Bir sabah uyanırız ve pencereden baktığımızda her yerin karla kaplı olduğunu görürüz. Pencereden hayatı izlemek her zaman en güzeli. Detaylıca izlemek insanları. Sanki hep camdan bakınca daha güzeldir hayat. İçine girince acıdır sanki acıtır gibi. Dışarıdaki uçsuz bucaksız beyazlık insana “masumiyet duygusunu” hatırlatır. Lapa lapa yağarken, insanın aklına hiç göz yası gelmez. İliklerinize kadar huzur dolarsınız, damarlarınızda hissedersiniz. Hayat hep o andan ibarettir sanki. Gözünüzü kapattığınızda hep o anlar gelir gözünüze. Annenizin sıcak gülüşü, babanızın güven veren bakışları, abinizin ve ablanızın sıcaklığı, kardeşinizin şımarması. Her şey karla birleşince Picasso'nun tablolarından bile harikulade bir şaheser çıkıyor ortaya. 

Masumiyet bizim için o kadar duru o kadar saf ve bir o kadar aziz bir hissiyattır ki biz onu ancak gelinlerimize yakıştırırız. Bu yüzden kar bizim için güzel bir gelin gibidir. Üstelik kar ne deniz dalgaları gibi coşkulu coşkulu gürler ne yağmur gibi camlarımızı yumruklar ne de fırtına gibi haşin bir sesle eser durur. Aksine kar tane tane dökülürken alabildiğine sessiz ve zariftir. Belkide doğa olaylarından görevini sessizce yerine getiren tek unsurdur kar.
Tane tane dökülür, tane tane söyler şarkısını. Ama bu şarkının bir sevda şarkısı, bir masumiyet şarkısı olduğunu çok az kişi anlar.

Rüzgar bir gelinin eteğini savurur gibi uçururken karları sağa sola, koca bir şehrin günahlarını temizlediğini bilmez. Kar dolu tertemiz bir şehri bize armağan ettiğini de!
Bence en güzel armağan insanı günahsız bırakmaktır. Tabii ki böyle bir şey mümkün değil ama karın mucizesi de budur işte! İnsana böyle ulaşılmaz bir isteği arzulatmak! 

Ve içinden dersin ki; kar eşittir günahsızlık, günahsızlık eşittir masumiyet. Masumiyet eşittir! diyemeyeceğim çünkü masumiyet neye konsa yakışır; çiçeğe,insana,kara!
Karın estetiğini bozan da insan!

Çok küçük bir rütuşla bozar bu beyaz manzarayı. malum “ayak izlerimiz”!İnsanın işlediği ilk günah gibi! Kara sürülen ilk leke! Gittikçe çamurlaşan ve tüm güzellikleri alıp adım adım götüren ayak izleri!

Tek tek usulca gökyüzünden süzülen bu rahmet taneleri koca bir şehri bazende koca bir ülkeyi beyaz bir tabaka halinde kaplarken insanoğlunu düşündüren bir şey daha var; Allahın kullarına sonsuz acıyışı ve sahip çıkış. Kullarını affedip her seferinde onlara bembeyaz bir sayfa açması. Hayatımızdan alıntılarla tabii ki;Analarımızın berrak sütü misal,bembeyaz gelinlerimiz misal ve bizi utandıran kusurlarımıza rağmen bize günahsızlığı arzulatan tertemiz kefenlerimiz misal!

Haydi, şimdi siz buyrun düşünmeye, hayatımızda kar gibi beyaz hatta beyazdan ak beyaz olan şeyleri!