“Doktor Ağabey” olarak bilinen Dr. Mehmet Hulusi Baybal vefatının 21 yılında rahmetle, duayla anıyoruz. Mehmet Hulusi Baybal yaptıkları ile Konya’ya damgasını vuran bir isimdi. Kendisi hem madden tıp doktoruydu, hem de manevi olarak kalp doktoruydu. Yazıhanesine gelenleri madden ve manen dolu olarak gönderirdi. Gönlü hizmet aşkıyla dolu olduğu gibi, Konya’nın fakir fukarası onun sofrasından istifade ederdi. Her Perşembe ve Cuma günleri yazıhanesinde bizzat kendi elleriyle meşhur Buhara pilavını pişirir, o bir tencere pilav bereketlenir, yüzlerce kişiye şifa olacak bir gıda haline gelirdi. Yaşadığı döneminde, bu günün de örnek şahsiyetsi olan; Dr. Hulusi Baybal cömertliği, dürüstlüğü, hayırseverliği, engin hoşgörüsü ile Mevla'nın şehrinde Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden aldığı terbiye ile halkın sevgilisi oldu. Kiraladığı muayenehane küçük bir ofis olmasına rağmen sadece hasta muayene elden bir yer değil görünmeyen bir üniversite, ilim irfan ve aşk meclisine dönüşür. Kısa sürede Konya'da tanınan ve sevilen birisi olur. İslâm’a ve memleketine çok büyük hizmetleri dokunur. Yeni açılan İmam Hatip Okuluna Doktor Abi fizik, kimya, astronomi, sağlık bilgisi gibi dersleri fahrî olarak okutur. Tam bir vakıf insanı olan Dr. Baybal, sosyal çalışmalarda da o kadar ehildi ki; zenginden alır fakire verirdi. Dr. Mehmet Hulusi Baybal tam anlamıyla hayatını sohbetle bütünleştirmiş, bakışlarıyla karşısındakinin birçok özelliğine vakıf olan bir büyük manevi önder idi. Etrafındaki gönül dostlarının da işini, misafirliğini, yemeğini kısacası her şeylerini sohbete endekslemelerini isterdi. 

Konya'mızın yetiştirdiği bir vakıf insanıydı. 

Kendisini insanlığa vakıf etmiş ve insanların derdiyle dertlenen, zenginden alıp fakirlere verirdi. 

Ne zengin kime verdiğini görür ne de muhtaç kimden aldığını bilirdi. 

Zekât ve sadaka sahipleri özellikle ona ulaştırırlardı ki; onun bunları tam yerlerine ulaştırmadaki mahareti tartışılmazdı.

Bir nevi Konya'nın Somuncu babasıydı; Doktor abi...

Yine o tüm hak aşıları gibi düğün günü bilen gideceğini söyleyen biriydi. Doktor abi, bir gönül insanıydı. Karşısındaki insanın manevi halini çözümleme kapasitesine sahip bir gönül doktoruydu. Büyük manevi önder idi Vefatının ardından da tüm hak âşıkların olduğu gibi sevenlerin gönlünde yaşamaya devam eden bir gönül dostu.90’lı yıllarda Konya’da olanlarda mutlaka Doktor Abi’nin bir hatırası vardır. Görmüşlüğü vardır, duymuşluğu vardır, aynı mekânı paylaşmış lığı vardır. Hangi gün olursa olsun, sabah namazına Kapu Camii’ne gittiyseniz o yıllarda, Doktor Abi’nin o ihtişamlı, vakur duruşunu görmüşsünüzdür. Konya’nın manevi iklimi O’ndan çok şey almıştır. Öyle ki cenazesi bunun en büyük göstergesi olmuştur. 1996 yılının Kasım ayının 19’unda Konya, Doktor Abi’sini muazzam bir kalabalıkla şehadet ederek uğurlamıştır. Dünyada bir can idi, can geldi can gitti. Her seher vakti geldiği Kapu Camii'nde öğle namazına müteakiben evlatlarının kıldırdığı cenaze namazı sonrası Musalla Mezarlığına bir ikindi vakti defin edilmişti. Konya böyle yoğun katılımlı bir cenaze merasimini merhum Hacıveyiszade Mustafa Efendi’nin cenazesinde yaşamıştır. Bir de Doktor Abi’nin cenaze merasiminde. Bir de kendisinden seneler sonra vefat eden, Tahir Büyükkörükçü Hoca’nın cenazesinde yaşamıştır.

Vefatının 21. yıldönümünde değerli büyüğümüz Doktor Abimizi, rahmetle özlemle anıyoruz.