Antalyaspor maçını televizyondan değil, yerinde izledim…
Bu yazıyı da maç sonrası yazmam gerekirdi, ama olmadı…
Trafiğe takıldım!
Yazı bugüne kaldı.
xxx
İlhan Hoca, son haftalarda takımla ilgili, özellikle maç sonrası konuşmalarında gümbür gümbür değil de, biraz daha temkinli açıklamalarda bulunmaya başladı…
Ümraniye ve Antalyaspor maçlarında bazı bölümlerinden memnun olmadığını açık açık ifade etti…
Bu konuşmaları bir mazeret gibi sunmasa da, takımın oyunundan yüzde yüz memnun olmadığını ifade eden cümleleri de satır aralarına sıkıştırdı…
Antalya maçında orta sahanın ve son haftalara kadar göklere çıkardığımız son kanat oyuncularının etkisizliği ortada dururken, ne diyebilirdi İlhan Hoca?
Sağ ön oyuncularını saymıyorum bile…
Ahmet Oğuz’a kimsenin diyecek sözü olmaz…
Savunmanın önünde oynayan Amir ve Soner ile  onların önünde görev alan Bruno Paz’ın üreticilikten yoksun, savunma ağırlıklı oyunları ağır aksak olunca, Konyaspor’daki tüm beklentiler bireysel becerilere kalıyor…
Onlarda günlerinde olursa tabii ki…
Hem Ümraniye, hem de Antalya maçlarında görüldü ki, Konyaspor bütün  olmaktan uzaklaşıyor…
Kimse kendi görev alanının dışına çıkıp riske girmiyor…
Benim gördüğüm bu…
7 oyuncun defans hattı, geri kalan 4 oyuncun da ofans, yani hücum oyuncusu…
Sadece duran ve yüksek toplarda stoperler ileriye çıkıyor, gol arıyor…
Antalya maçında Calvo’nun olduğu gibi…
Ama, şu da bir gerçek, günümüz futbolu bu değil…
Futbol oyunu, tüm gerekliliklerin yerine getirilmesi ve bütün oyuncuların da aynı dili konuşması gereken bir oyun…
Söylemekte bir sakınca görmüyorum; son zamanlarda o da Konyaspor’da yok…
Belli bir hedefi olmayan, maksat yeşillik olsun diyen bir koşuşturma hali, hepsi bu…
Ligin vasat takımlarından biri olmalarına rağmen ve Konyaspor’un üzerinde etkili olmamalarına rağmen, sahada ne yaptıklarını bilen de Antalyalılardı…
Ne zamana kadar mı?
Adil’in delirmesine kadar…
O dakikaya kadar, kendilerinin çalıp, kendilerinin söylediği maç, tam tersine döndü…
Konyaspor’un kırmızı görmüş boğa gibi saldırması işe yaradı ve yukarıda da belirttiğim gibi, Adil’in delirmesi, Calvo’nun takipçiliği ile Konyaspor golü buldu…
Golü buldu da ne oldu?
Kazanamadı, ama kaybetmedi…
Bence bu maçın özeti şu olabilir; gidişata itiraz ederek, takımı uyandıran Adil ile golü atan Calvo, hem arkadaşlarını, hem de Hocalarının, pek tabii ki taraftarların yüzünü güldürdü.
Bazıları Adil’in saha içindeki delirmesine sitem etmişler!
Saygı duyarım, ama Adil trafikte değil, sahada delirmiş ve binlerce insanı da sevinçten delirtmiş…
Çok üzerinde durmamak lazım…
Bu arada İlhan Hoca, akıllı bir iş yaparak, hakemin bitiş düdüğü ile birlikte Adil’i ve takımı koruma amaçlı olarak, bu oyuncuyu soyunma odasına göndermesi yüzde yüz doğru bir futbol aklıydı…
Çünkü, sarı kartı olan Adil’in ikinci bir sarı kartla cezalı duruma düşmesi, Konyaspor’un, Gaziantep maçı öncesinde Calvo’dan sonra Adil’i de kaybetmesi anlamına gelecekti.