Acının tarifi nasıl olur bilmiyorum ama acıyı tarif etmek için illaki yaşanması gerekir onu net biliyorum.

Önceki gün tanık olduğum bir acıyı dostlarımın yüzlerinde çok net gördüm. Dostluklarımızın çok uzun yıllara dayandığı Arslan ailesi fertlerinin hemen hepsinin yüzlerinde ki, gözlerinde ki acıyı gördüm.

Ancak yüreklerinin yangınlarını ne görebilirim ne de tarif edebilirim. İşte o tarif edilemeyen acı ateşin düştüğü yer derler ya tam o nokta.

Tarif etmeye çalıştığım acının sahipleri Arslan ailesi idi… Kardeşimden, ağabeyimden ayırt etmeden sevdiğim insanlardı bu tarifi imkansız acıyı yaşayanlar.

Bayram, Şükrü, Hüseyin ve Mustafa Arslan kardeşler…

Benim için sadece bir tanıdık değil dostluklarını, iyiliklerini, bana yaptıklarını yıllarca unutmayacağım bir abi bir kardeş bir can yoldaşları idi.

Arslan ailesi ile neredeyse çeyrek asıra dayanan birlikteliğimizde zaman geldi en mutlu günlerinde yanlarında oldum zaman geldi en hüzünlü günlerinde dertlerine ortak olmaya gayret ettim.

Ama yürekleri pırıl pırıl bu insanların özellikle son bir yıl içerisinde yaşadıkları acı gerçekten dayanacak gibi değildi. Arslan ailesi babaları Ali Arslan’dan sonra bir büyük acıyı Ailenin en büyüğü Bayram ağabeyin biricik evladı Ayşe Toydemir’i 22 Ekim 2020 tarihinde kaybetmeleri ile yaşadı.

Bir ana baba için acıların en tarifsizi evlat acısı olsa gerek. Bunun için bu acının tarifini bizim yapmamız mümkün değil. Annesi ölene öksüz babası ölene yetim demişlerde evladı ölene bir isim bile bulamamışlar.

Arslan ailesi ikinci acıyı ise 21 Mayıs 2021 tarihinde anneleri Ayşe Arslan’ı uğurlamakla yaşamıştı.

Hani acı acıyı unutturur derler ya gerçekten bu aile bir acı yaşadıkları zaman bir öncekini en azından kısa süreliğine de olsa unutuyordu.

Ancak Arslan ailesi son olarak bir acı daha yaşadı ki bu acıya ne yürek dayandı, ne gözler de ki yaş yetti, ne de yüreklerinde ki yangın sönecek gibiydi.

Benim de çok sevdiğim, saydığım, insanlığına, dürüstlüğüne, yaşantısına, iş ahlakına, islamı yaşaması konusundaki gıpta ile baktığım güzelliklerine her zaman saygı duyduğum Şükrü ağabey bu kez tüm sevdiklerinin yüreklerine derin bir acı bırakarak aramızdan ayrılmıştı.

Geçirdiği beyin kanaması sonucu rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı gün Mustafa Arslan’ın arayıp geçmiş olsun demiştim. Dudaklarından “Dua et Ali abi” kelimeleri dökülmüştü. Hem yüreğimizde böylesine güzel izler bırakan bir insan nasıl duasız bırakılırdı ki?

Rabbim şifasını versin, sevenlerine bağışlasın inşallah diyebilmiştim sadece. Ama Rabbimin onu bizlerden daha çok sevebileceği gerçeğini hiç konduramamıştım kendisine.

Yakıştıramamıştım hem Şükrü ağabeye. O güçlü bir insan Allah’ın izni ile kısa sürede ayağa kalkacak umudu vardı içimde.

Ama olmadı umutlarımız, beklentilerimiz, acı bir telefon sesi ile yerini dayanılması zor bir acıya teslim etmişti. Ve yüreği iyilik ile dolu, çevresinde sevilen, sayılan her zaman örnek bir insan olarak bilinen o güzel insan arkasında yüzlerce gözü, yüreği yaşlı insan bırakarak Hakkın Rahmetine kavuşmuştu.

Pandemi süresince bizzat kendim belki onun üzerinde acı yaşadım. İçinde bulunduğumuz durum yüzünden birçoğunun cenazesine bile gidemedim. Buna hem Bayram ağabeyin kızının cenazesi hem annelerinin cenazesi de dahil olmuştu.

Ama Şükrü ağabeyin cenazesine mutlaka gidecektim. Gittim de belki bir kürek toprak atmak nasip olmadı ama en azından o çok sevdiğim insanların yanında olmayı istedim.

Ve yukarda bahsettiğim acının tarifini o insanların yüzlerinde gördüm, Bir evladını, babasını, annesini son olarak can yoldaşı kardeşini kaybeden Bayram abinin, analarını, yeğenlerini ve can gardaşlarını kaybeden Hüseyin ve Mustafa Arslan’ın yüzünde ki acıyı tarif etmek mümkün mü?

Hele evlatları… Mustafa ve Ali… O insanların içinde bulundukları durumu anlatmaya ne kelimeler yeter ne satırlar…

İşte bu yüzden bazı acıların tarifi mümkün olmuyor.

Ve son olarak Şükrü ağabey Rabbimin emri ile emanetini teslim etti. Biz onun her haline iyiliğine, güzelliğine, hakkaniyetine, dürüstlüğüne, yaşantısına, Allah yolunda gösterdiği yaşam tarzına, inançlarına olan bağlılığına şahidiz Yarabbim…

Biz ondan razıydık sende razı ol Yarabbim.

Şükrü ağabey, benim iki kez araba sahibi olmamda diğer kardeşlerin ile birlikte seninde hakkın çok. Bana her zaman kol kanat gerdin benim sıkıntıya girmemem için elinden gelen her desteği verdin. Hakkını Helal et can dostum…

Senin bu dünyada ne kadar güzel izler bıraktığının en güzel kanıtı Çumra İlçe Mezarlığında sergilendi. Gıpta ettim ne kadar çok sevenin varmış. Rabbim inşallah bu dünyada yaşadığın her güzelliğin, her imtihanın ecrini fazlasıyla o tarafta verecek. Buna inanıyorum.

Ve son olarak sen rahat uyu Şükrü ağabey, geride bıraktığın, ailen, evlatların, kardeşlerin ve tüm sevenlerin senin iyilik mirasına en güzel şekilde sahip çıkacak.

Bir kez daha sana Rabbimden bol rahmet diliyorum. Kabrin Cennet bahçesi Peygamber efendimiz (SAV) komşun olsun.

Tüm ailen ve sevenlerine de sabırlar diliyorum.