2009 yılından beri vaktim ve imkânlarım el verdikçe Konya’da icra edilen kültür programlarına izleyici ve dinleyici olarak katılım göstermeye çalışıyorum.  Bu programlar sayesinde de bilgi dağarcığımın oldukça zenginleştiğini hissedebiliyorum.

Ne yalan söyleyeyim, istenilen düzeyde okumayan bir toplumun ferdi olarak, kendimin de yeterince kitap okumadığım gerçekliğini itiraf etmeliyim. Bu tür programlara katılarak okuma eksikliğimin bir bölümünü hiç değilse dinleyerek doldurma gayreti içerisindeyim.

Gerek Aydınlar Ocağı gerek TYB Konya Şubesi ve gerekse Selçukya Sanat Derneği sohbetlerinde çok geniş bir yelpazeyi kapsayan düşünceleri, tarihsel ve aktüel olayları, ilim ve fikir adamlarının hayatlarını, eserlerini, hizmetlerini öğrenme fırsatı buluyorum.

Bu programlara genellikle aynı simalar katılım gösteriyorlar. Zaman zaman konular belli bir kişi ya da aile üzerine ise eğer o programa katılan farklı yüzlere de rastlanılabiliyor.

Türkiye Yazarlar Birliği her cumartesi günü saat 14.00’da, Aydınlar Ocağı her salı günü saat 20.00’da yine Selçukya Sanat Derneği de her pazartesi günü saat 19.30’da programlarını başlatıyorlar.

Programlar tabiri caiz ise dolu dolu geçiyor. Programların formatları da farklılıklar gösterebiliyor. Mesela Adınlar Ocağı programlarında, konuşmacı sunumunu yapıyor ve program sona eriyor. Yani programla ilgili herhangi bir soru cevap bölümü yok. TYB bu konuda daha esnek bir tutum sergiliyor. Zaten KıIıçarslan Salonu’nda yapılan programın sonunda, TYB toplantı salonuna geçiliyor ve orada samimi bir sohbet havası içinde sunumu yapılan konu hakkında da diğer bütün konular hakkında da sohbete devam ediliyor.

Selçukya Kültür Sanat Derneği’nde ise 15 günde bir “Şiir Akşamları”, 15 günde bir “Sunum Akşamları” programı yapılıyor. Burada zaman biraz daha uzun tutuluyor.  19.30’da başlayan program 21.30’dan önce bitirilmek zorunda. Zira salon, Büyükşehir Belediyesi tarafından saat 21.30’a kadar tahsis ediliyor.

Programlar, dediğim gibi çok verimli ve kaliteli bir şekilde başlayıp tamamlanıyor. Konular, kendi konusunda uzman akademisyen hocalar ve usta sanatçılar tarafından oldukça doyurucu bir şekilde sunuluyor.

Zaman zaman soru cevap kısmına girildiğinde buradan çıkmak çok zor oluyor. Genelde hep aynı kişiler tarafından yöneltilen sorular, gerçekten de bilinmeyen konuların öğrenilmesi amacıyla soruluyorsa zaten izleyicilerin de faydalanacağı türden sorular oluyor. Ancak bazen “ben de bu konuda çok bilgi sahibiyim, sizin anlattıklarınıza ilave kabilinden…” şeklinde başlayan ya da “benim bildiğime göre konu aslında şöyle olmalı…” şeklinde devam eden veyahut da sunucunun anlattıkları ile dinleyiciler arasında birtakım zevatın bildikleri arasındaki nüans farklarının düzeltilmesi amacıyla karşılıklı soru cevap durumuna girilmesi oldukça sıkıcı sonuçlar doğurabiliyor.

Tabi yazımın son bölümlerinde bahsettiğim hususlar “bana göre” olan izlenimlerimdir. Dolayısıyla yazdıklarım bu çerçevede değerlendirilmelidir.  “Genelde bu format eğer faydalı sonuçlar doğuruyorsa devam ettirilmelidir, yok bu durum bir kısır döngüye sebep oluyorsa da izleyiciler bu konuya dikkat etmelidir” diye düşünüyorum şahsen.

 Konya’mızda bulunan; dernek, ocak, birlik ve vakıfların yoğun bir şekilde düzenliyor oldukları kültür ağırlıklı programların daha geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlamak için hepimiz, elimizden geleni yapmamız ve bu programlara katılım göstermemiz gerekiyor.

Bu vesileyle, bu programların sağlıklı bir şekilde başlayıp sonuçlanması için emek veren herkese şükranlarımı sunuyorum.