyonun altında ezilmesi, enflasyon hesabının memurun, işçinin, emeklinin,köylünün,küçük esnafın gündemindeki olan ürünlerden değil de, tedavülden kalkmış malların kümülâtifinden hesaplanması sonucu düşük gösterilmesinden doğan ve ücretlere düşük yansıtılması, paralel mücadele ve seçim havası eklenince bedesten esnafı sekarati mevttir.

Seslendik seslendik ''sultan sağır'' duymadı. Uyaralım diye yanına gittik “sultan a'ma” görmedi. Belki sözü geçen yakın bir arkadaşını buluruz dedik ''sultan sınıf atlamış''bulamadık. Kendisini karşılıksız seven kalmamış.

Artık buna bir isim koymak lazım..

Bunun adı” AK(BELEDİYE)” krizi!