1984 yılından bu yana, ulu ve dualı Türk Milleti, evlatlarını şehit vermektedir. Terörün bir savaş aracı olduğu ve arkasında birçok devletin açık ve gizli desteği olduğu, büyük amaçlı bir plan için başımıza bela edildiği gün gibi ortadadır. ABD ve İngiliz “elçi ve yetkilileri”(!) bölgede başımıza çorap örmeyi hızlandırdılar!.. Uyanamaz bir uykuda mıyız, gaflet içinde miyiz?..

Hükümetlerin terörle mücadelesi hep aynı tutarlılıkla devam etmedi. Bazen gevşek tuttular, bazen de kararlıca mücadele ettiler. Yakın bir zamanda da “çözüm süreci” denen bir tuzağa düştüler! En acısı da millet ayık olamadı ve devlet-millet desteği de tutarlılıkla ortaya konamadı. Mesela şu “Yeni CHP” midir, nedir, “hükümete terör konusunda her türlü desteğe hazırız” dedi, mealen! Buyurun, başta bölücü teröre karşı olmak üzere, her türlü teröre karşı yapabileceğiniz en büyük protesto mitingini yapın bakalım! Millet de size inanmaya başlasın!.. Yapamazlar; çünkü millete değil, dış güçlere bağlılar! Hem kendilerini ve hem de kendilerine oy verip umut bağlayan milyonları yakacaklar, bunu da idrak edemiyorlar! Bütün mesele milli olmak ya da olmamaktır!.. Gerisi teferruattır!..

Ordunun terörle mücadelesi, her zaman başarılı olmuşsa da bir türlü bitirilememiştir. Bunun nedeni hükümetlerin ve milletin, terörle mücadelede tutarlı desteğinin olmamasıdır. Şehidin geldiği beldede, ilçede, şehirde hayat durmalı; her yurttaşın işini-gücünü bırakıp aziz şehidimizin hüzünlü cenaze törenine katılması gerekir. Devlet kurumlarının çalışanları nöbetçi bırakıp toptan törene katılması arzu edilir. Milletin milli refleksinin ve milli tutarlılığının gereğidir bu! Bu hiç olmadı. Bu zamana kadar bir milyon olup da şehidimizin ardından yürümedik.

Şehidimizin bayrağımıza sarılı tabutu camiye getirildiğinde, önceden evlatlarını şehit veren anne ve babalar da camiye gelirler. Onlarla konuştuğunuzda şunları söylerler:

-Yetkililer, üçüncü güne kadar evinize gelirler, acınıza ortak olurlar, üçüncü günden sonra kimseyi göremezsiniz!

Efsane liderlerimiz, efsane mahalli ve mülki yöneticilerimiz yok. Bir Recep Yazıcıoğlu vardı, o da gitti. “Köprü” filmini dizi olarak izledik, şimdi her yetkilinin ve her yurttaşın yeniden izlemesinin tam zamanı.

Vali, kaymakam, belediye başkanı olsam, ilimdeki şehit ailelerini kardeş aile olarak ilan ederim, onları, annemin-babamın evlatları, kardeşlerim olarak görürüm. Okula giden şehit çocuklarının velisi olurum. Okul müdürlerine, bu çocuklara gözü gibi bakmaları direktifini veririm. Bir ayrıcalık, şımartma değil de; moral verme, güç verme, sahiplendikleri inancını verme erdemini yaşatırdım.

Şehit şehre gelir, bir avuç milli yurttaş, milli aydın, dernek, vakıf, parti şehide koşar. Gerisi işine, gücüne, kazancına bakar. Pideci daha çok pide satmaya, büfeci daha çok sigara satmaya, çaycı daha çok çay satmaya, fırıncı daha çok ekmek satmaya bakar. Ateş de düştüğü yeri yakar! Ne acı değil mi?!.. Gençleri zaten kaybettik. Kız evlatlarımız, erkekler gibi küfrediyor. Sigara içmeyi marifet sayıyor, bu ağır gafletiyle de kişiliğini kazandığını sanıyor.

Geçenlerde şehrimde bir bankta oturan gencecik, daha çocuk denebilecek bir kız çocuğunu izledim, parmağında sigarası, sigara paketi ve çakmağı da bankın üzerinde, elinde cep telefonu, keyfi de yerinde bir haldeydi! Oh ne rahat, her şey güllük gülistanlıktı onun için!..

Kaybediyoruz!

15 Temmuz Şehitleri, okullarımızın ilk gününde anıldı. Ne iyi! Borçtur bu bize! Kitapçıklar da dağıtıldı! Bu da iyi!  Bu anma ve kitapçık dağıtma faaliyeti bütün şehitlerimiz için yapılmalıdır. Terörle mücadele eden polis ve asker Mehmetçiklerimizin, o zorlu savaşı, belgelik filmlerle gençlere izletilmelidir. Terörle mücadelenin yapıldığı her yer, an için yeni Çanakkale'mizdir. Gençler, buralara götürülmelidir. Oralarda görev yapanların zorlukları, gençlere, belletilmelidir. Gençlerimiz kaybedilmişlerdir. Hangi lisede olurlarsa olsunlar, İmam-Hatip olsun, başka liseler olsun, durum böyledir. Gençliğini kaybeden bir millet yok olur.

Terör ve başka bir milli mücadelesini halka maletmeyen bir devlet, millet ve ülke ayakta kalamaz.

Şehitlerine ağlamayan bir millet ayakta kalamaz!

Gün seferberlik günüdür. En yetkili makam seferberliği ifade etti.

Dilerim geç kalmayız! Her geçen gün, kaybedilen gündür ve her an ise geç kalıştır!

Milli şuur şahlanmalı, milli şuur şahlandı mı, gerisi çorap söküğü gibi gelir!

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!