Şöyle kestirmeden bir giriş, gelişme ve sonuç irdelemesi yapalım.

Hunlar; Teoman, Mete Han: Çin savaşları. Göktürkler; Bumin Kağan: Çin savaşları... Uygurlar; Uygur Kağan: Çin savaşları... Karahanlılar; Arslan Karahan... İslam; Hz. Muhammed (S.A.V.)... Selçuklular; Alparslan, Malazgirt Savaşı... Osmanlılar; Osman Bey- Fatih, Yavuz, Kanuni... Cumhuriyet; Mustafa Kemal Atatürk...

Elbette Selçuklu’ ya gelinceye kadar onlarca Türk Devleti kurulmuş yıkılmış. Orada da yine savaşlar, seferler v.s.

İlgimi çeken husus şu: Bu kadar Türk devleti kurulmuş yıkılmış da savaşmaktan başka hiç bir şeyle iştigal etmemişler mi?

Yukarıya yeniden göz atalım. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar deyince aklımıza en başta bu Türk Devletlerinin Çinlilerle olan savaşları geliyor hemen. İç savaşlardan dolayı bölünmeler, parçalanmalar, yıkılmalar, kurulmalar cabası, hep savaş.

Karahanlılar Araplarla münasebet kuruyorlar. Yine savaşlar, direnmeler, yenilmeler, yenmeler, hep savaş...

Nihayetinde İslam dinini seçiyorlar. Peygamber Efendimizin hayatı gündem olmaya başlıyor. Yine 63 yıllık ömründe birer ikişer saat, bilemedin bir kaç gün süren savaşlardan başka anlatılan yine doğru dürüst bir şey yok. Hep savaş...

"Selçuklular" deyince "Alparslan" deyince Malazgirt Savaşı ilk akla gelen, hep savaş...

Osmanlı dedin mi zaten dünyaya kılıcıyla hükmeden 600 yüz yıllık bir hükümranlık, imparatorluk aklımıza ilk gelen...

Fatih, Yavuz, Kanuni... Yavuz, Çaldıran Savaşı, şu kadar ölü... Kanuni, Mohaç Muhaberesi, bu kadar ölü. Fatih, İstanbul'un Fethi o kadar ölü...  Hep savaş... Atatürk, Kurtuluş Savaşı... Yine ölü, yine denize dökmeler, hülasa hep savaş...

Cumhuriyette bile, muhtıralar, mektuplar, ihtilaller, harekâtlar, darbeler, darbeler, darbeler, hep savaş...

Hakikaten yazıyı okurken sıkılmadınız mı? Ben yazarken sıkıldım.

Yahu arkadaşlar!

Neredeyse 2500 yıllık bir süreci birkaç cümle ile özetledim buraya. Bu dönemde, devletlerin, devlet başkanlarının isimlerini duyunca ilk aklımıza gelen olaylar hep savaşlardan ibaret

Bizim atalarımız, dini ve milli liderlerimiz 7/24 durmadan savaşmışlar mı? Mesela, hiç uyumamışlar, yemek yememişler, komşu oturmalarına gitmemişler, güvercin takla, saklambaç, dokuztaş gibi oyunlar oynamamışlar, tuvalete dahi gitmemişler mi?

Hep silahları bıçakları ellerinde, kılıçları bellerinde, adam mı kesip biçmişler? Hep adam mı öldürmüşler?

Sahi bu tarihi kim ya da kimler yazdı, kimler okuttu, kimler okumak zorunda bırakıldılar?

Hala da aynı savaş naraları devam etmiyor mu? Bu tarih empozesinin semeresi değil mi bu olanlar?

Sonra da "biz niye Mercedes yapmadık, uçak yapmadık, toplu iğne yapmadık?" diye ağlayan ağlayana, suçlayan suçlayana...

Türk milletini hep savaşırken, adam öldürürken tasvir eden tarih yazıcıları ve anlatıcıları, bu yaptıklarıyla bize bizim tarihimize ne fayda kazandırdılar da biz ilimde, fende ve her alanda, "uçacağız, kaçacağız?"

Tabi ki bu şekilde yazılan tarihi okuyan nesiller her dakika, kadınları, suçsuz günahsız insanları, babalar oğulları, oğullar babaları, aynı topraklarda yaşayan ve kardeşçe yaşaması gerekenler birbirlerini öldürürler, katlederler.

Tarihi kazananlar yazsa yine iyi, tarihi hep işine öyle geldiği için yazanlar yazıyor ve bize de okutuyorlar, "tarihiniz bu" diye yutturuyorlar.

Yazık.