İz bırakmak için öyle düşündüğünüz gibi büyük şeylere imza atmamıza da gerek yok. Bazı insanlar omzunuza dokunur, kalbinize dokunur, ruhunuza dokunur. Sadece insanlara değil yeri gelir bir şehrin, ülkenin ruhuna dokunur.Asıl marifet “Bâki kalan bu kubbede bir hoş seda” imiş.Öylede oldu, kubbede bir hoş seda bıraktı.Hakkı, hakikati savundu.Ömrü boyunca İslam’a hizmet aşkı ile yandı, ilme ve insanlara hizmet etti. Maddi hiçbir karşılık beklemeden, dünyevî bir makama talip olmadan, insanların elinde olanı asla mail etmeden Allah rızası için koşturdu, çalıştı, çabaladı. Bu uğurda zaman geldi sürgüne gönderildi, görevinden uzaklaştırıldı, hapse atıldı.Hiç pes etmedi. Buda böyle olsun demedi.Hep koşturdu,hep mücadele etmeyi öğretti.Sadece insanların hayatlarına değil Konya'nın kalbine iz bıraktı. Emr-i hak vaki olduğunda ise sessizce kimseyi rahatsız etmeden bu dünyadan ahiret hayatına usulca gitti.Cenazesine sadece Konya değil tüm Türkiye’den insanlar geldi. Evet, sessizce ulu bir ağaç büyük bir gürültüyle kökünden kopup devriliyor, tüm ululuğuyla beraber. Ve koptuğu yerde büyük bir boşluk oluşuyor…

Bundan 8 yıl önce âlem bir ilim adamını,Konya hocasını Sultan’ül Vaizini kaybetti. Tahir Büyükkörükçü Hoca İslam’a adanmış bir ömür. Kapu Camii'ndeki vaazlarla insanlara ışık tutan bir hayat.Sohbetleriyle,hatıralarıyla,yaşamlarıyla iz bırakıp gidenler vardır.Hani;"tadı damağızda kaldı" dediğimiz insanlar vardır.Bizlerin hayatına,gönül dünyamıza etki eden, adeta "tadı damağızda kalan" unutamadığımız ve hâlâ özlemle yâd ettiğimiz büyüklerimiz vardır.  4 Mart 2011, tam sekiz yıl öncesi… 5 Mart 2011 sabahı Konya bu sessizce yapılan hicreti Konya camilerinde yükselen sela ile duyacak. O seladan sonra Konya'yı büyük bir sessizlik ve hüzün kaplayacak.

Tam 8 yıl önce böyle büyük bir şahsiyet gönül dünyamızın manevi dinamiği hayatımıza iz bırakıp bu dünyadan ahirete hayatına sessizce gitti. Peygamber Efendimiz (asm)’ın buyurduğu gibi:"Âlimler yeryüzünün kandilleridir."Konya 4 Mart 2011 tarihinde bir kandilini, bir manevi büyüğünü, değerli şahsiyetini,gönül adamını,vaizler sultanını kaybetti. Konya eski müftüsü ve Kapu Camii vâizini, kısaca Konya Tahir Büyükkörükçü Hocasını kaybetti. “Âlimin ölümü âlemin ölümü” anlayışıyla ilim adına biraz daha fakirleştik, biraz daha garipleştik.5 Mart 2011 sabahı bir âlemin nasıl sessizliğe, hüzne büründüğünü gördük.

İlmin aydınlattığı, irfânın nurlandırdığı, firâsetin yön verdiği, azim ve gayretin bereketlendirdiği bir ömür… Akl-ı selîmle atılan isabetli adımları, zevk-i selimle şekillenen muhteşem hizmetleri, azm-i kavî ile ulaşılan âlî hedefleri ile ölümsüz eserler bırakan, İslâm’ı teblîğe adanmış, Şerîate vakfedilmiş bir ömrü ile olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan; kâli hâline râm olmuş bir şahsiyyetti. İz bırakmak demiştik;evet,  Konya Tahir Hocasını Sultan’ül Vaizini kaybetmişti. Ben ise ilminden,fikirlerinden, insanlığından faydalandığım, ders aldığım kutup yıldızımızı kaybettim.   

Vefatının 8. seneyi devriyesinde muhterem hocamızı rahmetle, özlemle, duayla anıyoruz.Allahondan razı olsun, mekânı cennet olsun.